YAZ AYI ACİLLERİ VE İLK YARDIM

0
12

Mavişehir Dergisi’nin değerli okuyucuları. Dergimizin bu ay ki sayısında, yaz aylarında görülen acilleri ve böyle durumda yapılabilecek ilk yardım uygulamalarını gözden geçireceğiz.
Sıcak yaz ayları geldi. Çok haklı olarak hepimizin özlediği, yapmak istediği bazı şeyler var; tatile çıkmak, denize, havuza girmek veya kenarında güneşlenmek gibi. Belki tatil süremiz kısa olduğu için, süratle, birkaç gün içinde güneşlenirken bronzlaşmak veya yaylalara, dağlara çıkıp kamp kurmak gibi hayallerimiz olabilir.

Ama bu haklı beklentilerimizi gerçekleştirirken, bizi bekleyen bazı tehlikelerin de olduğunu unutmayalım. Yaz aylarında sık gördüğümüz bu başlıklar istemeden keyfimizi kaçırabilir. Bu nedenle, olabilecek bu sıkıntıları öngörür, tedbir alırsak daha keyifli daha huzurlu ve sağlıklı günler geçirebiliriz.

Peki, yaz aylarında bizi bekleyen olası tehlikeler, hastalıklar nelerdir? İşte dergimizin bu sayısında bu başlıkları gözden geçireceğiz ve istemesekte başımıza gelmesi durumunda uygulanabilecek ilk yardım yöntemlerini inceleyecek ve sonunda özetleyerek yazımızı bitireceğiz. Yaz ayı acillerini, temel olarak iki ana başlık halinde toplayabiliriz:

• Karada görülen aciller;
• Sıcak çarpması,
• Güneş yanıkları,
• Akrep veya arı sokması, yılan ısırması, böcek teması,
• Denizde (suda) görülen aciller:
• Tatlı (göl, kanalet) veya tuzlu suda (deniz) boğulmalar,
• Deniz kestanesi batması,
• Deniz canlıları (Denizanası vs) ile temas şeklinde özetleyebiliriz. Şimdi teker teker bu başlıkları, neler olabileceğini ve ilk yardım uygulaması olarak neler yapabileceğimizi gözden geçirelim.

• Sıcak çarpması:
Sıcak çarpması, artan çevre ısısı nedeniyle vücut ısımızı ayarlayan ısı merkezinin devre dışı kalması sonucu ateşimizin yükselmesi, 40-42 derece üzerine çıkması, cildimizin sıcak ve kuru olması, terleyememe hali, bilinç bulanıklığı ve arkasından gelen ölüm şeklinde özetlenebilir. Bu konu gündeme geldiğinde hemen aklıma gelen en çarpıcı örnek, Türk sinemasının taçsız kralı Ayhan Işık’tır. Hepimizin çok iyi hatırlayacağı gibi rahmetli Ayhan Işık, evinin balkonunda uzun süre güneşlenme sonucu ortaya çıkan güneş çarpması tanısıyla aramızdan ayrılmıştı.

• Sıcak çarpmasından korunma:
Yaz aylarında sıcak günlerde, yani güneş ışınlarının çok dik geldiği 11:00 ile 16:00 saatleri arasında dışarıya çıkmayalım, denize havuza girmeyelim. Çünkü bu saatlerde güneş ışığının ciddi yan etkilerine maruz kalma riskimiz çok yüksektir. Bunların yanında, unutmayalım ki, güneş ışınlarının cilt kanseri yapıcı etkisi de vardır. Mutlaka çıkmamız gerekiyorsa:

• Şapka takalım,
• Şemsiye kullanalım,
• Açık renkli hafif giysiler giyelim,
• Gölgede yürüyelim,
• Açıkta olan yerlerimize (kollar, yüzümüz vs.) güneş kremi sürelim.
• Güneş çarpması için risk grupları:
• Hamileler
• Yaşlılar
• Çocuklar
• Bazı meslek grupları (polis, asker, sporcu, fırında ateş karşısında, gemilerin makine dairesinde çalışanlar vs).
• Güneş çarpmasında görülen belirtiler:
• Uyku hali,
• Bitkinlik,
• Sıcak ve kırmızı cilt,
• Terleyememe (bu hal vücut ısımızın daha da yükselmesine neden olur) ve daha sonraki dönemlerde de
• Bilinç bulanıklığı, şuur kaybı,
• Koma ve ölüm.
• Sıcak çarpan hastada ilk yardım:
• Kişiyi hemen sıcak ortamdan uzaklaştırıp, serin/soğuk ortama taşıyalım,
• Soyalım, ortam klimalı değil ise kişinin üzerine bir fan ile serin hava tutalım,
• Kan damarlarımızın yüzeysel geçtiği bölgelere (ayak bileği, kasıklar, koltuk altı, vs. ) havluya sarılmış buz parçası koyalım,
• Eğer hastamızın şuuru açıksa, soğuk su, ayran gibi içecekler içirelim. Aksi durumda asla bir şey yedirip içirilmemelidir.
• Tabii her zaman olduğu gibi, o sırada uygun bir kişi 112 no’lu telefonu arayarak, ambulansın gelmesini ve kişinin en yakın sağlık kuruluşuna götürülmesini sağlamalıdır.

