Mavişehir dergisinin siz çok değerli okuyucuları, öncelikle dergimizin yeni yıldaki 2. sayısına hoş geldiniz diyorum. İnşallah 2017 yılı hepimize, insanlığa, dünyamıza sağlık, huzur, barış, mutluluk, dirlik ve düzen getirir.
Dergimizin bu sayısında yine gündemde olan bir konuyu (terör) inceleyip oluş mekanizmasını, biz insanlarda ne gibi etki ve yaralanmalara neden olduğunu, bu etkilerden nasıl korunabileceğimizi ve ilkyardım gönüllüsü olarak, o anda yapmamız gereken ilk yardım uygulamalarını sizinle paylaşacağım.
Yazımın sonlarında, konu ile ilgili olarak afetlerde yapılan kan anonsları hakkında düşüncelerimi yazıp, yorum ve özet ile bitireceğim.
Konumuz maalesef, dünyamızın en büyük ve önemli sorunlardan olan “Terörizm” (canlı bomba nedeni ile olan kütlesel yaralanma ve ölümler). Ülkemiz maalesef bu tür saldırılara son yıllarda gittikçe artan sayı ve şiddette maruz kalmaktadır. Sonucunda, ölen insanlarımız, yaralanan, sakatlanan, gazilik veya şehitlik mertebesine yükselen askerimiz, polisimiz, vatandaşımız. Dünya döndüğü ve bu kafa devam ettiği sürece terörist olaylar azalmadan artacak, daha çok kişi yaralanacak ve daha çok kişi ölecektir. Çünkü hepimizin de bildiği gibi teröristler yaptıkları bu eylemlerde, her geçen gün daha acımasız olmakta, daha değişik hiç kimsenin akıl edemeyeceği yöntemler kullanmakta, halka daha çok zarar verip, daha çok insanın ölmesine veya yaralanmasını hedeflemektedir. Bu yüzden kişiler kullandıkları bombanın içine tahribat gücünün artması, daha ölümcül ve yaralayıcı olması için çivi, vida, bilye gibi metal parçalar ilave etmektedirler (Mesela, Amerika’nın Boston eyaletinde maraton koşusu bitiminde olan saldırıda, bombalar parça tesiri yapması için düdüklü tencere içine konarak ciddi ölüm ve yaralanmalara neden olmuştu).
Canlı bomba, kamyon veya kamyonet, araba içinde bomba patlatarak eylemlerini geliştiren süreçler hem sivil hem de askeri hayatta olmaktadır. Irak, Afganistan savaşları, İsrail örnekleri hep aklımızdadır.
Yaralanmaların Mekanizması:
Yazımızın bu bölümünde, bulunduğumuz ortamda bomba patlar veya canlı bomba kendini patlatırsa neler oluyor onu kısaca anlamaya çalışalım.
Oluşan patlama, 4 ayrı zaman diliminde çevresindeki insanlarda yaralanma veya ölümlere neden oluyor:
- Birincil (Primer) dönem:
Burada yaralanmalar, patlamanın şiddeti, gücü ve şiddet dalgası ile ortaya çıkmaktadır.
- İkincil (Sekonder) dönem:
Bomba ve içindeki parçaların, yani bombanın etrafını saran metal ve içindeki çivi, bilye gibi parçalar veya çevreden gelen maddelerin vücudumuza yaptığı yaralanmalar bu dönemde oluşur.
- Üçüncül (Tersiyer) dönem:
Bu dönemde, bombanın patlama tesiri ve itici/fırlatıcı etkisi ile kişinin bulunduğu yerden uzaklara fırlaması, kontrolsüzce yere düşmesi sonucu vücutta yaralanmalar ortaya çıkmaktadır. Bu yaralanmalar, genellikle kırık, çıkık, ezilme gibi künt yaralanmalardır.
- Dördüncü Dönem:
Bu dönemde ortamda ortaya çıkan ısı, bomba içindeki kimyasal maddeler vs nedeni ile ortaya çıkan yanıklar ile eğer varsa patlayıcı içinde ki radyasyon içeren maddeler tarafından oluşan yaralanmalardır.
Tabii hepimizde kolaylıkla anlayabileceği üzere, patlamanın merkezine ne kadar yakınsak vücudumuzda olan yaralanmanın genişliği ve şiddeti, o derece fazla olacaktır. O anda, bomba veya patlayan nesneden ne kadar uzaksak yaralanma ve/veya ölme riskimiz o derece azalacaktır. Aslında hiç unutmayalım ki bu tür yaralanmalarda vücudumuzun 2 ana sistemi yaralanmaktadır: Bedensel ve ruhsal yaralanmalar. Yani kişi bu terörist olaydan yaralı veya yaralanmadan veya ölmeden kurtulsa bile yaşadığı olayın, gördüğü görüntülerin duyduğu bağrışma ve iniltilerin, yaşadığı ümitsizlik, kaybetme, kaybolma, yok olma, ölme korkuları nedeni ile çok ciddi psikolojik/psikiyatrik sıkıntılar yaşar.
Bombalama veya patlama olayları sonrasında en çok yaralanan organlarımız; kulak zarı, akciğerler, kalın bağırsak, kas-iskelet sitemi, beyin, kafatası, karın içinde hava bulunan organlardır (mide, 12 parmak bağırsağı, vs.).
Oluşan yaralanmalar da özetle şunlardır: Kulak zarı delinmesi, gözde yaralanmalar, akciğer içinde kanama, göz ve kalp damarlarında pıtı, karın içi organlarda yaralanmalar vs. Bu tip patlamalarda görülen diğer tip yaralanma ise uzuv kaybıdır. Parmak, ayak, kol, bacak, kopmaları, patlamanın şiddetini göstermesi açısından önemlidir. Şimdi böyle bir patlamada yaralanan organlarımıza teker teker bakalım:
- Göz yaralanmaları:
Kişilerin çoğunda ortamdan koparak gelen sert metal cisimler nedeni ile göz çukuru yaralanmaları oldukça sıktır. Belirtiler; gözde görme bozukluğu, görme kaybı, ağrı, yanma, kaşınma, göz kenarlarının şişmesi, gözde yabancı cisim hissi, göz kapaklarını açıp kapatırken acı duymak şeklinde sıralanabilir.
- Kulak yaralanmaları:
Bu tip bombalama olaylarında bombanın patlama etkisi nedeni ile kulak zarımız patlamakta ve kişide duyma sorunları ortaya çıkabilir. Yapılan çalışmalar bu tip olaylarda %10 ile %50 oranında kulak yaralanmaları ve özellikle kulak zarı delinmelerinin oluştuğunu göstermiştir. Kişilerde, işitme kaybı, kulakta çınlama, ağrı, sersemlik-sarhoşluk hali, dengeyi bulamama, kulakta uğultu şeklinde bulgular olur.
- Akciğer Yaralanmaları:
Patlayan bomba sonucu, bombanın içindeki metal veya sert parçacıkların kopup, göğüs duvarından geçip, akciğerlere ulaşması sonucu hem akciğer etrafındaki zarı delip akciğer dokusunu zedelemektedir.
- Akciğer yaralanması belirtileri:
Solunum zorluğu, aldığı nefesin kendisine yetmemesi hali, duygusu, daha sık ve derin nefes alıp vermek, hastanın hava açlığı nedeni ile morarması, öksürmek ve tükürmekle ağızdan kan gelmesi vs.
- Karın İçi Organ Yaralanmaları:
Kopan parçalar ve patlamanın şiddeti ile karın boşluğundaki organlar (dalak, karaciğer, mide, bağırsak gibi) yaranabilmektedir. Oldukça ağır bir tablodur, süratle tedavi edilmez ise kişi ölüme gider.
- Karın İçi Organ Yaralanmalarında Belirtiler:
Şiddetli karın ağrısı, bulantı, kusma, karına dokunmakla ciddi hassasiyet, ağız veya makattan kan gelmesi şeklinde özetlenebilir.
- Kalp Damar Sistemi Yaralanmaları:
Bunlarda patlamanın şiddeti ile özellikle göğüs ve karın boşluğu içindeki büyük damarların yaralanması, yırtılması sonucu damar içi kan göğüs veya karın boşluğuna toplanır.
- Kalp Damar Sistemi Yaralanma belirtileri:
Kişinin tansiyonunun düşer, nabzı yavaşlar, solunumu durur. Sonuç: Ölümdür.
- Organ kopmaları:
Gerek patlamanın şiddeti, gerekse patlayan malzemenin içinden çıkan yabancı cisimlerin etkisiyle kişilerin kol, parmak, kulak, bacak, ayak parmağı gibi uzuvları kopabilir. Burada da en önemli olay ciddi kanamadır. Bu kanamalar turnike ile orada durdurulmaz ise kişi kanamaya bağlı şok nedeni ile ölebilir.
- Travmatik Beyin Yaralanmaları:
Patlamanın tesiri ile bombanın içinden çıkan yabancı cisimler veya çevreden kopup gelen yabancı cisimler nedeni ile bunlar kişinin kafatasına oradan beynine girebilmekte ve ciddi zararlar verebilmektedir.
- Beyin Yaralanmalarında belirtiler:
Kişide huzursuzluk, unutkanlık, sarhoş gibi bir hal, konsantrasyon bozukluğu, uyku bozukluğu, depresyon, gece kâbusları veya fiziksel anlamda ise baş ağrısı, bel ağrısı, yaygın ağrılar, baş dönmesi, geçici felçler görülen belirtiler arasındadır.
Bomba Yaralanmalarında İlk Yardım:
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; bu bir afet durumudur. Gerek olaya tanık olmak gerekse doktor, paramedik, hemşire vs olarak yardıma gitmek, oradaki yaralıları, ölüleri görmek, yardımcı olmaya çalışmak gerçekten çok ama çok ağır bir psikolojik yıkımdır. Yani insanlar hem psikolojik hem de bedensel yaralanmaya maruz kalmaktadır. Bu nedenle bu tür olaylardan etkilenen kişilerin iki türlü tedaviye ihtiyacı vardır;
- Psikolojik destek: Bu tür olaylardan yaralı veya canlı kurtulan kişiler olaydan son derece yoğun bir şekilde etkilendikleri için psikolojik olarak çok etkilenirler. Gece uykuda kâbuslar görür, uyuyamazlar, uyanamazlar, uyku düzenleri, cinsel hayatları, iş, aile yaşamları bozulur. O yüzden olay sonrası, mutlaka profesyonel (psikiyatrik) destek alarak bu almaları gerekir.
- Bedensel yaralarının tedavisi (sabitleme, kanama durdurma, pansuman, ameliyat vs.)
Fiziksel yaralanmalar için ilk yapacağımız şey 112 no’lu telefonu arayarak profesyonellerin (doktor, hemşire, paramedik, acil tıp teknisyeni, sağlık memuru vs.) süratle olay yerine gelmelerini sağlamak olmalıdır. Onlar gelinceye kadar yapabileceğimiz şey önce etrafı gözden geçirip, güvenlik görevlilerinin olay yerine gelmesini beklemektir. Çünkü ortamda 2. veya 3. bomba var olabilir. Bir süre sonra bu bombalar da patlayabilir veya patlatılabilir ve ortamda ikinci bir afet ortamı yaratılmış olur. Onun için biz ilk yardım gönüllüleri ve/veya 112 çalışanları olarak ortamda güvenlik sağlanıncaya, yani ikinci bir bomba olmadığına emin oluncaya kadar bölgede bulunmayıp, güvenli bir bölgeye geçmemiz gerekir. Güvelik görevlileri müsaade ettikten sonra da ilk yardım gönüllüsü olarak yaralılara yardımcı olabiliriz. Bu tür olaylarda en sık görülen, ilk yardım uygulayabileceğimiz dış yaralanmalar; kanama, kırık-çıkık-burkulma, uzuv kopmalarıdır. Hepimizin de bildiği gibi çağımızım, AIDS, verem (tüberküloz), bulaşıcı sarılık (viral hepatit), gibi birçok hastalık olduğu için ve insanın her türlü vücut salgısı, kanı ile bu hastalıklar bize bulaşabileceği için mutlaka eldiven, yoksa orada bulabileceğimiz 1-2 tane poşeti elimize geçirerek hastalara yardımcı olmamız gerekir.
Nasıl Yardımcı Olalım? (İlk yardım)
- Kanamalarda ilk yardım:
Bu kanama, eğer bir yabancı cismin vücuda girmesi sonucu oluşan basit bir dış kanama ise oraya bir temiz bez, gazlı bez ile bastırarak kanamayı durdurabiliriz. Burada en önemli şeylerden bir tanesi kanamanın üzerine bastırdığımız bez, gazlı bez eğer kanla ıslandı ise bunu buradan yerinden kaldırmadan üzerine yenilerini, temizlerini, kurularını koymamız gerekir. Ama yok bir organ, bir uzuv kopmuş ise bunlarda çok ciddi kanamalar olabilir. Hemen kanamayı durdurmak ve kontrol etmek için turnike uygulamamız gerekir.
