AYLA ÇELİK İLE ÖZEL RÖPORTAJ

1
32

Ayla Hanım’la Murat Aziret sayesinde iletişim kurdum, kendisiyle buluşmak paha biçilemez bir ödüldü benim için çünkü iki sene üst üste En İyi Şarkı Ödülü’nü aldı-Sağolsun kendisi de röportajımı kabul ederek, bana ödül vermiş oldu- “Ben” albümüyle zaten bir patlama yarattı. Ee birçok kişiyle de çalışıyor müzikal anlamda. Daha ne olsun? Röportaj yaparken biz adeta kocaman bir aile olduk. Çünkü yanımızda menajeri, aynı şirkette çalışan diğer bir arkadaş, Ayla Hanım’ın arkadaşı Gamze Hanım… Biz kaç kişi röportaj yaptık inanın bilmiyorum. Bazen heyecanlandım, bazen kekeledim ama üstesinden geldim. Hava şartlarından özellikle bahsetmek gerek çünkü dona dona röportaj yaptık. Kocaman cafede içerde oturmak varken biz neden dışarıda oturduk, ben hala daha bunu sorguluyorum. O zaman hangi ayda olduğumuzu hatırlamıyorum ama yaz olmadığı kesin! Ayla Hanım, bütün sorularıma samimi cevaplar verdi. Samimiyet önemli, hiç kasmıyor kendisini, açık sözlülükle pat pat söylüyor diyeceğini. Genelde ben bir soru sorduğum zaman nereden biliyorsun gibi tepkiler verdi. Ee dedim dersime iyi çalıştım 🙂 Bana da öyle güzel şeyler söyledi ki ömrüm boyunca kulağıma küpe yapacağım! 

Melih Kibar’la ilk kez nasıl bir araya geldiniz?
Okul bitmeden önce Melih Kibar’ın yanına gitmiştim. Ben daha önce Opera-Şan okudum, iki yıl. O dönemde tanışmıştım Melih Bey’le. Opera-Şan’da Selma Berk’le çalıştık, Müjdat Gezen’de (Sanat Okulu) okumuştum. Hocamla da konuştum ben dedim Türk Müziği okumak istiyorum o da onayladı. Melih Bey’le o sıra okulda tanışmıştık çok kısa bir dönem derslere gelmişti başka bir bölüm için. Ben de girmiştim o derslere. Bir yandan konservatuarı kazandım sonra Melih Bey’i aradım hazırlıktaydım daha o zaman. Bin kere falan aramışımdır kendisini. Bir gün “ne istiyorsun?” dedi. Hiçbir şey biliyorum konservatuvara da girdim ama hiçbir bilgim yok üstelik ne istediğimi de bilmiyorum sadece biraz yol yordam öğrenmek, stüdyo görmek, ortamı bilmek istiyorum dedim. O sıralar şehir tiyatrolarında bir oyun müziği yapıyordu. “Gel asistanım ol o zaman” dedi ve öyle başladık. Bir yandan konservatuarda okurken bir yandan Melih Bey’in asistanlığını yaptım. Benim için ikinci bir okuldur Melih Kibar.

Peki okul sonrasında Melih Bey’le hiç çalışma gibi bir durum oldu mu?
Bütün konservatuar hayatım boyunca zaten bir çalışma içerisindeydik. Reklam jinglelarıyla başladık bir yandan tiyatro müzikleri de oldu. Dediğim gibi ikinci bir konservatuardı benim için. Üzerimde çok hakkı var.

Nereden geliyor bu müzik sevdası?
Genetik herhalde. Bütün ailem zaten iyi sese sahipler. Evimizde çok müzik dinlenir, çalınır, söylenir. Hep beraber söyleriz. Müziği çok seven bir aileyiz.