• Güneş yanıkları ve ilk yardım:
Güneş altında uzun süre kalınca maalesef cildimiz yanıyor, kavruluyor. Takiben cilt yanıkları ortaya çıkıyor. Son derece rahatsız edici, ağrı verici durumdur. Hele yanık alanı sırtımızda ise o zaman uyku düzenimiz bile bozulur, oturmakta güçlük çekeriz.

Görünüm olarak cildimiz kızarık, sıcak, parlak görünümde ve gergindir. Ağrılıdır. Hatta daha ileri dönem yanıklarda, su kabarcıkları da eşlik eder.
• Güneş yanıklarında ilk yardım:
Önce neleri “YAPMAYALIM”, onlara göz atalım. Lütfen ama lütfen yanık alanı üzerine:
• Diş macunu, salça, yoğurt, bal, yumurta
• Evimizde bulunan kremlerden SÜRMEYELİM.
• Yanık alanı üzerine buz uygulamayalım, cildi daha da yakar.
Bunların yerine;
• Hemen çeşme suyu ile yıkanalım,
• Eğer ihtiyaç varsa yanık alanı üzerine, havluya/beze sarılmış buz uygulayalım ve en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edelim. Çünkü burada doktorumuz yanık alanını görecek, pansuman yapacak, gerekirse tetanos aşısı ve antibiyotik gibi tedavilerimizi düzenleyecektir.

• Güneş yanıklarında ilk yardım:
• Güneş çarpmasında korunma başlığında saymış olduğumuz tedbirler aynen burada da geçerlidir. Bunlara ilaveten belirtilen saatler dışında güneşte kalmamız ve de mutlaka yüksek koruyucu faktörlü güneş kremleri/losyonları kullanmaktır.

• Akrep, böcek, arı sokması, yılan ısırması;
Aslında yılın her mevsim ve ayında görülür ama yaz aylarında, kırsal veya bahçe ortamlarında akrep sokması, yılan ısırması daha sık gördüğümüz yaralanmalardandır. Böyle yaralanmalarda yapacağımız ilk yardım uygulamaları son derece basit ve nettir. Bu noktada ısrarla vurgulamak istediğim bazı noktalar var, şöyle ki:

Birincisi, yıllardır söylenen, bu bölgelere amonyak sürme fikri tamamen yanlıştır. İlk yardım uygulamasında ilaç kullanımı yoktur. Gerek ilk yardım, gerek acil serviste hastaların tedavisinde amonyak kullanımı söz konusu değildir. Bu nedenle, eğer evimiz veya işyerinizdeki ilk yardım dolabında amonyak var ise, lütfen onu hemen lavaboya boşaltalım.

Bir diğer önemli başlık ise bu tür sokma ve ısırma vakalarında asla o bölgeyi ısırmak, emmek, kızgın demirle dağlamak, turnike lastikle sıkmak gibi yöntemler uygulanmamalıdır.

Mesela, akrep veya arı soktu; Eğer arının iğnesini görüyorsak onu cımbız ile çıkartalım. Hem akrep hem de arı sokmasında, hemen o bölgeyi sabunlu su ile yıkayalım. Yaraya, herhangi bir ilaç/krem vs. sürmeden acil servise müracaat edelim.

Yılan ısırmalarında da tedavi aynıdır. Yılan ısırmalarında ek önerimiz var. Yılanı ısırdıktan sonra yakalamak için çaba sarf etmeyelim, bırakalım gitsin. Çünkü özellikle biz erkekler bunu bir hırs meselesi yapıp bizi sokan yılanı, galip gelme içgüdüsüyle arkasından koşup bir şekilde yakalamaya çalışırız. Böyle bir durumda, yılan bizi birkaç defa daha sokabilir. Bir de unutmayalım ki, yılan veya akrebin soktuğu yerler, yani kırlar bahçeler aslında onların yeri. Biz orada emanet veya misafiriz. Yani onları öldürme veya yaralama hakkımız yok diye düşünüyorum.

