Belirsizlik ve Umut İki Kardeştir

0
4

İnsan zihninde birbirine zıt iki kardeş gezinir. “Belirsizlik” ve “Umut” iki kardeştir. Zaman gelir, biri bir yana, diğeri öte yana çekiştirir. Bazen de, her ikisinin ortasında, yol ayrımında, karar ve kararsızlık arasında bekleriz.
Neyi beklediğimizi bile bilmeden.

Belirsizlik varsa, korku vardır.
İnsan en çok belirsiz olandan korkar. Belirsizlik varsa; korku mu stresten çıkar, stres mi korkudan çıkar; yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan, bilinmez?..
Bu zamanlarda kasvetli, sisli, puslu, kurşun gibi ağır havalar hüküm sürer.
Kararsızlık kol gezinir. Ekonomi hastalanır, para piyasaları dalgalanır, sermaye piyasaları coşar, hafsalar şaşar… Bir tarafta döviz, bir tarafta faiz, bir tarafta yatırımcılar… Grafikler koşar, sorular, sorunlar boyumuzu aşar. Siren sesleri, alarm, en çok duyduğunuz sesler olmaya başlar 🙁 Hayat adeta askıya alınır.

Belirsizlik, tehlikedir.
İnsanoğlu, milyarlarca yıldan beri tehlike karşısında şu üç şeyi yapar:
Ya kaçar, ya savaşır ya da donar.
Söz konusu belirsizlik, bir ülkeyi sarmışsa şayet; parasını pulunu, malını mülkünü ve de çocuğunu kaçırma telaşına düşer. Bunun farklı yollarını aramaya başlar. Gücü varsa, çocuğunun yurt dışında okumasını ister, mümkünse orada yerleşmesini destekler.

Savaşçı bir ruha sahipse; yüreği ve nefesi nereye kadar yeterse oraya kadar meseleyi götürür.
Ya da donar. Önce kendini tutar, sonra elindeki avucundakini tutmaya çalışır. Ses etmez. Hareket etmez. Garip bir kabulleniş içinde sabırla bekler.
Bu durum, “Kayıptan kaçınma”, yani kaybetmekten korkmanın bir sonucudur. İnsanların çoğu zaten riski sevmez. Hatta mümkün olsa, hayatı riskli bulduğu için dünyaya gelmeyi bile düşünmez. Fakat, nasıl olmuşsa olmuş, ana rahmine düştüğü yetmemiş, önce annesine, sonra da hayata tutunmuştur.

Risk, bilinen bilinmezliktir. Karşına çıkacak olası riskleri öngördüğün zaman, onu tanımlayarak rahatlarsın. Onunla karşılaşacağın zaman ne gibi önlemler alacağını planlarsın. Bu durumda başın ağrımaz. A-B-C-D… planlarını devreye sokabilirsin. Öyle ya da böyle çözebileceğini varsaymak bile, insanın içine su serper.

Zaten hayatın içinde mantık gözlüğü takanlar, hayallere itibar etmeden önce, olası risklerle hemhal olurlar. Bu tutumlarına da “Gerçekçilik” adını verirler. Hayatın gerçeklerini nasıl algılıyorlarsa, öyle yaşarlar.
Riske girmeyi sevmeyen bir grup ise, ileride pişman olmak pahasına, “konfor alanında” kalarak, konfor alanının nimetleri ile yetinmeye çalışır. Ta ki, “Belirsizlik” gelip kapılarını çalana kadar…

“Bilmediğimizi bildiğimiz şeyler” ya da “bilinemeyen bilinmezlikler” olarak nitelendirebileceğimiz “Belirsizlik”, insanın içine çöreklenmeye görsün, adama dumanını attırır.
Bu durumda konfor alanlarımız da başımıza çökebilir.

Eğer odaklandığımız şey “belirsizlikse” dostum, şu hayatta ne tadın ne tuzun kalır.
O zaman, “Keyif” kelimesine düşman, “Huzur” kavramından bir haber yaşarsın.

Hayat, bizim doğrularımızla değil, kendi doğrularıyla hareket eder. Ve kendini her gün yeniden tanımlar. Kendini her gün yeniden tanımlarken, mevcut “Belirsizlik” üzerinden değil, “Umut” kavramı üzerinden hareket eder. Her sabah güneşin doğuşu, umudun ta kendisidir. Toprağın filiz vermesi, doğanın canlanması, ağacın çiçek açması, bebeğin doğması…
Ve insanoğlunun her sabah uyanması, yatağından kalkması, anlamlı bir güne uyanması… Umutsuz olarak yapılacak bir eylem midir, bunlar?.. Sanat, bilim, deney, deneyim, üretim, yaratım, hizmet vermek, sosyalleşmek, eğlenmek, neşelenmek, sevişmek, öğrenmek, okumak, yazmak, iletişim, etkileşim, paylaşım… Hepsi hepsi, insana dair tüm eylemler, umutla el ele, kol kola yapılır.

Hadi bakalım, alsınlar elimizden anlamları; hayata karşı iştahımızı, öğrenme şevkimizi, ilişkimizdeki heyecanlarımızı, eşimize, çocuğumuza aşkımızı, her gün ileri gitme niyet ve hedefimizi… Geriye ne kalır?.. Bütün bunları yaptıran “Belirsizlik” midir, “Umut”mudur?..
Hangisidir?

Siz, bu kardeşlerden hangisiyle yaşamayı seçiyorsunuz?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz