Söz yazarı olarak hayatımıza girdin ama şimdi ikinci albüm yayınlandı. Ön planda olmak her zaman fikir olarak var mıydı? Yoksa sonrasında gelişen bir fikir mi oldu?
Her şeyden en önce şarkı söylüyordum ben. Aklımda söz yazmak fikri bile yoktu. Zaman akışı söz yazarlığımın yorumculuktan daha önce görünür olmasına sebep oldu sadece…
Albümü hazırlarken yeni şarkılarını mı tercih ediyorsun yoksa daha önce yazdığın ve kendine sakladığın, vermeye kıyamadığın şarkılar oluyor mu?
Her ikisi de. Şarkı yazdıkça biriktiriyorum bir yandan, albüm dönemi gelince içlerinden seçiyorum. Ama son anda beklenmedik bir şarkı aklıma düşüp, seçilmişlerden birini yerinden edebiliyor.
Linç konusunda ihtisas yapmış bir sosyal medyada, hakkında pek olumsuz yorum olmamasını neye bağlıyorsun?
Pek fikrim yok aslında. Belki de linç severlerin radarına takılmamışımdır henüz 🙂
İbrahim Tatlıses’le bir akrabalığın bulunmamakta ama haliyle ilk algı bu oluyor. Bunun avantajı veya dezavantajı ne sence?
Bilinir bir soyadıyla karşılaşmak, insanlarda merak uyandırıyor ve kim bu kadın diye bir bakmalarına sebep oluyor. Ama tam tersi önyargıyla yaklaşıp hiç dinlemeden geçen ve sonrasında benden af dileyen çok insanla da karşılaştım.
Hit şarkıların bir matematiği olduğu söylenir. Sence bu formul ne?
Formülü burada veremem:) Ama bir şarkının kolay anlaşılır az düşündürür olması çoğu zaman işe yarar. Benim söz yazdığım çok dinlenen şarkılar buna bir istisna gerçi. Biraz mesai istiyorlar:)
Funda Arar, Ziynet Sali, Yıldız Usmanova, Fatih Erkoç, Mustafa Ceceli ve daha bir çok ünlü müzisyene şarkı verdin. Aklında kalan ve çalışmak istediğin başka müzisyenler var mı?
Şarkımı iyi yorumlayacak herkesle çalışabilirim. Özel bir isim yok aklımda.
Şiir kitabın da var (Sen Dur Ben Gölge). Bu kitabın devamı gelecek mi? Senden kadın hikayeleri okumak da güzel olurdu aslında. Var mı hikaye kitabı planları?
Şiir kitabının ikincisi gelebilir, biriktiriyorum çünkü yazdıklarımı yine. Onun dışında başladığım ama nihayetlendiremediğim bir kaç ayrı yazı girişimim var. Umarım zaman bulup bitirebilirim.
Bu albümde değişiklik yapıp bazı şarkıların aranjelerini de sen üstlenmişsin. Bu durumla pek karşılaşmıyoruz aslında. Yanılıyorsam beni düzelt…
Haklısın. Geyikli Masallar teklisiyle başladı aranje serüvenim, bu albümde biraz daha cesur hissedip bir kaç şarkıyı kaptım. Bundan sonra da devam edecek çünkü aklımdakini eksiksiz anlatabilmenin tek yolu bu.
Kadın şarkılarının yazarı olarak anılıyorsun? Bu yakıştırmadan memnun musun?
Mutsuz değilim. Ama aslında şarkılarımda anlattıklarım sadece kadına dair değil. Kadın da erkek de aynı duygulardan geçiyor, aynı acıyı, kederi, hüznü, keyfi deneyimliyor. Duygu, insana dair. Ama susmayı seçmemiş ya da seçmek mecburiyetinde bırakılmamış bir kadın olduğum için, belki de bir çok kadının dili olabildiğim için mutluyum.
Hep duygu yüklü şarkılar dinliyoruz senden. Eğlendireceğin zamanlar da gelecek mi? Yoksa bu biraz da tarz meselesi mi?
Konserlerde oldukça eğleniyoruz aslında biz. Eğlenmek sadece zıplayıp hoplamak değil ya, iyi zaman geçirmek de bir yandan. Ben sahnede şarkı söylerken her ne anlatıyorsam istemsizce gülümsüyorum hep ve hep gülümseyen yüzlere bakıyor oluyorum. Böyle eğleniyoruz biz de 🙂
İzmir diyince aklına ilk gelen şey ne? Sık sık gelir misin buralara? Geldiğinde neler yaparsın?
Ailem uzun yıllar boyunca İzmir Mavişehir’de yaşadı. Yarı İzmirli sayılırım aslında. İzmir’e her geldiğimde başka bir evrende gibi hissediyorum. Zamanın bile başka aktığı, insanların kendine has olduğu çok güzel bir şehir İzmir. Mutlaka sahile inip, çekirdeğimi alıp (çiğdem demeliyim evet) o ılık havada, başka şey düşünmeden amaçsızca zaman geçirmeyi çok seviyorum. Bostanlı Pazarı’na bayılıyorum 🙂 Araba kullanıyorum mesela -ki İstanbul’da hiç bulaşmam- tatlı bir yolculukla Seferihisar’a atıyorum kendimi… Ah, çok özlemişim, burnumda tüttü şu an.
Röportaj: Duygu Attila