- Kırık, çıkık, burkulmalarda ilk yardım:
Kişi o eklemini (ayak, el bileği, parmak vs.) oynatamaz veya oynattığı anda aşırı ağrı duyar. Böyle bir durumda orayı hemen çevremizde kolaylıkla bulabileceğimiz dal parçası, kitap, limon kasası tahtası, mukavva, güneşlik gibi sert bir cisimle altına koyarak ve bağlayarak atellememiz (sabitlememiz) gerekir.
En önemlisi yaralılara moral verip bir an önce hastanelere taşınmalarına yardımcı olmamız gerekir.
Afetler ve “Kan Aranıyor” Mesajları:
Böyle afet durumlarında hemen karşımıza çıkan ikinci önemli olay daha var. Özellikle sosyal medya (facebook, twitter, instagram , what’s up) gibi hızlı, haberleşme yöntemleri de kullanılarak süratle fısıltı gazetesi ortaya çıkmakta, abartılı haberler duyulmakta ve vatandaşlarımızın kan merkezlerine kan bağışında bulunması istenmektedir. Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; bu tip toplu yaralanma ve ölümlü olaylarda, trafik kazalarında, afetlerde, hemen kan merkezlerine hücum edip, çok iyi niyet ve insani duygularla kan bağışında bulunma refleksimizi bütün kalbimle çok takdir ediyor ve önemsiyorum. Fakat olaya, bilimsel ve akademik gözle baktığımızda maalesef yanlış davranış biçimidir. Yani böyle bir olay yaşandığı zaman devlet kurumlarından (T.C. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Müdürlüğü, Valilik, Kaymakamlık, TRT vs.) böyle bir istek gelmediği sürece lütfen kan merkezlerine gitmeyelim. Neden? Diye bir soru aklımıza takılabilir. Olayı anlamak çok kolay. Unutmadan şunu da sormak istiyorum. Bilmediğim için yazıyor ve soruyorum. Facebook, twitter vs de, halkımızı kan bağışına yönlendiren, sağlık profesyoneli içinde olmayan kaç kişi, bu duyuruyu paylaştıktan sonra gidip bizzat kan veriyor? Bu hem afet durumunda hem de, normal günlerde geçerli olacak bir soru.
Mesela halen çalışmakta olduğum, İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kan Merkezi, son derece gelişmiş, son derece iyi hizmetler veren seçkin bir kuruluştur. Mevcut ihtiyaçlar ve imkanlar doğrultusunda akşam saat 19:00’dan sonra kan bağışı alınmamaktadır. Yani sadece saat 19:00’a kadar gündüz saatlerinde bu işlem yapılmaktadır. Sizlerin de tahmin edebileceği gibi hafta sonları, akşamları, bayramlarda, tatil günleri bu kan merkezinde de sadece 1 veya 2 kişi çalışmaktadır. Oda günlük işlerini yapmakta, servislerde yatan hastalar veya ertesi gün ameliyat olacak olan hastaların kanlarını hazırlamaktadır. Ama böyle bir olağanüstü durum yaşandığında onlarca, yüzlerce kişi çok iyi niyetle ve insani duygularla kan merkezine hücum etmekte, hiçbir beklentisi olmadan kan bağışında bulunmak istemekte ama orda tek kişi çalıştığı için bu kadar çok kişinin kanını alacak fiziki güce sahip olmadığı ve bu kanların alınacağı özel korumalı torbalardan o anda ellerinde yeterli sayıda olmadığı için, gelen bağışçılar ile çalışan kişi arasında anlamsız ve haddini aşan tartışmalar, sürtüşmeler olmakta ve vatandaş sinirlenmekte, sisteme olan güvenini kaybetmektedir. Halbuki önerilen nedir? Önerilen; aslında normal günlerde yani hiçbir afet vs. olmadığı günlerde ve belirli aralıklarla gidip kan bağışında bulunmamızdır.
Yorumum:
Öncelikle ifade edeyim ki, tek dileğim var: İnşallah ülkemiz, dünyamız bundan sonra böyle terörist olaylar görmez, yaşamaz. Ama benim gibi, sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki, bu temenni ve duam sadece hayal olarak kalacak. Yani bu bombalar yine patlayacak ve yine onlarca kişi yaralanacak/ölecek. Bu konuda bizim yapabileceğimiz fazlaca bir şey yok. Burada en önemli olay devletimiz ve ilgili kişiler tarafından istihbarat çalışmaları sayesinde bu olayların daha olmadan önlenmesidir. Devletimizin bu işi en iyi şekilde başaracağından eminiz.
Maalesef korunma işi bence tartışılması gereken bir konu, olaylardan sonra ne deniyor; aman “alışveriş merkezine gitmeyin! Metroya, otobüslere binmeyin! Konserleri yasaklayalım! Toplu bölgelere girmeyelim!” vs vs.
Ben bu görüşe kesinlikle katılmıyorum! Şöyle ki ne zamana kadar? Bir gün mü? İki gün mü? Bir ay mı? Terörizm ’in nerede, ne zaman saat kaçta olacağını aynı deprem gibi kimse bilemiyor, kestiremiyor. Zaten bu terör olaylarını yaratan kişilerin amacı, biz sade vatandaşı korkutmak, üzmek, devlete olan sevgi, saygı ve bağlılığı zedelemek, içine kapanmasını sağlamaktır. Bunun için onların oyununa gelmeyelim. Evet, ölülerimizin, şehitlerimizin yaralılarımızın olduğu bir dönemde çok gürültülü eğlenceler, partiler yapmayalım. Ama benim önerim böyle konser, alışveriş merkezlerine gidiş, metroya biniş, maçlara gidiş gibi olaylardan kendimizi alıkoymayalım, iptal etmeyelim tam tersine yapalım, gidelim. Belki burada en kritik nokta ölülerimize, şehitlerimize saygı olarak çok sesli çok eğlenceli müzikler kullanmayalım, onun yerine hafifletilmiş, ağırlaştırılmış programlar yapalım diyorum.
Sonuç:
- Böyle durumlarda, önce 112 No’lu telefonu arayarak ilgilileri olaydan haberdar edelim,
- Bilmiyorsak, hemen ilk yardım eğitimi alalım,
- Kan merkezlerine kan bağışı için koşmayalı, resmi makamları dinleyelim. Hatta bugün ve belirli aralıklarla kan bağışında bulunalım,
- Çevre güvenliğinin ilgili makamlarınca sağlanmasını bekleyelim (polis, jandarma vs.) sonra eğer biz kendimiz kazazede, afetzede değil ve hayattaysak çevremizdeki yaralılara ilk yardım uygulayalım.
Mavişehir dergisinin çok değerli okuyucuları. En başta söylediğim gibi inşallah bu yeni yıl hepimize çok huzurlu, sağlıklı, mutlu, neşeli, bol kazançlı, bol ümitli güzel günler getirir diyor, hepinizi sevgi saygıyla kucaklıyorum.
Kaynaklar
- Stephen J Wolf, Vikhyat S Bebarta, Carl J Bonnett, Peter T Pons, Stephen V Cantrill. Blast Injuries. Lancet 2009; 374: 405–15.
- Zara R. Mathews, Alex Koyfman. Blast injuries. The Journal of Emergency Medicine, 2015: 49(4), 573–587.
- Serkan Emre Eroğlu. Canlı Bomba Eylemleri ve Tıbbi Yönetim. http://www.acilci.net/canli-bomba-eylemleri-ve-tibbi-yonetim. 10.Şubat.2016 tarihinde ulaşıldı.
- Sarah E. Finlay, Michelle Earby, David J. Baker, Virginia S.G. Murray. Explosions and Human Health: The Long-Term Effects of Blast Injury. Prehosp Disaster Med. 2012;27(4):385-391.
- Kitlesel yaralanmalar ve sağlık yardımı. http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/sb/kriz/belge/kitlesel_yaralanmalar_ve_saglik_yardimi.pdf. 10.Şubat.2016 tarihinde ulaşıldı.
- Doç. Dr. Arzu İLÇE. Temel ilk yardım ve acil bakım. Göktuğ Basın Yayın ve Dağıtım. 2016, Ankara.