Hanımefendi duruşu, kibarlığı ve düzenlediği İzmir Festivalleri ile İzmirlinin yakından tanıdığı ve bana göre; İzmir’in Festivaller Kraliçesi Filiz Eczacıbaşı Sarper ile çok samimi bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncelikle Filiz Eczacıbaşı Sarper’i tanıyalım; Filiz Eczacıbaşı Sarper kimdir, nerede dünyaya geldi, hangi okullarda okudu?
İzmir’de dünyaya geldi. İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra, koreoloji eğitimi almak üzere İngiltere’ye gitti. 1975 yılında Londra Collage of Choreology Yüksek Bölümü’nü bitiren Sarper, yurda döndükten sonra İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde sahnelenen Sait Sökmen’in “Kurban” adlı balesini Benesh Dans Notasyonuna geçirerek Londra’daki Uluslararası Koreoloji Kütüphanesi’ne kaydettirdi. Koreoloji kütüphanesindeki ilk Türk eseri olan “Kurban” la “A.I.Chor” unvanı kazandı. 1977 yılından başlayarak üç kez Dünya Koreolojistler toplantısında ülkemizi temsil etti. Çalışmalarını 1980 yılına kadar İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde sürdürdü. Pek çok eserin notasyonunu yaptı ve sahneye uyarladı. 1985 yılında kurulan İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı. İlk Yönetim Kurulu Başkanı Nejat F. Eczacıbaşı döneminde başkan vekilliği yaptı. 1993 yılında Nejat F. Eczacıbaşı’nın vefatı üzerine İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi.
Filiz Eczacıbaşı Sarper nelerden hoşlanır, nelerden nefret eder?
Sanattan, doğadan, başta kuşlar olmak üzere hayvanlardan, ailem ve yakın dostlarımla sohbetten, otomobil kullanmaktan hoşlanırım. Nefret, kullanmaktan pek hoşlanmadığım güçlü bir sözcük. Onun için nefret demeyeceğim ama yalandan hoşlanmam.
İlk Türk eczacısı olarak bilinen Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın torunu olmak size bir sorumluluk yükledi mi?
Dedem Süleyman Ferit Eczacıbaşı her zaman insanın yaşadığı kente karşı sorumlulukları olduğunu söylerdi. Bu düşünce çerçevesinde İzmir için pek çok çalışma yaptı. Sanırım İzmir için çalışmak, bu kente borcumu ödemek düşüncesi dedemden kalan bir miras.
İKSEV İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı fikri nasıl doğdu? Amacı ve hedefleri hakkında bilgi alabilir miyiz lütfen.
80’li yılların başında benim de aralarında bulunduğum bir grup İzmirli sanatçı ve sanatsever, İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin kurucu müdürü değerli hocamız Necdet Aydın öncülüğünde İzmir’i sanat yoluyla tanıtacak bir festival düzenlemek üzerine çalışıyorduk. Ön kurucuların çalışmasının ardından kurucuların da katılımıyla Aralık 1985’de İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı kuruldu. İlk yönetim kurulu başkanlığına da Dr. Nejat Eczacıbaşı seçildi. Amaçları kültür ve sanatın; araştırılmasına, incelenmesine, oluşturulmasına, öğrenilmesine, öğretilmesine, korunmasına, kitlelere yaygınlaştırılmasına yönelik her türlü girişimde bulunmak olarak açıklanabilir. Vakıf senedinde de yer aldığı gibi İKSEV;
• “Uluslararası İzmir Festivali”ni gerçekleştirir ve düzenli olarak sürdürür.
• İzmir’de ya da yurdun başka yerlerinde ulusal ya da uluslararası nitelikte çeşitli kültür ve sanat festivalleri düzenler.
• Araştırmalar, derlemeler yapar, yaptırır.
• Belgelikler kurar.
• Sergiler açar.
• Yayınlar yapar.
• Dinletiler, gösteriler, konuşmalar, paneller, seminerler, sempozyumlar, kongreler düzenler.
• Özgün yeni yapıtlar oluşumuna olanak sağlayacak ısmarlamalar yapar, yarışmalar düzenler, ödüller verir.
• Kuruluş amacına aykırı düşmeyen her türlü çalışmayı yapar, yaptırır.
• İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı, tüm girişim ve çalışmalarında çağdaş beğeninin ulusal ve uluslararası kültür düzeyinin altına düşmemeye özen gösterir.
İKSEV olarak birçok festival düzenlendi ve her yıl düzenlenmeye devam ediyor. Bu yıl 28.si yapılan İzmir Festivali açılışı öncesi Polonya Cumhuriyeti Liyakat Madalyasına layık görüldünüz. Biz de sizi tüm kalbimizle kutluyoruz. Devam eden festival kapsamında söylemek istedikleriniz var mı, varsa nelerdir?
Temasını “Ölümsüz ritimler, zamansız ustalar” olarak belirlediğimiz 28. Uluslararası İzmir Festivali, Temmuz ayında da devam edecek. Festival’in bu yıl iki “ilk”i var İkisi de Temmuz ayında gerçekleşecek. Biliyorsunuz İKSEV, “Gençler Ustalarla Buluşuyor” projesi kapsamında usta sanatçılar yönetiminde ustalık sınıfları ve atölyeler düzenliyor. Bu yıl Dora Schwarzberg ve Tuncay Yılmaz yönetiminde yapacağımız Uluslararası Keman Ustalık sınıfını Festival bünyesine aldık. Böylece genç sanatçıların ustalık sınıfı sonunda uluslararası bir sahnede 28. Uluslararası İzmir Festivali programı içinde yer alan bir konserde çalmasını sağladık. Bu şu demek; gençler henüz kariyerlerinin başında, Penderecki, Hüseyin Sermet, Martha Graham, Yo Yo Ma gibi dünyanın en iyileriyle aynı Festival sahnesini paylaşmış olacak. Bu konser 5 Temmuz’da İzmir Ekonomi Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde yapılacak.
