Geçenlerde yaptığım kısa Barcelona seyahatimde hızlandırılmış şekilde birçok yerde lezzetleri tatmaya çalıştım. İlk öğünde doydum ve tok karnına hiç acıkmadan yeni lezzetlerin peşine düştüm. İnanın hiç zor olmadı 🙂
İspanya geçmişte yaşadığı savaşlar, keşifler ve bitmeyen göçler sonucunda zengin bir yemek kültürüne sahip olmuş. Bu topraklarda gelişen savaşlar dolayısıyla Yunanlar, Fenikeliler, Afrika’dan gelen Araplar, Romalılar hepsi de buradaki yemek kültürüne katkıda bulunmuşlardır. İspanyol mutfağının en sevdiğim özelliği “denizden babam çıksa yerim” mantığıdır.
Tapas küçük küçük atıştırmalıkların olduğu bir yemek stilidir. Tapas “tapa” yani kapak anlamına gelir. Bir dilim ekmek üzerine hazırlanan çeşitli meze ve kanepelerin, bir şarap kadehinin üzerine konularak servis edilmesi ile ortaya çıkar. Bir ele tapas öbür ele kadeh içecek alarak birlikte tüketilir. Bir de meşhur paella vardır tabii ki, bir çeşit pilav diyebiliriz. Valencia bölgesinin yemeği olan paella her yerde yenmez, kötüsüne denk gelirseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Benim tercihim deniz mahsullü paella’dır. Sizlere Barcelona’da “üç günde ne yenir?” başlığı altında nokta atışı mekanları tanıtacağım. Her zaman söylüyorum mekanlara yorum ve yıldız veren uygulamaları hiç tercih etmem çünkü kesinlikle yanıltıcı olabiliyor bu siteler, dahası speküle ediliyor bilginiz olsun.
Marina Bay Restaurant
Marina Bay kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir restoran. Marinanın içinde ve turistik bir yerde. Aslında sokak içlerini daha çok severim ama marinayı gezmek isterseniz bu restoranı deneyebilirsiniz. Porsiyonları göz doyurucu. Lezzet sınıfı geçer. Paella fena değil, karidesler favorim. Kum midyeli makarna ve ahtapot güveç gayet iyi. Ama sakın balık yemeyin burada, hem iyi pişiremiyorlar hem de tercih edilmediği için tazeliğini yitiriyor. Ben burada on iki adet lezzet tattım, diğer masalardaki insanların bakışlarını görecektiniz masaya gelen onca siparişe inanamadılar. Burada kişi başı yaklaşık 50 Euro’ya abartılı bir yemek yedim.
El Xampanyet
Burası şehrin yerli halkının yoğunlukla tercih ettiği bir yer. Bizdeki esnaf lokantaları kıvamında. 1929 yılında kurulmuş ve iç dekorasyonunu bile zorunluluk dışında değiştirmemişler. Üçüncü kuşak bir hanımefendi işletiyor. Sübyeli nohutu çok iyi. Kum midyeleri adeta çerez gibi, lakerda sevenler için iki çeşit var. Kalamarı tavada çok güzel pişirmişler. Bir egeli olarak kalamar tavayı her yerde yemem ama burada başarılıydı. Bizde balık avlarken kullanılan sülünesi İspanyollar da yiyor, bilinenin aksine dünyanın en iğrenç kokan bu kabuklusu pişince kokusunu kaybediyor, sakın ön yargı ile yaklaşmayın deneyin. Bu lokantanın kadeh beyaz içeceği çok hafif ve öğlen yemeği için ideal. Ayrıca hesaplı bir yer, kişi başı yaklaşık 20 Euro ödersiniz.
