Geçtiğimiz aylarda ‘Bu Senin Şarkın’ adlı teklisiyle seneler sonra müzikseverlerin hasretini dindiren, şimdilerde ise bambaşka imajı ve ‘Nazlanma’ coverıyla adından söz ettiren Onur Mete, eşine ve müziğe dair sevgisini Mavişehir Dergisi okurlarıyla paylaştı. Röportaj: İsmail Gökgez
Gelinlik ya da gelinliği andıran beyaz bir elbise tercih etmek yerine siz beyaz pantolon giydiniz. Günlük kıyafetlerle nikâhınız kıyıldı. Merak ediyorum bu bir pr çalışması mıydı?
Biz özel hayatımızı planlayan ya da pr için bir şeyler yapan insanlar değiliz. Aycan’ın gençliğinden beri hayaliymiş. Ben kot ve tişörtle evlenmeyi hayal ediyorum gibi bir düşüncesi varmış. Bunu bana dile getirdiğinde bir saniye bile tereddüt etmedim. Onun ağzından çıkacak her şey benim için emir. Sağolsun ailelerimiz de çok cici oldukları için bizi ikiletmediler. Siz nasıl mutlu olacaksanız öyle yapın dediler. Bu bir hayal olduğu için yaptık yoksa yanlış anlaşılmasın gelinliğe damatlığa değer vermediğimiz için değil. Ama onu ya yapacağız boş bir günde gelinlik damatlık giyip nikâh tazeleyeceğiz. Evlenirken zaten şarkımız da yoktu şarkı olmadığı için pr ekibimiz de yoktu. İyi ki de yapmışız ama pişman değiliz.
Çıktığından beri gece gündüz ‘Müsaadenle’yi dinliyorum. ‘Müsaadenle’ dediniz ve bombayı patlattınız. Çünkü gerek kliple gerek şarkıyla gerek kıyafetler makyaj vs. herkes Gülben Ergen’i konuşuyor. Nasıl gelişti?
Gülben’le bizim çok eskiye dayanan dostluğumuz var. Ortak da çok arkadaşlarımız var. Benim böyle 3-4 tane ailedenmiş gibi dostlarım vardır. Ticari amaçlı olmayan bir şeyler yaptığım zaman direk paylaştığım “bir bak” dediğim. Gülben de o dostlarımdan birisi. Yollar yollamaz bana öyle güzel bir mesaj geldi ki “Onur bu ne?” diye. Çok heyecanlandı. Benim için de önemli olan o heyecan. Planlanmış bir şey değildi. Müzik de böyledir zaten her şey kendiliğinden gelişir. Çok samimi söylüyorum bu kadar popüler birisi olmasaydı da “bu nasıl bir şarkı?” deseydi yine verirdim. Bu arada eski bir şarkıdır. 5-6 senelik bir şarkıydı 3 sene önce Gülben okudu. Araya başka şarkılar girdi. Bu yaz klip çekmek istediğini belirtti Gülben Hanım. Ben de çok mutlu oldum çünkü biliyorsunuz Gülben Hanım Türkiye’nin en popüler insanlarından birisidir.
Ne oluyor da şarkı yazmaya karar veriyorsunuz?
Anlatılması çok zor bir şey. Gitarı elinize aldığınızda ufacık bir melodi bile şarkı yapmanıza sebep olabilir. Şarkının temeli ya gitardan ya da kağıt kalemden geliyor. Bir fikir ya da bir melodi geldiği anda gerisi artık rabbime kalmış. Bir şeyler çıkıyor ondan sonra inşaat başlıyor insana kıyafet giydirir gibi. Benim en mutlu olduğum en keyiflendiğim kısmı. Bazen 1-2 sene sürdüğü de oluyor bazen 15-20 dakika içinde sözü ve müziğinin bittiği de oluyor. O bir akış. Bence biraz ilahi bir tarafı da var. Ben sadece Allah’tan bana benden ona diye bakıyorum. Üretirken bir elçi olduğumu düşünüyorum. Gerçekten doğanın bir mucizesi gibi.
“Bu Senin Şarkın” çok sevildi. Ama aslında kendiniz için yazdığınız bir şarkı değil. Arkadaşınızın acısı üzerine yazdığınız bir eser. Acısını hissettiniz de mi yazdınız nasıl oldu?
O müzisyen dostum benim çok eğlenceli bir adamdır. Beraber eğlendiğimiz güldüğümüz makara yaptığımız bir adam. Hayatımda ilk kez onu öyle gördüm. Gece geldi sohbete gözünün ışığı sönmüş. Sabaha kadar dertleştik. Enteresan olan bir nokta da şu genelde bizde kadınlar ağlar, hüznü onlara daha çok yakıştırırız ya. Bir erkekte o kadar romantik bir hal uzun zamandır görmediğim için böyle güçlü bir duygu görür görmez yazdım. Gitar başlattı şarkıyı zaten yarısına kadar gelmiştim. Arkadaşım vesile oldu diye düşünüyorum. Çünkü o gider gitmez nakaratı yazdım.
90’lar şarkıcısı, 90’lar sanatçısı gibi terimleri doğru buluyor musunuz?
Bir sanatçı bir müzisyen zamansızdır. 90’ların kendisi çok büyük bir marka. Olağanüstü müzisyenler, güzel aranjeler, birbirinden kıymetli eserler çıktı ve hepimizin hayatında çok büyük rol aldılar. Belki o yüzden 90’larda çıkan herkese bu yakıştırmaları taktılar. Çok yadırgamıyorum ama sadece oraya ait göstermek bence doğru değil.
Son şarkınız ‘Nazlanma’ cover şarkısı yapma fikri nasıl doğdu?
Aşkın Hanım sağolsun beni kırmadı stüdyoya geldi. Türkiye’nin hastası olduğu o meşhur şişe sesini çaldı. Sözleri Sezen Hanım’la ortak bir şarkı bestesi Aşkın Hanım’a ait. Uzun bir aradan sonra Bu Senin Şarkın’la çıktığımda sadece dinleyiciler değil radyolar da çok sahip çıktı. Ara vermiş birini çalmak zordur ama çok yardımcı oldular. Belki ben güzel bir şey yaptım ama onun kıymeti bilindi. Pr ekibimiz de yazı boş geçmek istemedi. İlk onların fikriydi. Bizde ‘Nazlanma’yla başta radyolara bana gösterdikleri vefa için bir teşekkür mahiyetinde sıcacık bir yaz hediyesi sunmak istedik.
Müzik camiasında bir cover modasıdır almış başını gidiyor. Son şarkınız Nazlanma’yla siz de bu modaya uydunuz. Günümüz soundyla düzenlenen eski şarkılar çok da tutuyor. Sebebi nedir sizce üretimde bir sıkıntı mı var artık?
Biz genel olarak hemen hemen hepimiz hem dostluğu hem aşkı hızlı tüketmeye başladık. Bu yüzden yaşanan şeyler gerçek olmaktan çıktı. Duyguların biraz kıymetini bilmemeye başladık. Müzik zaten duygulardan doğan bir iş. Yoğun hayat telaşı içinde biraz hayal etmeyi de erteledik. 2000’lerden sonra çıkan bazı şarkıların gerçekliği azaldı. İster istemez duygu aynı, insan aynı, şarkıları döküş aynı ve koskoca yeni bir nesil var. Duygular aynı zaman farklı olunca bizim gençliğimizde dinlediğimiz şarkıları zamana uydurarak yeniden paylaşmaya başladılar. Bu yüzden coverlara dönüldüğünü düşünüyorum. Bir de tabii iş olarak baktığımızda o kadar çok yeni sanatçı o kadar çok alan var ki kendini ifade etmek, insanlara ulaşmak aslında teknolojiyle kolaylaşmış görünse de sayı arttığı için zorlaştı. Herkesin bildiği bir şarkı pr anlamında güç katıyor. Özellikle yeni çıkanlar yapıyor. O yüzden kendini tanıtırken eski şarkıların gücünden faydalanmayı normal bulmuyorum.
Tahminimce artık şarkı aralarını seneler boyunca uzatmayacaksınız…
‘Nazlanma’dan sonra bitirmek üzere olduğum yeni bir şarkım var. Müzikseverlerle onu paylaşacağız. Şehrazat Hanım’ın albümünde şarkım olacak. Bir de yılbaşına sürprizlerimiz var.
Evlenip ayrılan meslektaşlarınızın aksine maşallah siz çok güzel gidiyorsunuz. Uzun ve huzurlu evliliğin sırrı nedir?
Biz de herkes gibi sorunlar yaşıyoruz kavga ediyoruz üzülüyoruz ama önemli olan krizi nasıl atlattığınız. O soruna kapılıp karşınızdakine sizin için ne olduğunu ve ne olduğunuzu unutmamak gerek. Mümkün olduğu kadar bekletip-sevdiğiniz insan sonuçta-mümkün olduğu kadar telörans gösterebilmek lazım. Ama en önemlisi ortak paydalarda buluşabilmek. Herkesin karşısındaki insanıu iyi anlaması gerekiyor.
Aycan Mete (eşi): Normalde ben evliliğe çok karşıydım. Onur biliyor, hayatta evlenmem diyordum. Doğru insan karşınıza çıktığında ne kurallarınız kalıyor ne laflarınız.
Aşk bitiyor mu peki?
Aşk her zaman biter diyorlar ama aşk bence başladığı gibi bir tarafın eskisi gibi beslemediği için azalıyor. Çiçek gibi düşünün. Eğer sularsanız ve iki taraf da bunu hesapsız kitapsız yaparsa ben devam edeceğini düşünüyorum.
Eşiniz…
Benim canım o, bana hediyedir. Allah yüzüme güldüğü dediğim varlık.
Bu aşkın bir şarkısı olmalı. Hiç eşinize şarkı yazdınız mı?
Kışa çıkaracağım şarkıyı Aycan için yazdım. Bildiğiniz Onur Mete şarkılarından birisi. Ama ben duygusallığı genelde ayrılık temasıyla güzel işliyorum. Hep öyle şarkılar yazdığım için alışkanlığım o yönde. Mutlu bir şarkı nasıl yapacağım onu bilmiyorum. (Gülüyor)
Çocuk düşünmüyor musunuz?
Valla Aycan’la benden ne çıkacak merak etmiyor değilim. (Gülüyor) Şu an planlarımız arasında yok. İkimizde işlerimizle o kadar yoğunuz ki birbirimizi göremiyoruz. Ancak uyumadan uyumaya. Aycan 1 senedir kendi firmasını kurdu. E kendi firması olunca da işin her kısmıyla ilgilenmek istiyor. Sürekli şehir dışına çıkıyor, ben de konserlere gidiyorum. Çok istiyoruz. Allah izin verir işlerimizi de yoluna koyup kendimize vakit ayırabilirsek inşallah. Çünkü çocuk büyük sorumluluk. Her şeyiyle ilgilenmek gerekiyor. Gözünü açtığında anne babasının suratına bakamayacaksa çocuk yapmanın alemi yok. Hele ki ilk 5-6 yaş çok önemli, karakter oluşuyor. Kısmet diyelim.
Sizi Kayahan’ın gecesinde ilk gördüğüm zaman ne kadar efendi ve beyefendi ağırbaşlı birisi dedim. Gerçekten böyle misiniz?
Çok nadir öfkelenen biriyim. Öfke kontrolüm vardır. Ama öfkelendiğim zaman oradan kaç!
Kaan Bey’le 80’ler 90’lar biraz da noksanlar gibi proje konserler de yaptınız. Acaba insanlar 90’ları özlüyor mu?
Bizim sahnede gördüğümüz o dönemden çaldığımız her şarkıya eşlik ediliyor. Bağıra çağıra söyledikleri için bence özlüyorlar. Çünkü bazen ezbere bildiğiniz bir şarkıyı bile bağırarak söyleyemezsiniz.
Düğününüzde de yanınızda olan değerli Şehrazat’ın abümünde yer alacaksınız. Nasıl dahil oldunuz ve dostluğunuzu anlatır mısınız?
Her şeyden önce bir duayen. 22 yaşımdan önce tanışmıştık. Hiçbir müzik kariyeriniz yokken öyle bir duayenin sizin yanınızda yer alması büyük bir şans. O zaman sesim, çok beğendiği için ‘Adaletsiz Yar’ şarkısını bana hediye etti. “Yolun açık olsun sana çok yakışacak bir şarkı yaptım” dedi. Onur Mete varsa ve 20 yıl boyunca çok fazla üretim yapmadan devam ediyorsa en borçlu olduğum şarkılardan biridir ‘Adaletsiz Yar’ ve en borçlu olduğum isimlerden biridir Şehrazat. Çok uzun yıllara dayanan bir aile dostluğumuz var. Ona attığım şarkılara her zaman dokunur, bir bakar. Şehrazat’a bir gün tribüte albüm yapmalısın diyen ilk kişilerden biriyim. Albüm haberini aldığım zaman-içerisinde ben olayım olmayayım önemli değil-çok mutlu oldum. Heyecanlandım. Bana hangi şarkını layık görürsen onu sölylerim dedim. İki şarkıya indirdik o iki şarkıdan birisi olacak. Albüm 2019’un sonu 2020’nin başı gibi çıkacak. Allah uzun ömürler versin. Bizim çok kıymetlimizdir. Sezen Hanım’la ikisi bir bayrak taşıyorlar. O bayrağı taşımak kolay değil.
Onur Bey mankenler oyuncular fenomenler neden şarkı söylüyorlar. Çok mu para var bu işte?
Ben maddi olarak bu sektöre atıldıklarını düşünmüyorum. Çünkü zaten iyi para kazanan insanlar. Bir yere ulaşmış insanlar bu yolu seçiyorlarsa bence içlerinde bir yerde şarkı söylemeyi çok sevdikleri içindir. Zaten tanınıyorken bu avantajı da kullanıp biran önce müzik hayallerini gerçekleştirmek istemiş olabilirler. İlla ünlü olmaya gerek yok şarkı söylemek için insanlar oraya yeter ki emek versin.
Madem onlar şarkıcı oluyor siz de oyuncu olun. Oyunculukla aranız nasıl?
Çok eskiden bir dizide oynamışlığım var. Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan’la birlikte. Yönetmeniz de babamın arkadaşıydı. Senaryoda bir rol vardı. Anne babasının aile mesleğini devam ettirmesini istediği ama müzik yapmak isteyen bir çocuk. Karadenizli bir baba. Rahmetli İdris Abim aynen şöyle demişti: “Onur’cuğum biliyorum sen müzikle uğraşıyorsun ama bu rol o kadar seninle bağdaşıyor ki ister misin böyle bir işin içinde olmak?” Tecrübem yoktu ama en azından rol yapmak zorunda kalmadım. Gerçek hayatımı oynadım bir nevi. Bugün böyle bir teklif gelse kalkıp ben oyuncu oldum diye hava atmaya kalkmam. Ama eminim o bana bir şey katacaktır. Yapabiliyor olduğumu bilirsem yaparım. Kendim için farklı düşünüyorken başkası için de herkes işine baksın diyemem. Herkes istediğini yapabilir.
İsmail’e unutmayacağı neler söylemek istersiniz?
Bir kere hayat hikâyen beni çok etkiledi. Sen akışa kapılmamışsın kendi akışını yaratmışsın. Hayal etmişsin ve o hayalin peşinden koşma cesaretini göstermişsin. Koşuşturduğun için de sana bir sürü kapı açılmış. Kapıların açılmadığı zamanlar da olmuş. Ama inan bana o açılmayan her kapı senin sınavın. Kapılar kapandığında evren ne yaptığını izlemek istiyor. O kapıya yumruk atmamak bir insanın kaybı olur. Sen insanların 40 yaşında ulaştığı mertebeye erken ulaşmışsın. Bu da kocaman bir yüreğinin olduğunu gösteriyor. Duygusal tarafının sana ket vurmasına izin verme. O bölgeyi yönetmeyi başar. Hayatta her şey olacağına varıyor. Bizim büyük planda olacaklardan haberimiz bile yok. Benim sana söyleyeceğim budur. Şer sandığımız şeyler hayır olabiliyor. Belki 20 yıl sonra olacak bir hatayı günümüzde olan durum sayesinde atlatmış tecrübe etmiş ve o hatayı tekrarlamamış olacaksın. Ne olursa olsun hep böyle düşün.
Sorularım nasıldı?
Çok beğendim. Hayata dair gerçek sorular hazırlamışsın. Çok teşekkür ederim. Mavişehir Dergisi okurlarına sevgilerimi sunuyorum.