Arsa ve arazi sahiplerinin sıkça karşılaştıkları sorunlardan biri taşınmaza, idareler tarafından kamulaştırma işlemi yapılmaksızın (bedeli ödenmeksizin) el koyulmasıdır.
Kamulaştırmasız fiili el atmadan bahsedebilmek için; el atılan taşınmazın özel hukuk kişisine ait olması, kamulaştırma yetkisine sahip bir kamu tüzel kişisi tarafından kamu yararı gerektirdiği için taşınmaza el konulmuş olması gereklidir. Zira kamulaştırma yetkisine sahip idare tarafından geçici amaçlar için taşınmaza el koyulması kamulaştırmasız el atma kapsamında değerlendirilmemektedir. Kamulaştırmasız el koymadan bahsedebilmek için, idarenin taşınmaza eylemli olarak el koyup malikin kullanımını yasaya aykırı şekilde tamamen ortadan kaldırması gerekir. Örneğin idarenin yol yapımı sırasında sahipli bir araziye sahibinden izin almaksızın malzeme depolaması ve bu surette bir süre malikin taşınmazı kullanmasına engel olması hali kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilmemektedir. Taşınmaza yapılan müdahaleler verilen örnekteki gibi gerçekleştiği takdirde açılacak davalar tazminat veya ecrimisil davasıdır.
Kamulaştırmasız el atma niteliğinde müdahalelerde ise, bedelinin tahsili için 2942 maddesinin geçici 6. maddesinde düzenlenen davaların açılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/5-662 E. 2010/651 K. sayılı ve 15.12.2010 tarihli kararı ile hukuki el atma kavramı hukukumuza girmiştir. Buna göre, hukuki el atmanın varlığından bahsedilebilmesi için; uygulama imar planlarında (1/1000 ölçekli) umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine tahsis edilmiş olması, uygulama imar planın (1/1000 ölçekli) kesinleştiği tarihten itibaren ilgili kurumca 5 yıl içinde ayrılma amacına uygun olarak planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin yapılmamış olması, malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması ve bu idari işlem ve eylemden mülk sahiplerinin zarara uğramış olması gerekmektedir.
Kamulaştırma usul ve esasları hukuk sistemimizde çeşitli kanunlar ile düzenlenmiş olmasına rağmen, kimi zaman uygulamada idare tarafından bu usul ve esaslara uyulmaksızın, bedeli ödenmeksizin, kişilerin mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğu ve taşınmazların kamu hizmetine ayrıldığı durumlar ile karşılaşılmaktadır. Özel mülkiyet konusu olan bir taşınmaza idare tarafından fiilen ya da hukuken el atılmış olması durumunda taşınmazın esas malik tarafından kullanımı engellendiğinden ortaya çıkan mağduriyet hususunda tartışma bulunmamaktadır.
Kamulaştırmasız el atma ile bireylerin sahip olduğu en temel haklardan biri olan mülkiyet hakkına hiçbir savunma hakkı tanınmadan müdahale edilmiş olmakta ve bu hak ihlal edilmiş olmaktadır. Yargıtay kararları ile uygulamadaki sorunlar çözüme ulaştırılmaya çalışılsa da kamulaştırmasız el atma hususlarına ilişkin mevzuat kısıtlıdır. Bu sebeple uygulamada içtihatlar ve mevcut mevzuatın temel olarak kamulaştırma sorununu çözemediği görülmektedir.
Yargıtay tarafından benimsenen görüş doğrulusunda, taşınmazına idare tarafından belirtilen şekillerde el atılan kişi, belli bir süreyle kısıtlı olmaksızın, tazminat, ecrimisil, bedel veya men’i müdahale davası açmak konusunda seçimlik bir hakka sahiptir.
Taşınmaz maliki genel hükümlere göre müdahalenin men’i davası açarak idarenin haksız el atmasının önlenmesini talep edebileceği gibi bu fiili durumu kabul ederek mülkiyet hakkının idareye devrine rıza göstererek taşınmazın bedelinin tahsilini de dava edebilir. Kamulaştırmasız el atma üzerine bir bedel davası açabilme ve bu doğrultuda bir talepte bulunabilme hakkı yalnızca taşınmaz malikine tanınmıştır.
18 Haziran 2010 tarih ve 5999 sayılı kanunla getirilen düzenleme ile idarenin fiili el atması durumunda mülkiyet hakkından doğan talepler sebebi ile ve malik tarafından bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti istemi ile dava açılabileceği hususu düzenlenmiştir. Ancak dava açmadan önce uzlaşma usulünün uygulanması gerekmektedir. Bu konuya ilişkin en önemli kanun maddesi ise Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. Maddesidir. Bu maddeye göre kamulaştırmasız el atma durumlarında “mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.”
“İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir.”
Uygulamada uzlaşma talebi üzerine, kamulaştırma kararı alınması durumundaki prosedür işletilerek taşınmazın bedeli tespit ettirilmekte ve malik ile ilgili idare bu tutar üzerinden anlaşma tesis etmek için görüşmektedir. Uzlaşılması halinde de belirlenen tutar mukabilinde işlem tesis edilmektedir. Uzlaşmanın sağlanamadığı hallerde ise bu durumu tespit eden tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açabilmektedir.
Mülkiyet hakkı kamulaştırmasız el atma sureti ile ihlal edilen ve hak kaybına uğrayan malikler mevcut durumun hukuki niteliğini tespit etmeden yahut yanlış tespit ederek işlem yaptıklarından ya da yasalarda bildirilen işlemlerin eksik/hatalı yapılması nedeniyle para ve zaman kaybına uğramaktadır.
Burada kısaca açıklanan hususlardan başka, uygulamada ayrıca taşınmazın bedelinin tespiti ile ilgili de sorunlar çıkabilmektedir. Bu nedenle taşınmazına idare tarafından hukuka aykırı olarak el koyulan ve bu şekilde mülkiyet hakkı zedelenerek hâlihazırda mağdur olan maliklerin daha fazla hak kaybına uğramamaları ve işlemlerin zamanında ve eksiksiz takibi için hukuki nitelendirmeleri iyi yapmaları gerekmekte olup bu sebeple hukuksal danışmanlık hizmeti almaları yararlarına olacaktır.
Av. Kemal BUĞDAY