‘Bilgeskop’una danışmak ne demek?
Jale Hanım kendi işini yapan bir işletmeciydi. Bir yandan iş güç, diğer yandan evde anneliğin verdiği diğer sorumluluklarla haşır neşirdi. Büyük oğlanın üniversitedeki devamsızlığının artışı beynini son zamanlarda çok yormuştu. Ne söylerse söylesin fayda etmemiş, oğlan bilgisayar başında geceleri uykusuz kalmaya, sabahları geç kalkmaya, okulu ekmeye devam etmişti. Evdeki anne-çocuk kavgası mahalleye yayılmış, tansiyon düşmemiş, aksine kriz tırmanmaya devam etmişti. “Bilgeskop’una danış” mottosu aklına geldi Jale Hanım’ın.
Bugüne kadar nasıl unutmuş olduğuna şaşarak, hemen kişisel televizyonu açtı. Bu durumdan kurtulmuş olan kendisini izledi zihin ekranında. Bunu nasıl başarmış olacağını merak etti. “Bu yoğun stres durumu geçmiş olsaydı, nasıl geçerdi?” sorusunu sordu Bilgeskop’una.
“Oğlunun hayatını kontrol edecek şekilde müdehale etmeyi bırakmalısın. Çünkü bu, onun hayatı. Bu durum senin kontrolünde değil. Sen onun adına düşünmeyi bıraktığın takdirde, o kendi adına düşünmeye başlayacak. Ve işte o zaman her şey düzelmeye başlayacak” cevabını aldı.
Jale Hanım, o gün, oğlunun seçimlerine müdehale etmeyi bıraktı.
Anne Jale’nin “Bu senin seçimin okula devam edip etmemen senin kararın. Bundan sonra seçimlerinin sorumluluğunu almanı istiyorum. Ve bu konuda seni özgür bırakıyorum” dediği gün, oğlu ile olan iletişimi düzeldiği gün oldu. Çünkü Jale Hanım, en yakınındaki insanın davranışlarını kontrol edemeyeceğini, değiştiremeyeceğini idrak etmeye başlamıştı. Kişinin özgür iradesine saygı duyulduğu takdirde, bir şeylerin zaman içinde ancak o kişi tarafından değişebileceğini öğreniyordu.
***
Mert Bey bir şirkette yöneticiydi. O gün her zamanki gibi iş temposu çok yoğundu. İş motivasyonu düşmüş, stres düzeyi artmıştı. Zihni dağınık, konsantrasyonu bozuktu. Kendini burnundan solurken yakaladığında; “Bir saniye, dedi. Niçin Bilgeskop’uma baş vurmuyorum ki?…”
Önce yerinden kalktı, yorgun bedeniyle oturduğu koltuktaki kendine baktı. Off perişan vaziyetteydi! “Bilgeskop’una danış” mottosu aklına geldi Mert Bey’in. Bu durumu ‘Bilgeskop’una başvurarak çözmek istedi. Hemen kişisel televizyonu açtı. Bu durumdan kurtulmuş olan kendisini izledi. Bunu nasıl başarmış olacağını merak etti. “Bu yoğun stres durumu geçmiş olsaydı, nasıl geçerdi?” sorusunu sordu Bilgeskop’una.
“Her şeyi sen yapmaya çalışma. Çalışanlarına insiyatif vermek konusunda cesur davranmalısın. Diğerlerine güven duy, yükünü hafiflet!” mesajını aldı. “Üstüme fazlasıyla aldığım sorumlulukları, diğerleriyle nasıl paylaşabilirim?” sorusunu sordu. Bilgeskop, kişisel televizyonunda (zihin ekranında) bunu nasıl başardığının filmini gösterdi. Stresinin kaynağını fark etmişti. Çalışma arkadaşlarına güven duymaması stresini arttırmış, üzerine aldığı fazla sorumluluğun altında kalmıştı. Bunu fark ettiği anda stres azaldı, motivasyonu artmaya başladı.
Çünkü Mert Bey, işbirliği ve yardımlaşma değerinin ne kadar yüce bir değer olduğunu öğreniyordu.
***
Ayşenur Hanım ev hanımıydı. O gün kalktığında baş ağrısından yerinde duramıyordu. Kendini dayak yemiş gibi halsiz ve yorgun hissediyordu.
“Bilgeskop’una danış” mottosu aklına geldi Ayşenur Hanım’ın. Bu durumu Bilgeskop’una başvurarak çözmek istedi. Kişisel televizyonunu açtı. Bu durumdan kurtulmuş olan kendisini izledi. Bunu nasıl başarmış olabileceğini merak etti. “Baş ağrım geçmiş olsaydı, nasıl geçerdi?” diye sordu Bilgeskop’una. Bilgeskop’undan, “Başkalarını mutlu etmeye çalışma, başkalarının senin hakkında ne düşündüğü değil, senin kendini memnun etmen önemli. Başkaları üzerinden değil, kendi içsel huzurun üzerinden düşün” mesajını aldı. Bilgeskop, kişisel televizyonunda (zihin ekranında) bunu nasıl başarabileceğinin filmini gösterdi.
Kısa bir süre sonra baş ağrısı geçmişti. Ayşenur Hanım, içsel huzur yolunun önce kendine değer vermekten geçtiğini öğreniyordu.
***
Anlatacak çok hikaye var aslında. İnsana ait, insanın dünyasından, gerçek, dönüşümsel nice hikaye.Mesele olaylarda ve yaşanan süreçlerde değil, mevcut duruma bizim nasıl cevap verdiğimizde. Olaylar soruyu sorar, biz davranışlarımızla cevaplarız. Soruyu doğru cevaplamak için, “kafadan sallamaya” değil, bilinçle, farkındalıkla “Bilge” tarafımıza başvurmaya ihtiyacımız var. İşte Bilgeskop bunun için var.
Düşünün bir kere, mentörünüz, sizin içinizdeki bilgeniz olsaydı, nasıl yaşardınız? Hayali değil, sahici.
İşte o zaman hayat gerçekten ‘sahici bir hayat’ olur.
Bilgeskop ile yaşamak hem kişisel kalitemizi, hem yaşam kalitemizi arttıran harika bir yaşam biçimidir.
Zihninizin sesleri sizi yorabilir, ancak Bilgeskop yaşam enerjinizi arttır.
Bilgeskop’unuzla dost olun.