İkincisi, İKSEV’in davetiyle Festival’e katılan Martha Graham Dans Topluluğu, Martha Graham’ın artık klasikleşmiş çalışmalarından biri olan Panorama’yı Türk dansçılarla sahneleyecek. Dünyada modern dansı şekillendiren çalışmalarıyla bilinen Martha Graham’ın 1926’da kurduğu ve günümüze kadar Amerikan sanatının önemli yapı taşlarından biri olmayı başaran bu toplulukla sahneye çıkmanın genç dansçılarımız için büyük fırsatlar yaratacağına inanıyoruz. Bu kapsamda 10 – 19 Haziran tarihleri arasında 23 dansçı, Topluluğunun önemli eğitmenlerinden Penny Diamantopoulou yönetiminde eseri çalıştı. 13- 17 Temmuz tarihleri arasında da bizim “parlatma” dediğimiz ikinci çalışmayı yapacaklar. 17 Temmuz’da da Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda Martha Graham Dans Topluluğu’nun gösterisinde ilk eser olarak sahneleyecekler.
Temmuz ayında bunların dışında iki önemli konser daha var. Birisi 7 Temmuz’da Polonyalı mezzosoprano Lilianna Zalesinska’nın piyanist Szczepan Konczal eşliğinde vereceği “Müzik ve Tutku” resitali. Bu yıl ilk kez Festival mekânlarımız arasına kattığımız Şirince St. John Babtist kilisesinde yapılacak. Diğeri 11 Temmuz’da Celsus Kütüphanesi’nde Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nın İtalya’ya geçmesi kutlamaları çerçevesinde yapılacak Quartetto Di Venezia konseri. 28. Uluslararası İzmir Festivali 3 Eylül’de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Festival Özel Konseri The Silk Road Ensemble ve Yo Yo Ma ile sona erecek.
MÜZİKSEV’le ilgili bilgi alabilir miyiz; amacı ve hedefleri nelerdir?
MÜZİKSEV, İKSEV’in İzmir’e kalıcı bir armağanı olarak düşünüldü. İzmir’in mimari tarihinin önemli tanıklarından biri olan yaklaşık 180 yıllık bir Alsancak Evi, restore edildi. Anadolu’da ve Orta Asya Türk Dünyasında kullanılmış ve halen kullanılan 300 çalgı aleti burada modern bir anlayışla sergileniyor. Bunların arasında çok önemli lutiyelerin yaptığı çalgılar var. Müziğimizin önemli ustalarına ait çalgılar var. Bir de halkın, ellerinin altında buldukları çeşitli malzemelerle yaptıkları etnografik değeri olan çalgılar var. Sergilenen çalgıların seslerini i-pod’larla dinlemek mümkün. QR kodu uygulamasıyla sergilenen çalgıların nasıl çalındığını da izleyebiliyorsunuz. Ayrıca zengin bir ses arşivi ve nota kütüphanesi oluşturmak için çalışmalarımız sürüyor. Bahçedeki salonumuzda sergilediğimiz çalgıları tanıtıp sevdirmeye yönelik konserler başta olmak üzere çeşitli konserler düzenliyoruz. Ve yine çalgılarımızı tanıtmak amaçlı, o çalgının en iyi virtüözünün katıldığı oda konserleri yapıyoruz. Böylece dinleyiciler ilgilendikleri çalgıyı hem yakından tanımış oluyor hem de en iyi icracısından dinliyor.
İKSEV ve MÜZİKSEV kapsamında ve dışında planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?
İKSEV, her zaman daha iyiyi amaçlayarak ve ileriye bakarak 29 yıl önceki hedeflerine ulaşabilmiş bir Vakıf. Hedeflerimize ulaştık derken bu duracağız anlamına gelmiyor. Yapabileceğimizin en iyisini yapmak, İzmir’i sanat yoluyla dünyaya tanıtmak, tarih boyunca kültür sanat kenti kimliği taşımış İzmir’de de en nitelikli sanat etkinliklerinin yapılabildiğini göstermek için aralıksız çalışacağız.
Bir İzmirli olarak; İzmir’i tanımlar mısınız? İzmir ve İzmirli’yi sizin gözünüzle görmek istersek nasıl anlatabiliriz?
İzmir aydınlık bir kent. İzmirliler aydın insanlar. İzmir gülümseyen insanların kenti ayrıca. Binlerce yıldan süzülüp gelen çok kültürlü, çok dinli, hoşgörülü bir kent burası. Huzurlu bir kent İzmir.
İzmir için siz ve ekibiniz sürekli fikirler üretip onları hayata geçirmek için çalışıyorsunuz. İzmir için İzmirli sizce neler yapmalı?
İzmirliler kentlerine daha çok sahip çıkmalı. Dünyanın en eski ve coğrafi olarak da en güzel kentlerinden birinde yaşamanın insana yüklediği görevler var. Bu ayrıcalığın farkında olarak, kentin geçmişine sahip çıkmak, daha aydınlık bir gelecek için çalışmak gerek.
Son olarak söylemek istedikleriniz…
Sağladığınız bu olanak için çok teşekkür ederim.
İçten tavrınız ve samimi yanıtlarınız için Mavişehir Dergisi olarak kendim ve ekibim adına çok teşekkür ederim.