Aslında daha önce yapacaktık röportajı. Başka şeyler girdi araya. Yanıbaşıma konsere geldiğini duyunca iletişime geçtim. Bayağı zor oldu ama biz o röportajı yaptık mı? Yaptık! Tüm engellere rağmen başardım. Bu süreçte çok önemli şeyler farkettim. İnsan isterse her şeyi yapabilir ve bir şeyin olması için kendinizi yıpratmanıza gerek yok. “O şey”in olacağı varsa zaten oluyor. Sizin enerjiyi çağırmanız yeter. Evren sesinizi mutlaka duyacaktır. Senelerdir duruşuna ve sesine hayran olduğum Reyhan Karaca’yla öyle güzel sohbet ettik ki okumaya doyamayacaksınız. Reyhan Hanım, sorularımı çok beğendi. Bakalım siz de beğenecek misiniz?
Röportaj: İsmail Gökgez
Instagram: isogkgz
Müzik öğretmenliği, oyunculuk, solistlik, enstrüman… Hayatınız resmen müzik üzerine kurulu gibi. Bana sizin için müziğin tanımını yapabilir misiniz?
Spor gibi, müzik benim için hayat biçimi. Doğuştan gelen bir özellik çocuk bile ağlayarak bir melodiyle doğuyor. Bunu bilimsel olarak yapanlar var veya kulaktan dolma yapanlar da var. Müzik, zaten bizim doğamızda var. Doğada her şey bir müzik. Nefes almamız bile… Müzik, benim için vazgeçilmez bir tutku.
Daha önce birçok röportajınızda konusu açıldı. Ama benim için özel bir yeri olduğu için tekrar sormak istiyorum. Ajda Hanım hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ajda Pekkan benim Türkiye’deki tek idolümdür. Zerrin Özer ve Ajda Pekkan… yerleri çok ayrı. Ajda Hanım çocukluğumun starı. İsmiyle soyadıyla bir marka olmuş ve marka olmak için dünyaya gelmiştir. Sesiyle, fiziğiyle, hayat biçimiyle dünya standartlarında bir kadındır. Bence Türkiye’nin gelmiş geçmiş tek starı.
Sobe şarkısıyla yeni bir Reyhan Karaca doğdu. 90’larda herkese hitap eden Reyhan Karaca’dan bugünlerde popüler müziğe ayak uyduran bir Reyhan Karaca yarattınız. Şimdilerde daha çok gençlere hitap ettiğinizi düşünüyor musunuz?
Konserlerde bunu daha çok görüyorum. Konserlerdeki yaş ortalaması 17-18’lere kadar düşmüş. Gençlere kadar indiğine göre dedim ki gerçekten emek verdiğim şeyin karşılığını alıyorum. Bu gittikçe daha da gelişecek ve genç kitlelere yayılacak. Özellikle Avrupa’daki gençleri de bunun içine sokmaya çalışıyorum. Tabii bu benim tek başıma olan bir başarım değil, ekibimin başarısı. Ekipçe hayal kurduk ve bu hayalin peşinde koştuk. Şu anda meyvelerini topluyoruz.
Sesinizle ilgili eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?
Sesim kirli, puslu vs vs gibi birçok yorum var. Benim ilk çıktığım günden itibaren sesim diğerlerinden zaten farklıydı. O yüzden sevildi, o yüzden insanlar tarafından kucaklandı. Bir sürü birbirine benzeyen ses var onları dinlesinler. Akdeniz ikliminin bir sesi ve nefesli, puslu bir sesim var. Sesim doğuştan böyle. Daha lirik bir ses dinlemek isteyenler başkasını dinleyebilirler.
Gittiği yere gazetecileri çağıran meslektaşlarınız varken neden Reyhan Karaca bir magazin figürü değil?
O tip şeyleri ben namuslu bulmuyorum. Basından arkadaşlarım bazen bana kızıyorlar “şuradaymışsın buradaymışsın niye haber vermedin?” Biz de mesela, bir sürü ünlü arkadaşımızla dışarıda yemekler yiyoruz, eğlenmeye gidiyoruz. Ama basından kimsenin haberi olmuyor. Evvelki yaz Ayla(Çelik), ben, Metin(Arolat) günlerce yürüyüşler yaptık. Kimseye haber vermedik biz burada yürüyoruz diye. Halbuki insanlara çok güzel bir malzemeydi. Ben bunu tercih etmiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Siz haber vermezsiniz, basının sizden haberi olursa gelir. Bana namuslu gelmiyor. Namussuz hiçbir şeyin içerisinde olmak istemiyorum.
Bu çok sağlam bir duruş ve karakter gerektirmez mi sizce de?
