Baharı tüm güzelliğiyle yaşamaya başladığımız şu günlerde hepimiz daha canlı, heyecanlı ve coşkuluyuz. Nisan ayında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olması nedeniyle belki de bu coşkumuz…
Nisan sayımızda eğitimin çocuklarımız için ne kadar önemli ve şart olduğu görüşüyle sayfalarımızda bu konulara yer verdik. Yine çocuklardan yola çıkarak bu kez röportajımızı kiminle yapsak diye düşünürken geçtiğimiz günlerde modacı Ertan Kayıtken “Nefes” adını verdiği defilesinin gelirini prematüre çocuklara bağışlayınca ben de hemen kendisini arayıp randevu aldım. Ertan Kayıtken’i senelerden beri tanırım; çizgisini bozmayan, insana ve işine saygılı, güleryüzlü, enerjik ve başarılı bir modacıdır… Basın dünyasına adım atmadan önce Olgunlaşma Enstitüsü’nde stilistlik kurslarına gitmiş ve başarıyla mezun olmuştum. O yıl Hülya Avşar henüz yeni tanınıyordu ve Hülya Avşar’a bir sahne kıyafeti tasarlanacaktı. Ben de çizimlerimle katılmıştım yarışmaya ve işte ilk kez o zaman tanışmıştım Ertan Kayıtken’le…Yarışmada 1.cilik ödülümü Ertan Kayıtken’in elinden almıştım. Benim için çok değişik bir tecrübe ve unutulmayacak güzel bir anı’ydı…
O zamandan sonra Ertan Kayıtken’le dost olduk. Enerjisi, güleryüzlü ve saygılı tavırlarıyla hep hayranlık uyandırmıştır. Alsancak’taki atölyesine röportaja gittiğimizde bizi yine tüm sevecenliğiyle karşılayan Ertan’la neşeyle süren sohbetimiz sonunda biz de Ertan’ın enerjisiyle yüklenmiştik adeta… Atölyesi sıcak ve zevkle döşenmiş, güzel bir müzik ve harika bir kokuyla sarmalanmıştı. Salonun bir köşesinde büyük bir kafesin içinde konuşan papağanı, bir köşede minik beyaz kuş, ve masanın önünde yatan güzel köpeği Gino ile birlikte yaptık röportajımızı…
Sohbetimizde; yakın zamanda İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yeni Doğan birimi Prematüre çocuklar için nefes olacak bir cihazı bağışlamak için düzenlenen defileden; bu defileye prodüksiyonu ve koreografisiyle destek veren Yakup Biçer ve Öner Evez’in çalışmalarından, daha birçok konudan söz ettik. Biz çok keyif aldık, umarım siz de keyif alırsınız…