Yıllarını Devlet Tiyatrosuna adamış duayen oyuncu Sema Aybars ve kendi gibi değerli bir oyuncu olan eşi Atsız Karaduman, bize Bodrum’daki evlerinin kapılarını açtılar. Mavişehir Dergisi’nin sorularını tüm içtenliği ile cevaplayan Sema Aybars ile yaptığımız keyifli söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Sema Hanım biraz kendinizden bahseder misiniz? Sizi sanatçılığa iten neydi? Babanızın bu sektöre girmenizde etkisi oldu mu?
Ortaokulu bitirdikten sonra Ankara Devlet Konservatuvarı’na başladım. Beş yıl konservatuvarda okuduktan sonra yirmi yaşında mezun oldum. Babam Nihat Aybars, oyuncu, yönetmen ve hocaydı. Oyunculuk mesleğini seçmemde çok büyük etkisi var. Ben doğduğumdan beri evin içinde tiyatro konuşulurdu. Evde hep tiyatro yaşanırdı. Annem babama teksti tutardı, babam ezber yapardı. Annem sekreterdi. Beni hep tiyatro izlemeye götürürlerdi. Localardan seyrederdik. On altı senedir İstanbul’dayım. Ondan önce Ankara’da otuz beş yıl sadece tiyatro yaptım. 8 – 10 bölümlük TRT dizileri vardı ama bizim bütün işimiz tiyatroydu.
Babanız tiyatrocu olmaya nasıl karar vermiş?
Biliyorsunuz, Atatürk’ün isteğiyle Devlet Konservatuvarı kurulmuş. O zamanlar bir ilan veriliyor. Devlet Konservatuvarı’nın oyunculuk bölümüne öğrenci alınacak diye. Babam da bu ilanı görüyor. Sınava giriyor ve kazanıyor, beş yıl okuyor. O zaman dünya çapında bir oyuncu ve yönetmen olan Carl Ebert geliyor. Bugünle hiçbir ilgisi olmayan bir sanata bakış açısı ile öğrenciler yetişiyorlar. Eğer hala bu günlere rağmen bu iş yürüyorsa, bu temeller zamanında çok sağlam atıldığı içindir.
Meslek hayatınıza ilk radyo ile mi başladınız?
Evet, ben ilk radyo ile başladım. Henüz konservatuvar son sınıf öğrencisiyken bir gün beni aradılar ve bir teklif geldi. Çok heyecanlandım. “Dezire diye bir arkası yarın var, sizin oynamanızı istiyoruz.” dediler. Ben çok şaşırdım ve öğrenci olduğumu söyledim. Gittiğimde bütün eski sanatçılar oradaydı. Ben de baş rol oynuyorum. Bu çok güzel bir tecrübeydi. Ondan sonra hem radyo hem televizyon devam etti. O zamanlar insanların eğlencesi tiyatro, opera ve baleydi.