İşler çıktığı zaman davet ya da açılışta konuşuyorum. Niye konuşmayayım? Ama hiç haber olmak için bir çabada bulunmadım. Zorlanıyorum evet, ama yıllarca böyle gitti. Böyle de devam edecek.
Bir İstanbullu olarak İzmir’i seviyor musunuz?
İstanbul’dan farklı bir yere gitmem gerekseydi sadece İzmir olurdu. O kadar seviyorum. İstanbul’un kaosundan uzak bir şehir. Yazları özellikle daha fazla tatil yapabileceğiniz, daha fazla güneş görebileceğiniz sıcak bir yer. İnsanlarını da çok seviyorum. İzmirliler farklı oluyor. O yüzden İzmir’i her zaman farklı bir yere koyarım.
Benim, sizin en sevdiğim iki şarkınız var: biri “Yüz Yıldır Yalnızım” diğeri “Şans”. Şans’ın sözlerinde kendimi bulduğum için çok seviyorum. Peki siz o şarkıda ne buldunuz?
Biri Zeki Güner diğeri Ayla Çelik şarkısı. Ayla bana bir parça hazırlarken birçok şarkı dinletmişti. Başka bir alt yapıda Ayla’nın sesinden yapılmıştı. Onun sesinden çok sevmiştim. Sonra biz Amerika’daki aranjöre yaptırarak farklı bir versiyonla düzenledik. Şarkıda hem naif bir kırılganlık hem de bir mutluluk var. Şarkı aslında klibiyle bir bütün. Dinlerken de izlerken de çok sevdiğim bir şarkı oldu. Şans’ın melodisine aşık oldum.
İlk dinlediğiniz anda “Tamam ben bu şarkıyı söylemeliyim”
dediniz mi?
Ayla’nın ben bütün şarkılarına sulandığım için hepsini söyleyebilirim. Tam tabiriyle sulanıyordum. 5 şarkı falan göndermişti. Samsun Demir’le dinlemiştik. İkimiz de bu şarkıya çok yükselmiştik. O yüzden Ayla’nın nefesi ve ilham perileri her zaman var olsun.
Bir ilki gerçekleştirerek bestesini sizin yaptığınız bir şarkıyla çıkış yaptınız. Umarsız’ı yazarken neler hissetiniz?
Daha önce de aklıma böyle şeyler geliyordu ama hiç üzerine yoğunlaşmamıştım. Şarkı, sabah uyandığımda kulaklarımda çalıyordu. Kalktım kaydettim. 15 dakika içerisinde şarkının diğer bölümleri de gelmeye başladı. Sürenin sonunda şarkı tamamen bitmişti. Neler hissettim? Bir çocuğum olmuş gibi heyecanlandım. Neden bilmiyorum, kucağıma bir erkek çocuğu almış gibiydim. Mesela şimdi, büyütmeye çalıştığım bir çocuğum var diyorum.
Peki şarkı sözü yazmak zor muymuş kolay mıymış?
Tabii ki kolay değilmiş. Yazdığım şarkı sözleri vardı, kendi albümlerimde de var. Normalde müzik yapıp üzerine söz yazarlar. Bende ikisi birden geldiği için “aa Sezen Aksu mu oldum” falan dedim.(Gülüyor) Çok güzel bir hismiş. Yaratıcılık yönünüz ortaya çıkıyor.
Sosyal medyayla birlikte artış gösteren hayvan şiddeti hakkında neler düşünüyorsunuz?
Son zamanlarda insanların çıldırdığını düşünüyorum. Tepki verdiğimiz için insanlara problem yaratıyoruz. Tepki vermeye devam edeceğim. Bazı sanatçı arkadaşlarım tepkimin çok abartılı olduğunu düşündüler. Hayvana zarar vermek, bir çocuğa zarar vermek gibi. Savunmasız bir hayvanı avucunuza alıp sıkarak kemiklerini kırıp sonra da ölüme terk etmek… Bana göre bunu yapan şeytanın başka bir versiyonudur. Bana şerefsizce karaktersizce geliyor. O yüzden hayvana şiddete her ne tepki verilirse verilsin hayatımın son dakikasına kadar yanında olacağım.
Peki böyle hastalıklı bir ruhun program program gezdirilmesine, ünlü olmasına ne diyorsunuz?
Anormal hareketleri hep varmış ama sorunlu olduğu bilinmiyordu. Bilseydi Acun Ilıcalı’nın da bu işi körükleyeceğini düşünmüyorum. Adam amacına ulaştı. Ünlü olmak istiyordu bir kuşun canını alarak oldu. Bir taraftan buna kapı açtığımız için üzülüyorum. Tepki göstermezsek de bu adamlar aramızda dolaşmaya devam edecekler. 21 gün sonra dışarı çıktığında eğer hala dışarıdaysa işte asıl o zaman sesimizi dışarı vurmamız gerekiyor.