Boca Grande
Boca Grande akşam yemeği için tercih edebileceğiniz bir yer. Biraz pahalıdır. Bir Türk performansı ile yemek yerseniz içecek dahil kişi başı 60-70 Euro hesap ödersiniz. Boca Grande güzel dekorasyonu ile öne çıkıp lezzeti ile bütünlük sağlayan bir yer. Hep ünlü konukları var; Barcelonalı futbolcular, sanatçılar hep burada. Benden bir gün önce Neymar oradaymış. U2 grubu birkaç hafta önce ziyaret etmiş. Burayı Horasan Balık’ın sahibi ve İspanya’da gastronomi üzerine uzmanlaşarak birçok restoranda danışmanlık yapan iki arkadaşım tavsiye etti. Küçük lavaşların içine hazırlanmış sebzeli ve kıymalı atıştırmalıklar, altı beşamel ve sarımsakla lezzetlendirilmiş ahtapot tandır, balık ile top haline getirilmiş patatesler, kerevit, mürekkep balığı ile pişmiş siyah makarna, balsamik soslu karides ve sübye yumurtaları favorim. Bu restoranın çok farklı bir özelliği var, o da tuvaleti. Restoranda çalan hafif müzik, bodrum katında bulunan tuvalete indiğinizde bir gece kulübüymüşcesine değişime uğruyor. Yaklaşık 70-80 m2’lik bu tuvalete girdiğinizde önce yanlış yere geldiğinizi düşünüyorsunuz çünkü sizi bistrolar karşılıyor, hemen yanında fotoğraf çekilmek için bir kulübe, her yerde onlarca yanan mum, ortada büyük bir mermer lavabo, duvarlarda mermerden küçük lavabolar, oturmak için koltuklar, ateşli çiftler için bir oda ve tabii ki tuvaletler var. Çok şık ve marjinal düzenlenmiş bir alan. Yemekten tuvalete inenler ellerinde içecek ile inip on dakika tuvalette takılmadan yukarı çıkmıyorlar. Burası medeniyetin doğduğu tuvalet olabilir 🙂 Bu restorana rezervasyon yapmazsanız yer bulamazsınız, bilginize.
Ciutat Comtal
Burası en keyif aldığım yerlerden biri. Yaklaşık on beş metre bir tapas barı var belki elli çeşit yemek mevcut. İşte paella için en doğru adres burası, zaten hemen tükeniyor. Barcelona’da paella her yerde yenmez ama burada yiyebilirsiniz. Ciutat Comtal “La rambla” caddesine yürüyüş mesafesinde ve kapısında sıra beklemeniz muhtemel. Ben buradaki deniz mahsulleri barını çok seviyorum, onlarca çeşit var ve hepsinden ikişer üçer sipariş ediyorum. Üç tane kum midyesi, üç tane siyah midye, bir istiridye, bir avuç baby kalamar, enginarlı levrek, paella, pastırma, mantar ızgara, çöp karides favorilerim. Aslında o kadar çok çeşit var ki bu restoranda, asla bir kere gelmek yetmeyecektir. Kesinlikle barda oturun, en keyiflisi budur. Ödeyeceğiniz hesap 20-25 Euro
La Rambla Del Raval
Bu pazar yeri inanılmaz renkli ve cazibelidir. Harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz. Alımlı yerel meyveler, tropikal meyve stantları, uzun ve taze meyve suyu standları, kasap ve şarkütericiler, balık sergileri ile zengin bir pazar. Tabii burada da lezzetleri tatmadan olmazdı. Pazarın içinde bir de ayaküstü tapas bar var; et ve balık çeşitleri, küçük ve lezzetli atıştırmalıkları hemen orada bir kadeh üzümlü içeceğinizle birlikte sokakta yemeniz mümkün.
Tok karınla diğer yapabilecekleriniz;
· La Rambla’nın arka sokaklarında bulunan küçük fırınlara uğrayın. Ben Cocina Espanola’ya uğradım. Burada lezzetli kurabiyeler ve tatlılar var. Ayaküstü tadına bakabilirsiniz
· Birçok yerde veya marina civarında büyük dondurmacılar göreceksiniz, mutlaka tadına bakın.
· Arka sokaklara geçin, dar sokaklarda gördüğünüz tapas barlarda bir çeşit deneyin ve bir sonrakine yürümeye devam edin.
· Sosisçilerde dev sosislerden yiyin.
· Çeşit çeşit mayalı içecek satan dükkanlardan her seferinde farklı bir tanesini alın, sokakları mayalı içeceğinizi yudumlayarak dolaşın.
· Son olarak; gördüğünüz sokak sanatçılarını dinleyin, onlara bahşiş verin. İki kilo almadan da dönmeyin…