Deniz veya suda görülen aciller:
Her sene havaların ısınması, yani yaz ayının gelmesiyle birlikte, gerek tuzlu su yani denizde, gerekse tatlı su yani havuzda, kanaletler veya gölde boğulma, ölüm vakaları çok artmaktadır. Bunun da en önemli nedenleri; iyi yüzme bilmeden denize girmek, alkol alımı sonrası yüzmek, yüzerken hastalanmak (sara nöbeti, kalp krizi, ani panik hali, ayağa kramp girmesi vs) şeklinde özetlenebilir.

Tatlı su yani havuz, gölet gibi tatlı suyun bulunduğu ortamlarda, suyun kaldırma gücü, tuzlu suya (denize) göre daha az olduğu için buralarda boğulma vakası daha fazla görülmektedir. Çünkü kişi yüzerken çok çabuk yorulmakta, sahilden veya karadan çok uzaklaştığı için geri dönemeyip boğulmaktadır.

Suda boğulmalarda risk grubunda ki kişiler; Çocuklar, yaşlılar, yüzme bilmeyen kişiler veya az bilen kişiler, şeker hastalığı, kalp hastalığı, sara gibi hastalığı olan kişilerdir. Yine çocuklar havuzda/denizde yüzerken sınırlarını bilemez, çok çabuk yorulup kaşla göz arasında boğulabilirler.

Suda Boğulmalarda Korunma:

  • Tabii ki, eğer yüzme bilmiyorsak yüzmeyelim,
  • Eğer mümkünse yanımızda bir arkadaşımız ile birlikte yüzelim. Kramp girer veya boğulma tehlikesi atlatırsak bize arkadaşımız yardımcı olsur,
  • Alkollü iken asla denize girmeyelim,
  • Derinliğini veya alışkanlıklarını bilmediğimiz denizlerde karadan çok uzaklara gitmeyelim,
  • Eğitimimiz yoksa suda boğulan kişiye, yanına yaklaşarak kurtarmaya çalışmayalım. Çünkü boğulan kişi can havli ve panikle bizi de batırır ve boğar,
  • Çocuklar deniz veya havuzda iken çok dikkatli olalım ve takip edelim,
  • Sara, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi hastalıklarımız varsa denize/havuza çok dikkatli girelim.

    Denizkestanesi Batması:

Denizde olabilecek, en acı veren yaralanmalardan biridir. Özellikle taşlı ve kayalık bölgelerde bulunan denizkestanesi üzerine farkında olmadan basmamız ile birlikte, özellikle topuk bölgemize denizkestanesinin siyah sivri uçlu iğneleri batar ve kırılır. Burada batmış ve kırılmış durumda olan onlarca iğne ucu vardır. Aynı bildiğimiz toplu iğne tabanımız veya topuğumuza batmış ve kırılmış gibi düşünelim ama bir tane değil onlarca. Olay özellikle toplumumuzda olduğu için kişi yere de basamaz. Bastığında dikenler batacağı için ayakta ağrı olur. Tedavi amacıyla, bu dikenlerin teker teker çıkartılması pratik olarak mümkün değildir. Yapılabilecek en uygun tedavi, halk arasında da çok yaygın şekilde uygulandığı gibi, batık denizkestanesi iğnelerinin olduğu bölgeye zeytinyağı sürmek ve ayağımıza torba geçirerek, etrafı kirletmeden beklemektir. Sürdüğümüz zeytinyağı buradaki dikenleri birkaç gün içinde eriterek kaybolmasına ve vücuttan atılmasını sağlayacaktır.

  • Denizkestanesi Batmasından Korunma:

Her zaman söylediğimiz gibi, tıpta en ucuz, en uygun, en yüz güldürücü, tedavi korunmadır. Yani koruyucu hekimlik, yaralanmadan, hastalanmadan tedbir almaktır. Burada da yapmamız gereken şey, eğer gireceğimiz deniz taşlı, kayalık ise orada denize girmeyelim veya mutlaka girmemiz gerekiyor ise ayağımızı palet veya deniz ayakkabısı giyerek girelim. En etkin korunma yöntemi böyledir.

  • Denizanası Çarpması veya Deniz Canlılarının Teması;

Vücudumuzun herhangi bir bölgesine, denizanası veya ne olduğunu bilmediğimiz, görmediğimiz bir deniz canlısı temas ederse önce sakin olalım, panik yapmayalım. Bu deniz canlısının dokunduğu yerde zehirli maddeler cildimizde kalacak, bu da ciddi ağrı ve yanmaya neden olacaktır. Bu aşamada en önemli risk panik yapıp, boğulma tehlikesi atlatmaktır. Öyleyse önce sakin olmaya çalışalım ve hemen karaya çıkalım.