Malum 2019 yılına girdik Reyhan Hanım yeni yıldan beklentileriniz neler?
Yeni yılın herkese mutluluk getirmesini diliyorum. Şifa bekleyenler şifa bulsun. Diliyorum kimse acı çekmesin. Kimse mutsuz olmasın. Kimse ağlamasın. Herkes sevdiğiyle kucaklaşsın. Evlilik bekleyenler evlensin. Çocuk bekleyenlerin çocuğu olsun. Aşk bekleyenlere aşk gelsin. Herkes için aynı dileklerim.
Kendinize kimseyi rakip görmediğinizi birçok röportajınızda söylüyorsunuz. “Benim tek rakibim kendim, kendi şarkılarımın üzerine çıkmaya çalışıyorum” diyorsunuz. Karşısında bir rakibi olmaksızın insanın kendisiyle yarışması daha zor değil midir?
İnsanlar birbirleriyle yarışınca düşman oluyorlar. Benim bu piyasada hiç düşmanım yok. Kimseyle rakip olmadığım için kimse, benim ne ayağımı kaydırmak istiyor ne de önümü kesmeye çalışıyor. Çünkü ben herkese destek oldum, köstek olmadım. Eğer rakip olsaydım köstek olabilirlerdi. Ben oluyorsam sadece kendime köstek oluyorum. Başkasına değil, kendi kendime zarar veriyorum. Bu yüzden kendi rakibim benim. Ben yapılması çok zor bir şey yaptım. Yıllar evvel bir şarkı çıkardım ve hala dinleniyor. Artık bunun üzerine benim, kendimin çıkması lazım. Bunun üzerine çıkan kimse olmadı. Geçersem ancak kendi kendimi geçerim.
Anaokulunda lisede üniversitede müzik öğretmenliği, şimdi de Artistik Sanatlar Akademi’sinde solfej eğitimi. Sizde eğitici, öğretici bir ruh var mı?
Öğretmenlik çok zor. Her meslekten daha zor bence. Çünkü biliyorsunuz ve bildiğiniz şeyi aktarmak zor. Anlatım yolunun doğru seçilmesi lazım. Müzik de bence Fransızca, İngilizce ve İspanyolca gibi bir lisan. Dil öğretiyorsunuz karşınızdakine. En zorlandığın kesim kim diye sorarsan liselerde çok zorlandım. Çünkü değişme dönemindeler. Şimdi mesela öğrencilerimin hepsi belli bir yaşın üstünde insanlar. O yüzden anlatması hem kolay hem zor. Yıllar sonra tekrar başladım öğretmenliğe çok da mutluyum. Şu an iyi gidiyor.
Ayla Hanım’a sizi sorduğumda “biz onunla kardeş gibiyiz çok seviyorum bir kardeşim için ne düşünürsem, Reyhan için de aynısını düşünürüm” dedi. Siz Ayla Hanım için ne düşünüyorsunuz?
Ayla benim kıymetlim. Yıllarca birbirimizin özel sırlarını paylaştık. Beraber güldük beraber ağladık. En zor zamanlarımda yanımda oldu. Ben de aynı şekilde onun yanında oldum. Hep çok mutlu olmasını isterim. Çünkü o mutlu olduğu zaman yanakları pembeleşir. Hüzünlendiği zaman gözlerinin içinden anlarım. Fotoğraf koyduğu zaman mesela “senin neyin var?” diye mesaj atmışlığım çoktur. Birbirimizi o kadar iyi tanıyoruz. Çok mutlu olmasını istiyorum. Çocukları çok sever bir çocuğu olsun istiyorum. Ben de bir kardeşim için ne diliyorsam aynı şeyi Ayla için diliyorum.
İsmail’e hayatı boyunca kulağına küpe yapabileceği neler söyleyebilirsiniz?
İyi insan ol derim. İyilikten maraz doğmuyor, iyilik doğuyor. Hiçbir şey kaybetmiyorsunuz. Mütevazilik, belli bir sınıra kadar o sınırdan sonrası alçakgönüllülük değil toleranslarınızı karşı tarafa vermek oluyor. Sınırları çok iyi belirle. Sınırlarının içerisine insanları sokma. O yüzden yıllarca bu mesleği yapmak istiyorsan-güzel bir eğitim almışsın-sınırları iyi çizmen lazım.
Sorularımı beğendiniz mi?
Çok beğendim. Başarılar diliyorum. Hakikaten iyi bir gazeteci olacaksın bundan eminim. Yıllar sonra görüşürüz inşallah.