Evet ayaklarıma kara sular indi, o sarp merdivenler dizlerimi mahvetti, başka gidecek yer yok muydu diye kendi kendime söylendim, hatta ileri gidip küfrettim. Ama İnka’ların izini takip etmek harika bir deneyimdi ve Machu Picchu’yu görmek her şeye değdi.
Machu Picchu dünyanın en görkemli ve en gizemli arkeolojik kalıntılarından bir tanesi. Hakkında bilinenler bilinmeyenlerden az gibi. Machu Picchu hakkındaki en ilginç bilgilerden biri 1400’lü yıllarda İnka uygarlığı tarafından inşa edilmiş olmasına karşın 1900’lü yılların başlarına kadar yerel köylüler dışında kimsenin varlığından haberdar olmayışı. Peki kimdir bu İnkalar? Peru’nun yüksek dağlarında kurdukları hükümdarlıkta gözlerden uzak sürdükleri hayat hakkında neler biliyoruz acaba?
İnkalar Güney Amerika’da 1438-1533 yılları arasında hüküm sürmüş bir imparatorluk. Başkentleri bugünki Cusco olan İnkalar o yüzyıllarda Ekvador, Bolivya, Arjantin, Şili ve Kolombiya’nın bazı bölgelerini içine alarak zamanının en büyük imparatorluklarından biri olmuş. Mitolojiye göre güneş tanrısı İnti oğlunu bölgedeki üç mağaranın ortasından dünyaya göndererek İnka soyunu başlatmış. Alfabeleri olmayan ve arkalarında hiçbir yazılı belge bırakmayan İnkalar iplere attıkları düğümler ile iletişim kurmuşlar. 1500’lü yılların ortalarında İspanyol istilası sonucu İnka Hükümdarlığı son bulmuş. Dünyanın yeni yedi harikasından biri olarak kabul edilen Machu Picchu 1911 yılında bölgeye araştırma yapmak için gelen tarih profesörü Hiram Bingham tarafından tesadüfen bulunmuş. Yerel köylülerin ve çiftçilerin bahsettiği eski kalıntılar ilgisini çekince Bingham ekibiyle kimi zaman yürüyerek, kimi zaman da eşekler üzerinde 11 yaşında bir çocuğun rehberliğinde bölgeye doğru yola koyulmuş. Gözlerden ırak bir yerde olmasından dolayı İnka İmparatorluğu’nu yıkan İspanyolların istilasından kurtulan Machu Picchu keşfedildiği o günden beri dünyanın en ilgi çeken kalıntılarından bir tanesi olmayı başarmış.
Her yıl turistlerin akınına uğrayan bu bölge koruma altında. Machu Picchu’ya gitmek için bir kaç seçenek var. Trekkingden hoşlananlar için İnka Yolu oldukça cazip. Klasik İnka yolu dört beş gün sürüyor. Eğer bu yolu seçmeye karar verirseniz elinizi çabuk tutup rezervasyonunuzu aylar öncesinden yaptırmanız gerekiyor zira Peru hükümeti bölgeyi korumak adına günde en fazla beşyüz kişinin İnka yolunda yürüyüş yapmasına izin veriyor. Yol Şubat ayında kapalı. Biletler aylar öncesinden tükeniyor. İnka Yolu olarak adlandırılan bu trekking pek de kolay değil, hatta oldukça yorucu diyebilirim. Ayaklarıma gerçekten karasular indi. Yol boyunca çıkmak zorunda olduğunuz dar ve sarp merdivenler bence en zoru. Yaklaşık 40 km süren bu yürüyüş boyunca İnkalara ait başka kalıntıar görmek mümkün. Geceleri çadırda yatılıyor. Eşyalarınız gittiğiniz turizm acentası bünyesinde çalışan taşıyıcılar tarafından taşınıyor. Uyku tulumunuz dahil olmak üzere maksimum 6 kiloluk hakkınız var bu yolculukta. Ona göre alınacaklar listesini iyi hazırlamak gerekiyor. Trekkingden hoşlanıyor ama 4-5 gün bana çok diyorsanız daha kısa süren güzergâhlar da mevcut. Yürümekten yana değilseniz Machu Picchu’ya tren yoluyla da gidebilirsiniz.
Eğer İnka yolunu seçerseniz kendi başınıza gitmeniz mümkün değil. İlla ki de seyahat acentası ile gitmek gerekiyor. Yok ben trenle gitmek istiyorum derseniz kendi başınıza gidebilirsiniz ama ben her halukârda bir turizm acentasıyla gitmenizi öneririm. Yöre halkı oldukça sevecen. Yerel kıyafetleriyle etrafta dolaşan kadınlar, çocuklar ve yörenin adeta simgesi haline gelmiş olan lamalar ve alpakalar oldukça renkli görüntüler yaratıyor. Bu arada yüksek irtifadan dolayı oluşabilecek akut dağ hastalığına karşı dikkatli olmakta fayda var tabii.
İlk ciddi trekking deneyimim zor olsa da oldukca zevkliydi. Dünya harikalarından birisi olan Machu Picchu’ya yüzyıllar öncesinde yaşayan İnkaların izini sürerek varmak ve o mistik havayı koklamak tüm yorgunluğa değdi. Kim bilir belki bir gün yolum yine düşer oralara, Machu Picchu’ya, yine yürürüm İnkaların uçsuz bucaksız sarp ama sevgi dolu yollarında.