  • Denizanası Çarpması veya Deniz Canlısı Temasında İlk Yardım;

O bölgemizi (kolumuz, bacağımız vs. ) dayanabileceğimiz sıcaklıkta yani 40-450 C civarındaki sıcak suya sokalım, 5-10 dakika su soğuyuncaya kadar bekleyelim. Eğer bölgede sıcak su temin etmemiz mümkün değilse o zaman sahildeki kumda sıcak olacağı için etkilenen bölgemizi sıcak kumun içine batıralım. Alternatif tedavi yöntemi ise o deniz canlısı ile temas olan bölgemize mutfağımızda kullandığımız, salataya, işkembe çorbasına koyduğumuz sirkeyi sürelim. Burada sıcak su veya sirkenin rahatlatıcı etkisi öyle olmaktadır: Sirke veya sıcak su cildimizde, deniz canlısı tarafından bırakılan toksik yani zehirli maddeleri yok edip ortadan kaldırarak tedavi edici etki göstermektedir. Tabii, aslında en uygun ve etkin yöntem, ortamda yani denizde denizanalarının olduğunu görüyorsak asla orada denize girmeyelim. Bir diğer konu, daha önce de söylediğim gibi aslında yüzmeye girdiğimiz o alan (deniz) aslında o deniz canlılarınındır (denizanası, denizkestanesi vs. ) Biz orada onların rahat ve huzurunu bozarak bulunuyoruz. Tabii, o canlı da kendine göre haklı olarak ve de kendisini korumak amacı ile bizlerin canını yakacaktır.

Her zaman vurguladığım gibi, burada saydığım, akrep, arı sokması, yılan ısırması, deniz dikeni batması gibi durumlarda yaptığımız ilk yardım uygulamaları tıbbi tedavi değildir. Takiben kişi mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidir.

Sonuç, özet:

Mavişehir Dergisi’nin değerli okuyucuları, önümüzde çok güzel ve keyifli yaz ayları var. Gelin bu saydığımız önerilere uyuyalım, daha dikkatli olalım ve çok hoş, huzurlu sağlıklı mutlu bir tatil geçirelim. Sıcak günlerde belirttiğimiz saatlerde dışarıya çıkmayalım, şapka, ince açık renkli elbise, gözlük, şemsiye kullanarak dışarı çıkalım, çok mecbur kalmadıkça 11-16 saatleri arasında denize, havuza, suya girmeyelim, arı sokmasında arının iğnesini görebiliyorsan çıkartıp o bölgemizin bol sabunlu suyla yıkayıp, ilaç sürmeden, emmeden, dağlamadan, gerisine turnike uygulamadan, akarsu altında bol sabunlu suyla yıkayıp acil servise gidelim. Denizde havuzda boğulmamak için de saydığımız tedbirleri alalım diken tehlikesi olan yerlerde denize girmeyelim veya palet takalım. Eğer denizanası, deniz canlısı bize temas edecek olursa sıcak su veya sirke uygulayalım ve bunu takiben acil servise gidelim.

Kazasız, yaralanmasız yaz ayı geçirmemiz dileğiyle hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım. İnşallah dergimizin diğer sayısında, başka güncel bir konuda buluşmak üzere.

Kaynaklar

  • Gürkan ERSOY. Denizkestanesi batmasında tedavi ve ilkyardım. https://www.mavisehirdergisi.com/index.php/yazarlar/denizkestanesi-batmasinda-tedavi-ve-ilkyardim.html.
  • Gürkan ERSOY. Yaz ayı acilleri ve ilk yardım uygulamaları. https://www.mavisehirdergisi.com/index.php/yazarlar/yaz-ayi-acilleri-ve-ilk-yardim-uygulamalari.html.
  • İlkyardım temel yaşam desteği el kitabı. Yazarlar: Dr. Ülkümen RODOPLU, Dr. Gürkan ERSOY, Semra ÇELİKLİ,
  • Herkes için resimli ilkyardım kitabı. Yakın Kitapevi. Uzm. Dr. Ülkümen RODOPLU.
  • Temel ilkyardım uygulamaları eğitim kitabı. T.C Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü İlkyardım Ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı. H. Fazıl İNAN, Zülfinaz KURT, İlknur KUBİLAY. http://www.ilkyardim.org.tr/dokumanlar/Saglik-Bakanligi-Ilk-Yardim.pdf
  • The American Red Cross. First aid and Safety Handbook. Yazarlar: The American Red Cross ve Kathleen A, HANDY, MD. Publication of American College of Emergency Physicians.
  • Treatment of jellyfish envenomation. Honeycutt JD, Jonas CE, Smith RF. Am Fam Physician. 2014, May 15;89(10).
  • Interventions for the symptoms and signs resulting from jellyfish stings. Li L, McGee RG, Isbister G, Webster AC. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Dec 9;12:CD009688.
  • Pearn J. The sea, stingers, and surgeons: the surgeon’s role in prevention, first aid, and management of marine envenomations. J Pediatr Surg. 1995 Jan;30(1):105-10.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz