MİMARLIK; detaylara anlam yüklemektir ya da bu anlamları bütünde sergilemektir. Dolayısıyla hem dış hem de iç mimarimiz için de bir karakter ve tarz belirlemeliyiz.
Hepimizin içinde bulunduğu, yaşadığı, çalıştığı bir çok mekan gözümüzü tırmalar. Bir mekanda küçük dokunuşlarla daha yaşanabilir, daha zevkli mekanlar oluşturabiliriz. Öncelikle dikkat etmemiz gereken bazı küçük püf noktaları vardır. Yaşadığımız mekanlar; gerek mimari olsun gerek iç mimari, insanlar gibidir. Belirli karakterleri vardır. Minimal bir mekan, Amorf (biçimsiz) formlar, keskin hatlar, Küt biten ,sade ve yalın detaylardır . Tarzımız belirli olduktan sonra belirli bir renk scalamız olmalı. Mekanlarımızı güzellik katalım derken renk cümbüşü haline getirmemeliyiz. Sevdiğimiz bir rengi vurgulamak istiyorsak örneğin her yerde sade baskın olmayan renklerimiz varken sadece bir duvarımızda baskın bir renk olarak turkuaz rengini vurgulayabiliriz. Mekanda tek bir noktada bağıran turkuaz rengini; sehpada , kırlent veya şalda yakalayıp , bir kaç tablo seçimi yapıp bu tabloların içindeki küçük objelerin turkuaz rengini taşımasına özen gösterirsek; vurgulayıcı olmayan mekanda bir tarz bir karakter oluşturmuş oluruz.
Tarzımızı oluşturduğumuz mekanda , renk scalamızı oturtuktan sonra formlarla oynayarak maliyeti düşük, gösterişi yüksek mekanlar elde edebiliriz. Bir mekan elde etmeye çalışırken uyum çok önemlidir. İç mimarideki objelerin birbiriyle uyumu kadar; dış mimari ile iç mimarinin uyumu da çok önemlidir. Küt biten hatlarla dolu olan mimarinin içine oval hatların vurgulandığı amorf formlar işlenmiş mekanlar istediğimiz sonucu çoğu zaman vermez. Bazen duvarlarda oluşturduğumuz boşluklar bizi ilginç fikirlere sürükleyebilir. Bu bazen otel odası olur; bazen salon , bazen banyo.. Kendi banyomuzda küçük bir spa oluşturmamız bile mümkündür.
Sade duvarlarımızda alçıpandan düzensiz dağılmış nişler yapabiliriz. Duvarlarda açtığımız nişlere verdiğimiz küçük ışık oyunları bize tarz oluşturmamızda sıradanlıktan kurtulmamızda yardım eder. Mekanlarımızı tasarlarken simetri kadar asimetriden de faydalanmamız gerekir. Bazı küçük püf noktalarıyla da küçük olan mekanlarımızın algısında büyüklük veya ferahlık oluşturabilirz. Dar bir koridorun enine döşenen zemin malzemesi daha genişlik; küçük olan mekanlarda kullandığımız fume ya da bronz aynalar bize derinlik hissi verir.
Minimalistlik; Yapıya taşımak istediğiniz anlamları, en yalın çizgilerle, sade seçilen malzemelerle oluşturulan nesnelliği ön plana çıkaran bir akımdır.
Cepheleri genellikle tek hamleden oluşan karakterlerden, cephedeki zayıf renkler içine sadece bir bölümde kullanılan baskın tek renkten, tamamı camdan oluşan cephelerden, az detaylardan, küt biten hatlardan oluşur. Bu tarz yapılar iyi mimarların elinden çıkarsa bir o kadar gösterişten uzak; sadeliğiyle oluşturduğu stil sahibi yapılar olarak hayatta yerlerini alırlar.Yapılar korkutmayan, hatta içine girmekten çekinmeyeceğiniz bir davetkarlığa sahiptirler. Genellikle çevreye ve doğaya duyarlı hizmet anlayışı ve modern açık plan yaşam tarzını desteklerler.
Tasarım ilkelerinde en vurgulayıcı olan organik doğal malzeme ve formlardır. Bir araya gelen Brüt beton ve masif(doğal) ahşap uygulamaları birbirini tamamlamakla birlikte modernliğiyle de tarz oluşturur. Basit bir çizgiye sahip gibi görünse de kütle oyunları ve mimaride kullanılan malzemeleri ile etkileyici bir yaşam alanı ortaya koymuştur. Bunu yaparken ise çevreye saygılı kalınıp; Yapı doğaya bir o kadar uyumlu iken çevrenin doğal yapısına da zarar verilmemiştir.
Aydınlatma seçiminizi yaparken led hem iç mekanda ,hem de dış mekanda olmazsa olmazlardan. Bu sene oldukça moda olan büyük eski tip avizeleri, yerden aydınlatmaları da tercih edebilirsiniz. Ayrıca mum ve kağıt fenerler kullanarak farklı bir tarz da yaratabilirsiniz.