SADECE AŞK VARDI

0
3

Aşk, yeri göğü ve seni yaratan yaradanın adıdır.
Aşkın hikayesi, bu yüzden senin de hikayendir.
Ve yaratıcı insanı yarattı.
Bedensel doğumu için ona bir anne tayin etti.
Doğduğu andan itibaren kendi sandığı bir “ego” koydu içine.
Kendinden kendini özgürleştirmesi için için insana Öz tarafını, içindeki bilgeyi de yol arkadaşı yaptı.
Böylece, zihinde yaşayan ego kanalı ile, gönülde yaşayan Öz kanalı iç dünyalarda yerlerini aldılar.
Yolculuk başladı.
Yol, kendinden kendineydi.
Yolcu, kendinde göremediklerini dış dünyada, diğerlerinde görecek; iç dünyasının ürünü olan düş ve düşüncelerinin yanısımalarını onlarda bulacaktı.
Dışarıda çok şey olacaktı ancak asıl film “içeride” oluşacaktı.
Ve yüksek zeka, insanı yarattı.
O’na, yaratıcısından ilham alarak yaratacağı koca bir dünya armağan etti.
Yaratıcının yarattıklarından ilham alıp, tam bir adanmışlıkla aşka düşecek tüm araçları içinde barındırıyordu.
Sihirliydi dünya. Kimine yalan, kimine gerçek görünüyordu.
Gizemliydi dünya. Arkeologlar başka, psikologlar başka yerini kazıyordu.
Tarihçiler başka, edebiyatçılar başka yerinden yakalıyordu.
Felsefeciler başka, din alimleri başka dilden konuşuyordu.
Değişkendi dünya. Hem küçük dağları ben yarattım diyebilecek kadar büyük; hem neyim ki ben, toz zerresi bile değilim, diyebilecek kadar küçücük gösterebiliyordu insana kendini.
Adaptasyon gücü yüksekti. Sana kendini kolayca uydurabiliyordu.
Sen ona kolayca uyabil diye pek çok oyuncağı içinde barındırıyordu.
Seni kendine uyduracak insanlar olur hani etrafında; fakat sen onlara uymayıp, kendin olmayı başardığında, onlar da seni bu halinle kabullenirler ya hani, dünya da tastamam öyleydi.
Sen kendini nasıl algılıyorsan, bütün dünya da senin yüzüne bakıp bütün olanı biteni okuyordu.
Suyun içine koyduğun kabın şeklini alması gibi, dünyanın enerjisi de senin enerjinin şeklini alıyordu.
Gittiğin yere taşıdığın, senin enerjindi.
Akıl onu anlamaya bir yere kadar yetiyordu.
Dünya hem vardı, hem yoktu.
Ona verdiğin anlama göre değişiyordu:
Hem iyidi, hem kötüydü yani.
Hem orada, hem buradaydı. Dünya, sanılanın tam tersine, Içerideydi.
Ve insan varlığı, kendi dünyasını düzeltmeden dünyayı düzletme hakkına sahip olamıyordu.
Kendinden olan düzeltmeden, varoluşu düzenleme hakkını sana vermiyordu.
Kendini arındırmadan, var olan dünya da arınmıyordu.
Kutlu doğum her gündü.
Ve yaratıcısı; kendinden kendini doğurması için insana aşk’ı lutfetti.
Her insan yüreğine yetirebilecek kadar aldı bu kıvılcımdan.
Gönlünü ne kadar geniş tutarsan, o kadar aşk sığabilirdi içine.
Aşkı kıvılcımıyla ne yapacağın, tamamen sana bırakılmıştı.
Ve yaratıcı aşkı lutfetti.
İnsan bu aşk kıvılcımıyla çoğaldı.
Ve aşk, her yürekte kendini yeniden yarattı.
Buna insan, sevgi dedi, şefkat dedi, merhamet dedi, anlayış dedi, hoşgörü dedi, cesaret dedi, sanat dedi, bilim dedi, güzellik dedi… Dedi… Dedi… Dedi…
Aslında sadece aşk vardı.
Ve herkese yetecek kadar aşk vardı.

İsmail Barış Özpazarcık
Etkin İnsan Gelişim Enstitüsü
baris@etkininsan.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz