Müzik piyasasındaki başarılarıyla ve nazik kişiliğiyle herkesin takdirini kazanan, Türkiye’nin en sevilen, en değerli sanatçılarından Barış Manço’nun çok değerli büyük oğlu Doğukan Manço, Mavişehir Dergisi okurları için merak edilenlerini anlattı.
Sanatın farklı dallarıyla ilgilenen insanlar hayata hep farklı ve özel bir pencereden bakarlar. Siz sanatçı bir babanın ve her anlamda sağ kolu olan bir annenin oğlusunuz. Müzikle iç içe büyüdünüz ve meslek seçiminiz de bu yönde oldu. Hayata, insanlara ve doğaya bakış açınızı, hayat felsefenizi öğrenebilir miyiz?
Sanatla ilgilenen insanlar daha fazla vizyon sahibi olurlar, bu bir gerçek. Ünlü bir ressamın tablolarını veya bir klasik müziği çocuğa erken yaşta dinletir ve gösterirseniz belki o çocuk o yaşta ne olduğunu anlamayacaktır ama daha sonraki süreçlerde o çocuğun ileri görüşlü olmasına sebep vermiş olursunuz. Bu yüzden sanat insanın bakış açısını değiştirir, zaman içinde katkılarını hissedersiniz. Biz de sanatla iç içe büyüdük ve haliyle küçük yaşlarda ailemizin bize aşıladığı her şey yaş aldıkça hayatımızı etkiledi. Bu da bizi toplumda daha sıcak, daha ılımlı, daha saygılı, daha öngörülü kısacası daha ileri görüşlü insanlar haline getirdi. Bu bizim için büyük şans.
Mütevazı tavırlarınız, beyefendi kişiliğiniz herkes tarafından takdir ediliyor. Katıldığınız yarışma programlarındaki olaylara karşı sakin ve nazik tavırlarınız izleyicinin beğenisini kazandı. Sizce insanın kişiliğinde nasıl bir aile ortamında yetişmiş olduğu büyük rol oynuyor mu?
Kesinlikle aile sizin davranışlarınızda çok büyük bir role sahiptir. Eğer şiddet görürseniz ve bu sizin ailenizde normalleşirse siz de gördüğünüzü aynı şekilde aşılarsınız. Uzlaşma yolu ile ya da sevgiyle çözüme giderseniz bunu da aynı sevgiyle başkalarına aktarırsınız. Katıldığım programlarda hep kendim olarak devam ettim ve bana doğru geleni yaptım.
Drift sporuna olan ilginizden bahsedelim. Nasıl ve ne zaman başladınız bu spora?
Drift motor sporunun varlığını bilmezken bile aracı kaydırmaktan büyük keyif alırdım, bunu ilk olarak carting pistinde keşfetmiştim henüz 12-13 yaşındaydım ve adını yanlamak olarak bilirdim. Drift motor sporuna profesyonel olarak 2007 yılında başladım. O zamana kadar carting ve pist yarışı eğitimleri almıştım sonrasında araçlarımı kendim hazırlamaya başladım ve yarışlara katılmaya hala devam ediyorum.
Yarışlarda kullandığınız kendi tasarımınız olan aracınızdaki 46 rakamının özel bir anlamı var mı?
46 rakamı tıp dilinde akli dengesi yerinde olmayanlara verilen bir rapor türüdür ve bunun tipleri vardır. Benim ilgi alanlarımın bir çoğu genelde tehlikeli ve sıra dışı şeyler olduğu için bu rakamı çok benimsedim. Ancak biz burada tatlı deliliği ortaya çıkartıyoruz.
Dj’lik sevdanız nasıl başladı?
Aslında çocukluk hayalimdi ve sadece kendi partilerimde mixer başına geçiyordum. Radyoculuk yaptığım dönemlerde bunu stüdyodan sahneye taşımak istedim. İlk olarak sosyal sorumluluk amaçlı yardım kuruluşları için bedelsiz performanslar sergilemeye başladım, Barış Manço’yu anma etkinliklerinde çaldım. Sonra etkinliklerde, klüplerde profesyonel olarak çalmaya başladım. Daha sonra remixlerle başlayıp düzenlemeler yaptım, “Sakin Ol” ile de kendi projelerimi yayınlamaya başladım. Çok çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum. Dünyayı takip ediyorum. En zevk aldığım şey festivallerde çalmak. Onun tadı başka.
DJ olmak isteyen genç takipçilerinize tavsiyeleriniz var mı?
Aslında bizim işimizde de alt-üst hiyerarşisi yazılı olmasa da bir kuraldır. Bizler kendimizden eski djlere “dede” deriz ve dedelerin zamanından bu zamana djlik algısı çok değişti. Şimdilerde iş tabiri caizse ve ne yazık ki iyice ayağa düştü. Popülerlik ile müzik bilerek, ambians koklayarak çalmak bambaşka bir şey. Bu işi yapmak isteyen gençlere önerim; bu işi özüne sadık olarak yapmaları ve farklı müzikleri dinlemeleri, dünyadaki örnekleri izlemeleri.
Kullanabildiğiniz enstrümanlar var mı?
Amatör seviyede bateri, başlangıç seviyesi bağlama. Arajmanlarımda zaten klavye kullanıyorum.
Yeni projelerinizden biraz bahseder misiniz?
Çalmaya devam. Ayrıca 2019’da çıkaracağım yeni projelerimiz için repertuar yapmaya ve demolarımı hazırlamaya başladım. Bunların yanı sıra sahne şovlarımda yapmayı planladığım bir takım görsel şovlar var, onlara çalışıyorum. Uzun zamandır beklettiğim televizyon programlarına yönelik bir takım projeler geliştirmekteyim, teklifleri yeni yılda değerlendireceğim. TV sürprizlerle dolu olacak, çok keyif alacağımıza eminim.
Siz aile olarak hep örnek gösterildiniz, sizden daha çok biz dönemin çocukları babanızla büyüdük. Aile içinde anne ve babanızla ilişkiniz nasıldı? Onların en çok hangi davranışını kendinize örnek aldınız?
Biz aile olarak her zaman sevgi ve saygı çerçevesinde hareket ettik. Ailemizden sevgiyi öğrendik dolayısıyla sevgiyle öğretmeye özen gösterdik. Bu hareketlerimizde örnek davranış olarak algılandı, halbuki yaşam tarzımızdı.
Biraz da kardeşiniz Batıkan’dan bahsedelim. Göz önünde yaşamayı tercih etmiyor. Benzer ve zıt yönleriniz neler? Nasıl bir ağabey – kardeş ilişkiniz var?
İsimlerimiz kadar birbirimizden zıt iki kardeşiz ancak iki farklı kutup kadar da birbirimizi çekeriz. Ben biraz daha dışa dönük o ise biraz daha suskun karakterleriz. Benim ne kadar risk dolu hayatım varsa Batıkan o kadar temkinlidir.
Kendinizde en sevmediğiniz kişilik özelliğiniz nedir?
Geç kalmak, boğa burcunun inadına sahip olmak, tahammül seviyemin düşük olması.
Mutfakla aranız nasıl? En sevdiğiniz yemek hangisi?
Etin her türlüsünü severim mutfakla da aram bir o kadar iyidir. Yarın bir gün çok sıkılırsam aşçı olarak devam edebilirim.
İzmir ve İzmirliler hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
İstanbul’da yaşamasaydım muhtemelen İzmir’de yaşıyor olurdum kısacası İzmir’i o kadar çok seviyorum. İzmirlilerin en sevdiğim özelliklerinden bir tanesi Cumhuriyetimize olan muhafazakarlıkları ve bağlılıklarıdır.
Bu sorumuza tek kelimelik cevaplar vermenizi istiyoruz.
Sosyal Medya = Bağımlılık
Yapay zekâ = Kıyamet
Hayat = Güzel
Cesaret = Çılgınlık
Aşk = Meşk
İzmir = Özlem
