Kaçtı uçak kesin kaçtı… Biliyorum yetişmem imkansız. Kaldım Pekin’de! Ne olacak şimdi? Ya tüm turu kaçırırsam! Oysa ki aylardır bu anı bekliyorum. Hep de beni buluyor. Bunlar New York’ta elektrik arızası yüzünden iki saat uçağın içinde kıpırdamadan oturup sinir bozucu anonsları dinlerken kafamdan geçenlerdi. Dokunsalar kesin ağlayacağım… Uçak sonunda kalktı; ve tabii ki aktarma da kaçtı. Ben Bangkok’a gidiyordum lakin kendimi Pekin’de uyurken buldum o akşam. Bak her şeyde bir hayır var denir ya doğruymuş gerçekten. Ucundan Pekin’i de görmüş oldum. Boşuna üzülmüşüm uçakta.
Aylardır beklediğim Kamboçya-Laos tatilim böyle sancılı başladı işte. Tatlı tatlı heyecanlanırken heyecanımın şekli şemali değişti birden. İlk Asya sehayatimdi. Merak ettiğim bir sürü şey vardı. Yeni bir kültür, yeni bir coğrafya, yeni bir macera. Ve işte sonunda Tayland-Kamboçya sınırındaydım. Bir adım gerisi Tayland, bir adım ötesi Kamboçya derken o adımı atıverdim Kamboçya’ya.
Hayat sanki biraz karmaşık ve yorucu Kamboçya’da. Etraf biraz dağınık gibi. Vızır vızır motorsikletler dolanıyor sağda solda. Dikkat etmek gerekiyor. Öyle trafik ışığı, polis falan pek yok görünürde. Biraz da fakirlik var sanki. Sokaklar pek temiz de gözükmüyor. Açıkta satılan yiyecekler, çıplak ayaklı çocuklar, cılız köpekler dolanıyor sokaklarda. Amma velakin dopdolu bir kültür var Kamboçya’da. Çekiveriyor insanı içine. Sokaklarda turuncu kıyafetleri ile dolaşan budist rahipler onlara göre gayet sıradan, bizim için sarıl fotoğraf makinasına cinsinden son derece değişik, ilginç. Etrafta bol bol tapınak var. Sürekli ayinler oluyor. Alışık olmayınca alışana kadar biraz yadırganıyor.
Kamboçya’yı keşfetmeye Siem Reap’tan başladık. Siem Reap ülkenin genel havasını tümüyle yansıtan bir şehir. Ülkedeki en önemli tapınak olan Angkor Wat tapınağı da Siem Reap’da bulunuyor. Angkor Wat Unesco’nun dünya mirasları listesinde yer alan 12. yüzyıldan bu güne kadar kalmayı başarmış bir Budist tapınağı. 12. yüzyılda ilk önce Hindu tapınağı olarak inşa edilip daha sonra Budist tapınağına dönüşen bu yapı Kamboçya için öylesine önemli ki ülkenin bayrağında yer alıyor. Biz Angkor Wat’a güneşin tapınağın arkasından doğuşunu görmek için sabah çok erken gittik. Gerçekten çok etkileyici ve oldukça değişik bir mimarisi olan bu tapınak ve tapınağın etrafında dolaşan Budist rahipler insanı mistik bir havaya sürüklüyor. Siem Reap’da bulunan diğer önemli bir tapınak ise Ta Prohm tapınağı. Yapımı çok eskilere dayanan bu tapınağın en ilginç yanı kalıntılara dal budak olmuş dev ağaçlar ve ağaçların heybetli kökleri. Bu öylesine olağanüstü ve sıradışı bir görüntü ki insana bir parça ürperti vermiyor dersem sanırım yalan olur.
Tapınaklardan sonra güzergahımız dünyanın doğal harikalarından bir tanesi ve Kamboçya’nın en büyük su rezervi olan Tonle Sap gölüydü. Yaklaşık otuz bin kişinin yaşadığı bu gölün üzerinde hayat suya göre ayarlanmış. Evler, bakkal, okul, kilise kısacası aklınıza ne gelirse gölün üzerinde ve insanlar karaya ayak basmadan hayatlarını gölün üzerinde sürdürüyorlar. Fotoğraf çekmeyi sevenler için Tonle Sap gölü çok ilginç görüntülere sahip.
Kamboçya gezimizde gördüğümüz diğer yerler başkent Phnom Penh, Kratie bölgesi ve yol üzerindeki kasabalardı. Yol boyunca mola verdiğimiz yerlerde temizlik ve hijyen pek iç açıcı değildi. Tuvaletlerde akan su, sabun, tuvalet kağıdı bulmak çoğunlukla mümkün olmuyor. Bu yüzden Kamboçya’ya giderseniz tedarikli gitmenizde fayda var. Bunun dışında önemli bir konu yemek konusu. Sokaklarda bizlerin hiç de alışık olmadığı şeyler satılıyor. Örümcek, karınca, böcek, kurbağa Kamboçya sokaklarında satılan yiyecekler arasında. Açıkta satılan yiyeceklerden uzak durmakta fayda var. Biz turla gittiğimiz için rehberimizin bizi götürdüğü yerlerde yedik ve herhangi bir sorunla karşılaşmadık. Söz yemekten açılmışken değişik ve daha önce hiç görmediğiniz meyvelerden tadabilirsiniz Kamboçya’da. Şehir içinde bir yerden bir yere gitmek genelde tuk tuk denen araçlarla yapılıyor. Fazla para harcamayı gerektirecek bir durum yok Kamboçya’da. Yeme, içme ve tuk tuk gibi günlük harcamaların ve yerel hediyelik eşyaların fiyatları oldukça ucuz. Güvenlik açısından bir sorunla karşılaşmadım. Tapınaklarda saygılı olmak, fazla açık kıyafetler giymemek gerekiyor.
Kamboçya hakkında aklıma bir çırpıda gelenler bunlar. Turizmin yıldızı yükselen güzergahlarından biri olan bu gizemli ülkeyi doğal yapısını yitirmeden gidip görebilmeniz ve bir dahaki yazımda buluşmamız dileğiyle.