Bu kez röportajımızı Balkan Türkülerini kadife sesiyle bizlere sevdiren; güler yüzlü, samimi tavırlarıyla sevgimizi kazanan Havva Karakaş’la yaptık. Bizleri eşi Hasan Bey ve kızları Ezgi Hanım’la evlerinin o sıcacık aile ortamında karşılayan Havva Karakaş ile yaptığımız bu samimi söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
-Havva Karakaş kimdir? Bize biraz kendinizden söz eder misiniz?
1953 yılında Makedonya’dan Türkiye’ye göç eden 6 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu olarak İzmir-Çamdibi’nde doğdum. Çocukluk ve gençlik yıllarım; ailemin Balkanlardan getirdiği tek şey olan gelenek- görenek örf ve adetler içinde yoğrularak geçtiğinden, Balkan müziği ve kültürünü bir yaşam biçimi olarak benimsedim. 1982 yılında TRT’nin açtığı Yetişmiş THM Ses Sanatçısı sınavını kazanarak, İzmir Radyosunda göreve başladım. Aynı zamanda Balkan müzikleri araştırmacısı, derleyicisi ve bestecisi olarak da çalışmalarıma devam ettim.1983 yılında Koro Şefi Hasan Karakaş’la evlendim ve Ezgi adında bir kızım var.
TRT’ Ankara Televizyonunda 2006-2009 yılında oluşturduğumuz Özel Balkan Orkestrasıyla, hüznü ve neşeyi aynı anda içinde barındıran, Balkan-Rumeli müziği, şiir ve hikayelerinden oluşan “Balkan Havası” adlı programı 4 yıl süreyle hazırlayıp sundum. Bu programla Türk kültürüne yapmış olduğumuz katkı dolayısiyle Motif Vakfının sunmuş olduğu “14. Motif Halk Bilim Ödülü’ne“ layık görüldük. TRT Türk Halk Müziği repertuarına çok sayıda Rumeli türküsü kazandırdım. Bunların arasında en popüler olanları, Göçmen Kızı, Şefo, Hokka Hokka Lokumları, Kanbana Mari Miyo, Hati Kadın ve Şeriban…
Yurt içi ve Yurt dışında, Bilhassa Balkan ülkelerinde yapılan çok sayıda konser ve festivallerde görev aldım. Son olarak da Troya Folklor Araştırmaları Derneğinin, 2013 Troya Kültür Sanat Ödülleri Halk Müziği Dalında vermiş olduğu ödüle, layık görüldüm.
Havva Karakaş nelerden hoşlanır, nelerden nefret eder?
Çocukları çok severim; Çünkü onlar bizim geleceğimizdir, çocuklar saf ve temiz yürecikleri ile adeta ruhumu temizler ve dünyaya onların gözünden bakmamı sağlar. Yaşlıları severim; onlarla sohbet etmek, dertleşmek bana büyük huzur ve mutluluk verir çünkü onlar bizim geleceğimizi yetiştiren geçmişimizdir. Hayvanları, seyahat etmeyi, sinemayı, tiyatroyu, insan gelişimi ile ilgili kitaplar okumayı, dünya halk müziklerini, balkan mutfağını, doğayı, denizi, köy evlerini, tarihi mekanları kısaca içinde sevgiyi barındıran herşeyi çok severim. Neleri sevmem; kibirli insanları, yalan söyleyenleri, hayvanlara eziyet edenleri, eşine kaba davrananları, yaşadığı çevreyi kirletenleri, en önemlisi de sözüne sadık olmayanları …
-Müzikle tanışmanız nasıl oldu?
Müzikle tanışmam ilkokul yıllarımda sınıf öğretmenim Seval Hanım’ın sesimi keşfetmesiyle başladı. Adeta okulun bütün etkinliklerinde aranan bir isim olmuştum. Sanıyorum bendeki bu yetenek kalıtımsal olarak ailemden geçmiş olabilir. Çünkü annemin de sesi çok güzeldi. Daha sonraki yıllarda semtimizde yapılan kına gecelerinin aranılan sanatçısı olmuştum. Türkü okuduğum zaman kendimi çok iyi hissediyordum. Bu konuda daha bilinçli olmam gerektiğini düşünerek, İzmir Radyosu koro şefi ve ses sanatçısı Rahmetli Durmuş Yazıcıoğlu’dan nota ve halk müziği nazariyatı dersleri aldım.
Beni Balkan Türkülerine ilk yönlendiren de kendisi olmuştur. Bir gün bana, “kızım Havva, sen Balkanlardan göç etmiş bir ailenin evladısın, kendi ağız ve şive yapına uygun olan Türküleri yani balkan Türkülerini seslendirmelisin” dedi ve ben de o günden bu güne, hocamın gösterdiği yoldan çizgimi hiç bozmadan devam ettim.
Çıkardığınız albümlerle ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Son albümünüz yanılmıyorsam “Balkan Havası”adlı albümünüzdü. Bu albümünüzle ilgili öncesi ve sonrası için düşünce ve görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?2011 yılında çıkarmış olduğum albüm benim tam 30 yıllık emeğimin bir ürünü oldu diyebilirim. Kendi derlediğim ve bestelediğim eserlerden oluşan ve eser seçiminde çok zorladığım bir repertuardan oluştu “Balkan Havası” albümü. Aradan üç yıl geçmesine rağmen hala sevenlerim tarafından talep edilir olması, beni son derece mutlu ediyor. Ama artık yeni bir albüm yapmanın zamanı geldi diye düşünüyorum.
-Yurt içinde verdiğiniz konserlerin dışında Yurt dışında da konserleriniz olduğunu biliyoruz. Bu konserleriniz hakkında okurlarımız için de bilgi verir misiniz?
-Yurtiçi ve yurtdışı konserlerim aralıklarla devam ediyor, en son yurtdışı konserimi kısa bir zaman önce Kosova – Prizren’de gerçekleştirdim. Konserlerim dışında da çok sık ziyaret ettiğim bir yerdir Balkanlar. Orada kendimi çok rahatlamış hissediyorum, herhalde oksijeni bol havasından ve insanlarının sıcak kanlılığından olmalı. Rumeli Türkülerini güzel icra etmeniz dışında Rumeli şivesiyle anlattığınız fıkraların olduğunu da biliyoruz. Birini bizimle paylaşırsanız mutlu oluruz. Evet ben fıkra anlatmayı gerçekten çok seviyorum, o konuda yetenekli olduğumu da söylerler ve televizyonda Rumeli şivesiyle anlattığım fıkralarımı çok beğenirler. Sizlere benim de çok güldüğüm bir tanesini anlatmak istiyorum.
Kaza ile odanın camını kıran yaşlı teyze, kırılan camı taksın diye kendisi gibi Rumelili olan mahallenin camcısı Üsmen Aga’yı evine çağırmış. Biraz sonra kapının zili çalınmış evin sahibesi “Kim o ? demiş. Dışarıdan “Camcı be ya “ diye cevap gelince teyze sokak kapısını açmış ve camcı’ya “Çıkasın üçünci kata akasın odanin camini “demiş. Aradan iki dakika bile geçmeden, sokak kapısının zili bir daha çalmış. Kadın yine “Kim o?” demiş ve kapıdaki bağırmış, “Camcı be ya“ deyince kadın açmış kapıyı “Yahu” demiş şaşkınlıkla “Sizden kaç tane var, demin biri geldi ya” deyince camcı “Düştük be yaaaa” demiş.
-Projelerinizle ilgili bilgi verir misiniz? Aslında projeleri gerçekleştirmeden önce açıklamamak gerekir diye düşünüyorum.
Tabii ki hayalimizde bir çok proje taslağı var ama bunları hayata geçirebilmek için maddi katkıya yani sponsora ihtiyacımız var. Bunun dışında benim, sponsor gerektirmeyen ayrı bir hobi alanım daha var, nedir diye soracak olusanız Rumeli Folklorunda, kına geceleri ve düğün törenlerinde bayanların giydiği mahalli kıyafetler dikiyorum. Yaptığım özgün tasarımları görenlerin çok beğenmeleri, beni bu konuda bayağı cesaretlendiriyor ve bu işin benim mesleğim ile de uyumlu bir proje olabilleceğini düşünüyorum. Bu yanıt üzerine Havva Hanım’dan diktiği giysileri bize göstermesini rica ettik. Ricamızı kırmadı ve diktiği onlarca giysi içinden iki tanesini bizim için giydi. Biz de hemen sizler için görüntüledik. Biz çok beğendik, sizlerin de beğeneceğini umuyoruz. Hatta bu konuda kendisinin daha çok giysi dikerek markalaşması gerektiğini bile ifade ettik. Şarkılı, türkülü çok keyif aldığımız samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Umarız bizim aldığımız keyfi sizler de okurken alırsınız.
-Son olarak Mavişehir Dergisi hakkında söylemek istedikleriniz varsa alabilir miyiz?
Mavişehir Dergisi gerçekten mükemmel bir dergi. İçerdiği konuların ilginçliği, kağıt kalitesi, kapak ve iç sayfa dizaynı, okurken insanın göz zevkini okşayan renk uyumu , haberiyle, ropörtajıyla, reklamıyla ve de son sayfasındaki önemli adresler bölümüyle hayatımıza büyük kolaylık sağlamaktadır. Bu kalitede bir derginin bizlere ulaşmasında emek harcayan, başta Editör/ Yayın Yönetmeni Sayın Ziynet ATTİLA olmak üzere tüm çalışma arakdaşlarınızı yürekten kutluyor, hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Sorularımıza verdiğiniz içten yanıtlar, misafirperverliğiniz ve dergimiz için söylediğiniz güzel sözlere çok teşekkür ederiz.
Bana böyle bir imkanı tanıdığınız ve beni sevenlerimle buluşturduğunuz için asıl ben size teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.