Siz “Türkan” dediniz ve ödülü kaptınız ama o zaman bu kadar tanınmıyordunuz. Nasıl bir histi yazdığınız şarkının ödüllendirilmesi?
Çok egoluydum ama bu öyle bildiğimiz ego değil. Çok iddia ettim. Türkan yılın şarkısı olacak dedim ve aylar öncesinden Altın Kelebek (Ödül Töreni) kıyafetimi aldım. Bildiğin hissettim. Allah’ın bir lütfu herhalde bu da. İçime doğdu, bu şarkı olmalı dedim. Sonuçta şarkı da iyiydi. İyi bir şarkıya iyi demişim aslında.

2013 yılında “Ayselim” albümünde “Olacak Olacak” şarkısını okudunuz. Merak ediyorum, nasıl yer aldınız albümde?
Normalde yoktum o albümde. Albümün son aşamalarıydı. Mehtap(Ar) Abla’ya gitmiştim yine bir şarkıyla alakalı, sohbet sırasında. Aysel Gürel’den açıldı konu. Çok üzülüyorum bu albümde benim de olmam gerekiyor onun kızı sayılırım dedim. Mehtap da hep söyler biz aslında üç kız kardeşiz der. Beni o derece yakın görürler kendilerine. Mehtap “Tabii ki olması gerekir, ne demek olmuyor” dedi. Telefon açtı ve Ayla Çelik bu albümde olacak dedi. Onlar da seve seve kabul ettiler haklarını yiyemem şimdi. Bu arada benim okuduğum şarkısı Aysel’in hem sözünü hem müziğini yaptığı tek şarkıdır, Aysel normalde sadece söz yazıyor biliyorsun.

Aysel Hanım’la nasıl bir ilişkiniz vardı?
Anne kız gibiydik veya abla kardeş, ben abla o kardeş ama (Gülüyor) bazen arkadaş. Aysel’le çok özel bir ilişkimiz vardı. Hiç kimseye benzemeyen, hiç yaşamadığım bir ilişkim vardı. Gerçekten, farklı.

Sizce de Yılın Şarkısı Ödülünü “Bağdat” haketmedi mi?
Ben hakkımı aldım. Bağdat’taki bu sonucu bekliyordum, hiç şaşırmadım.

Peki Beyazıt Öztürk nasıl dahil oldu projeye?
Çok yakın arkadaşız ve ben normalde sabah çalışıyorum. Bazen bir şarkının alıp seni sürüklediği de oluyor çünkü çok takılıyorum bitirmek istiyorum. Bıraktığım noktada kalıyor şarkı, kalıyor ve kaldığı zaman bana büyük vicdan azabı oluyor. O kadar çok yarım şarkım var ki yorulup bırakmışım ve o enerjiyi kaybetmişim bir daha aynı enerjiyi yakalamam çok uzun zamanımı alıyor. Onun içinde o auradayken mümkünse bitirmek istiyorum. Bazen de böyle zamanlarda geceye sarkabiliyor yaptığım şeyler. Geceleri de Beyaz’ın geç saatlere kadar oturduğunu biliyorum. Ben normalde gece kimseyi aramam, beni de çok yakın arkadaşlarım hariç kimsenin aramasından hoşlanmam. Çünkü erken yatıyorum. Beyaz’ı arayıp dinletiyordum arada. Biliyordu bütün şarkılarımı. Çok korkuyorum şarkıyı bozacaklar, oynarken şarkının tısını kaybedecekler, bak sana bir iki tane dinleteyim dedim gönderdim şarkıları. ‘Bağdat’ı gönderdim. O da Bağdat’ı hiç dinlememişti demosunu bile. Bayıldı, nefesim kesildi, ben bu projenin içinde olmak istiyorum dedi. Ben de seve seve kabul ettim tabii.

Reyhan Karaca’yla nasıl bir ilişkiniz var? Ben kendisini çok sevdiğim için soruyorum.
Kendisinden nefret ediyorum, asla sevmiyorum, öldürmek istiyorum (Kahkahalar atıyor) Biz onunla kardeş gibiyiz, çok seviyorum. Bir kardeş için ne düşünebilirsen Reyhan için de aynı şeyi düşünüyorum.

“Türkan, Ya Sana Bir Şey Olursa, Gidenlerin Kalanları” Demet Akalın’la da mı kardeş gibisiniz?
Demet’le çok iyi arkadaşız. İstiyordu zaten benden şarkı ‘Türkan’ denk geldi. Bir de bu iş biraz sıcak temas gerektiriyor. Enerji meselesi. İnsanlarla kopamıyorsun bir noktadan sonra daha fazla yakınlaşmak durumunda kalıyorsun. İstemesen de bu oluyor. Kaldı ki Demet zaten o kadar tatlı ki kapıdan kov bacadan girer öyle bir kız. Şeytan tüyü var, sevmemek mümkün değil. Yaptığın iş başarılı da olunca doğal olarak peşinden gitmek istiyorsun. Sen de o da karşılıklı olarak.

Hazır “Türkan” demişken önce Beyaz Bey’e gidiyor sonra Demet Hanım’a ama beğenmeme gibi bir durum olmuş öyle değil mi?
Önce bir alışamadı akşam evde tekrar tekrar dinleyince benimsedi. Tiyatral bir anlatım, o da haklı aslında baktığında ürkmesi normal. Ama Allah’tan bunu hızlı farketti ve şarkı cuk oturdu üzerine.

“İzmirli” şarkısının bir hikayesi var mı?
Var, benim vokalistlerim İzmirli. Bizi İzmir’de evlerine davet ettiler. Annesi çok tatlı, çok güzel ağırladı bizi. Sıcak, güzel bir memleket, güler yüzlü insanlar. Gül Teyze de bana bizim için bir şey yazsana buradasın dedi ben de söz verdim bir şey yazacağıma ama ne yazacağımı da bilmiyorum sadece not aldığımı hatırlıyorum.

Etkilendiğiniz her şeyden şarkı yazıyor musunuz?
Neyden etkilendiğime bağlı, yazabiliyorum. Çok basit bir olay da olabilir, çok büyük bir olay da önemli olan beni etkilemesi.

Neler gerekir şarkı sözü yazabilmek için?
İyi bir göz gerekiyor, sağlam bir yürek gerekiyor ve de iyi bir kalem. Yaşanmışlık farketmiyor, senin başına gelen bir olayı da yazabilirim. Senin gördüğün noktada onu ben de yaşıyorumdur bu ne kadar sana geçtiğiyle alakalı ve senin acını benim ne kadar paylaştığımla ilgili. Eğer ben onu gerçekten paylaşıyorsam yazabiliyorum. Paylaşmıyorsam onu görmüyorumdur zaten.

Ömür Gedik’e de röportaj verdiniz. Ben de ikinci röportajımı kendisiyle yapmıştım.
Çok tatlı, çok sıcak. Ömür’ü ben çok sevdim. Böyle çok soğukmuş gibi duruyor normalde hiç alakası yok, sıcacık.

“Bağdat” deyince aklımıza Irak gelmesi gerekirken Ayla Çelik geliyor. Memnunsunuz değil mi bu durumdan?
Memnunum, bir de şöyle bir şey var sezon şarkısı değil. Kalıcı, repertuvara girecek bir şarkı. Allah gecinden versin ben olmasam da bu şarkı var, olacak. Emel Sayın, Sibel Can, Ebru Gündeş, Ferhat Göçer birçok kişi repertuvarına aldı şarkıyı söylemeyen kalmadı. Bu durumdan çok mutluyum.

“Ben” albümüyle bir fırtına yarattınız. Sürekli koşuşturmaca. Bu tatlı yorgunluk hoşunuza gidiyor mu?
Hoşuma gitmiyor dersem bu nankörlük olur. Çünkü siz tamamen bireysel bir iş yapıyorsunuz ve bunu niye yapıyorsunuz insanların beğenisine sunmak ve onların sevgisini, takdirini kazanmak için. Allah da yardım ediyor, insanlar da sizi seviyor bağrına basıyor, şarkınızı sevip sizi onurlandırıyorlar bir de ödül veriyorlar üstüne üstelik ve siz bundan sıkılıyorsunuz ne münasebet! Öyle bir şey yok tabii ki. Çok şükür, Allah’ın bir lütfu.

Yazınca ne hissediyorsunuz?
Hafiflemiş hissediyorum. Üzerimden çok büyük bir yük kalkıyor. Galiba endorfin falan salgılıyorum bir şey bitince. Gerçekten doping almışım gibi. Yüzüm, saçım her şeyim değişiyor. Enerjim değişiyor, acayip mutlu oluyorum. Çünkü her yazdığımda bitti galiba bu sondu diyorum ama yine yazıyorum..

İnsanlar sizi gördüklerinde nasıl tepki veriyorlar?
Çok seviyorlar, inanılmaz sevgi dolular. Güzel seviyorlar, insana çok güzel geliyorlar. Hani sevmenin de güzeli var ya. Çok güzel yaklaşıyorlar, öyle güzel geliyorlar ki kucağımı ben de açıyorum.

Ayla Çelik yazıyor, besteliyor tamam da acaba neler dinliyor?
Zevk için sadece Jazz dinliyorum, klasik jazz. İşim gereği her şeyi dinliyorum orası ayrı. Türkü de dinliyorum, çok seviyorum klasik Türk müziği dinliyorum, zaten ana sanat dalım. Bir kere zaten dinlemezsen bu işi yapamazsın. Nasıl yapacaksın? O insanı tanımazsan ona nasıl bir şarkı verebilirsin? O adamı dinlemen lazım, o kadını dinlemen lazım. Bu kim olursa olsun. Demet’se Demet, Ebru’ysa Ebru, İbrahim Tatlıses’se İbrahim Tatlıses, Bülent Serttaş’sa Bülent Serttaş.

İbrahim Tatlıses’in vurulmasından çok etkilenip bir şarkı yazıyorsunuz ve İbrahim Bey çok beğeniyor hatta albümünün ismine de koyuyor. Doğru mudur?
Evet, çok etkilendi çok ağladı. Annesi geldi aklıma öyle yazdım. Bir anne için çok kötü bir durum çünkü onun için en çok annesi üzülür. Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar.

Hayvanlarla aranız nasıl?
Çok seviyorum. Hayvanlar, ağaçlar ve çocuklar tanrının bize emanetleridir. Evimde yok ama sokakta besliyorum. Sokakta hepimizin evinin önlerinde kaplarımız var. Mama alıyorum sürekli onlara veriyorum. Evimde besleyemiyorum çünkü kendim pozisyon olarak uygun değilim evim de uygun değil. O çok ciddi bir sorumluluk istiyor ve benim işim buna müsait değil zaten.

Sporla birbirinizi seviyorsunuz herhalde?
Tabii ki her zaman! Son zamanlarda birkaç kilo aldım ama en kısa zamanda vereceğim. Yürüyüşleri çok sıklaştırmam lazım.

İlk bestenizi ne zaman yaptınız?
İlk bestem hala beste olarak duruyor, hiç çıkarmadım. Çok acıklı, amcam ölmüştü. Biz Doğulu olduğumuz için biraz ağır geçiyor cenazeler. Annemin evinden üzerimi değiştirip banyo yapmak için kendi evime geçtim. O arada da bir arkadaşım geldi bana. Bir şiir okudu ve bu hep bana seni hatırlatıyor dedi. Sonra onu unutmamak için tekrar ettim, tekrar ettim ve notaya aldım. Adnan Ergil’e götürdüm. Çok önemlidir o da benim hayatımda Melih Bey’den sonra Adnan Ergil gelir. İlk bestelerimde onunla çalıştım. Kayıt yaptı verdiğim notayı böyle bir şey mi dedi bana bir dinletti sonra bana CD’yi verdi. Hayatımın en güzel zamanlarından biriydi hiç unutmuyorum. Hala daha duruyor..

“Benim Adım Aşk” patlayan ilk şarkınız. Ne hissettiniz?
Çok mutlu oldum çünkü ‘Benim Adım Aşk’la beraber Ayla Çelik oldum. Bir kız bir kız var diyordu herkes sonra Ayla Çelik oldum. ‘Benim Adım Aşk’la ben onları değil, artık insanlar beni aramaya başladı. Benim Adım Aşk’tan sonra ben kimseyi aramadım açıkçası.

Sizin adınız aşk mı?
Hayır, benim adım ayrılık. (Gülüyor) Yok canım ne alakası var? O bir kurgu. O gün öyleymişim, o gün ‘Benim Adım Aşk’mış.

Şebnem Sungur, Gökhan Tepe, Beyazıt Öztürk ve Ayla Çelik. Çok yakın arkadaşlarsınız. Bir araya geldiğinizde neler yaparsınız?
Evet çok eğlenceli bir arkadaş grubumuz var. Gökhan’la biz zaten konservatuardan arkadaşız, gerçekten artık yüz göz olmuş iki kardeş gibiyiz o kadar düşün. Çok yakınız. Evlerimize izinsiz girip çıkabiliyoruz her ikimizde. Hayatlarımızı biliyoruz. Sırlarımız var. Bütün acılarımızı bütün sevinçlerimizi beraber paylaşıyoruz yaşıyoruz.

Metin Arolat’la nasıl tanıştınız?
Vokalistliğini yapıyordum ben, o vesileyle tanıştık. Aşkım o benim. Sinsilik yaptığımı anlattı mı sana? Sinsiyim olum ben. 🙂 Köle gibi kullanıyor beni bildiğin. Yok çay yap, yok kahve yap, yok evi toparla. Ben bunları yapıyorum ama yaparken de köle filmleri seyrediyoruz 🙂 Metin, çok özel bir adam. Metin’le tanışmak için çok çaba sarfettim, çünkü arkadaş olmak istiyordum. Tanımadan arkadaşımı seçtim ben aslında. Bu çok enteresan bir şey. Bununla arkadaş olmam gerekiyor” dedim ve oldum! Her yere haber gönderdim. Onunla ilgili bir şey olursa bana haber verin diye. Ben geleceğim, ben geleceğim, onunla tanışmam lazım. Bizi Murat Aziret tanıştırdı. Metin Arolat “Psikoloji” albümünü yapmış ve vokaliste ihtiyacı vardı. Bu arada ben bir sürü insanla çalışıyorum, bir dakikam boş değil, bir yandan da konservatuarda okuyorum ama ben gelirim dedim. Nasıl geleceksin dedi Murat. Önemli değil gelirim dedim. Gittim o gün tanıştım, o gün bugündür hayatımda!

Çocukken nasıl biriydiniz?
Aşırı yaramazdım. Hayatında tanıyabileceğin en yaramaz çocuklardan biriydim. Annemin erkek kızıyım. Annem şöyle der 3 tane erkek kardeşin var-abilerim-üçünü toplasam senin yarın etmez. Çok hareketliydim. Sürekli didişirdik. Ne yapayım ya sen söyle üç tane erkekle nasıl baş edeyim? Mecbur kavgacı olmak zorundayım. Başka türlü nasıl ayakta kalabilirim? 🙂

“Aynalı Dolap” şarkısı favorim hikayesini istiyorum sizden..
Sözü benim, müziği Gökhan’ın biliyorsun. Bir ara bir çift kuş dadandı, evimin tam önünde elektrik teli var, her gün geliyorlar. Hiç farkında değilim gerçekten alışmışım. Bir gün de keyfim yok bakıyorum dışarı, baktım orada yok. Dışarı bakarken gayri ihtiyari tekrar tekrar bakıyorum yine yok yine yok. Bildiğin gözüm aradı. 10 dakika geçiyor yine bakıyorum falan. Ay dedim sonra insan ne kadar alışıyor. Halbuki küçücük bir şey ama çok enteresan. İnsan doğası nasıl alışıyorsun böyle bir şeye deyip, öyle yazdım.

Basınla ilişkiniz nasıl? Sapkınca iddialar neden çıkıyor sizce?
Gayet iyi. Bazen abartıyorlar ama onların da işi o. Estağfurullah, sapkınlık diyemem böyle bir şeye, onlar da işlerini yapıyorlar sonuçta. Belki de sorun benim alışık olmamam. Ben çok üzülüyorum ama yalan yanlış şeyler yazılınca.

Beyaz Bey’le de yazdılar sizi birliktelik konusunda?
Beyaz’la ilgili yazılmam sorun değil ne yazarlarsa yazsınlar. Benim canım o ya! Sokakta görsem aslanlar gibi koluna girerim. Hiç de çekinmem. Gider boynuna atlarım o da benim boynuma atlar. Hiç sıkıntımız yok, biz o kadar iyi arkadaşız, can olmuşuz artık. Gerçekten öyle biz onunla abi kardeş gibiyiz, o kadar birbirimizi seviyoruz. Ee sen arkadaşınla sarılmıyor musun, kol kola girmiyor musun? Hepimiz arkadaşlarımıza sarılabiliriz sonuçta!

“Bağdat” gerçekten Yılın Şarkısı olmuş ki Fatih Terim’den size böyle bir teklif geldi. Haksız mıyım?
Oyuncularla görüşmüş, oyuncuların en çok sevdiği sanatçı benmişim. Bütün kamp boyunca günde en az 30 kere Bağdat’ı dinlemişler. Üstelik başka şarkı açmak da yok, sadece benim şarkımı dinlemişler. Kimi istersiniz gibi bir şey konuşulunca beni istemişler. Buradan da teşekkür ediyorum tabii hepsine. Videoda tamamen spontane biliyorsun, hiçbirinin haberi yoktu. Öyle bir istekte de bulunmadılar. Ben elim boş gitmek istemedim. Her şey doğal o ortamda. Ben de onların içinde olayım, hep beraber bir şey yapalım istedim. Tamamen bir jestti, onların bana yaptığı jeste ben de bir jestle karşılık verdim.

Beyazıt Öztürk’ü klip için nasıl ikna ettiniz? 16 yıl sonra kamera şarkısına geçti çünkü.
Çok zor oldu. O diyorum, yok bu diyorum yok, dedim artık yeter çıkayım dağlara kurtlar yesin beni. Sonra her şey kendiliğinden zaman içinde oldu ama başta asla istemiyordu. Baştan söylemişti çünkü klipte olmam diye. Ben kendisine anlayışla yaklaşınca o da zamanla oynamayı kabul etti klipte. Çünkü en özenli davrandığım insanlardan birisi. O ince çizgi çok önemli. Arkadaşlık ilişkilerime çok dikkat ederim. Zaten biz şarkıyı Beyaz Show’da söylediğimizde klip gibi oldu. Milyonlarca izlendi. O kadar tatlı ve doğaldı ki çünkü.

Sürekli gülmeye hazır bir surat ifadesi var sizde gerçekten öyle misiniz?
Evet, çok seviyorum gülmeyi, genelde de gülerim zaten. Özellikle sabahları enerjim çok yüksek. Cıvıl cıvıl, bebek gibiyim sabahları. Sabahları çok seviyorum, ne oluyor bilmiyorum ama sabah enerjik olduğum kesin.

Mutsuzken nasıldır Ayla Çelik?
Hemen şarkı yazıyorum, hareketli şarkılarımın çoğunu mutsuzken yazmışımdır. Çünkü biran önce o halden kurtulmak istiyorum. Yani o mutsuz durumumla dalga geçmeye çalışıyorum.

Arzu Akbaş için yazdığınız şarkı çok güzeldi, seneler sonra gazeteci olunca ben de istiyorum.
Beğendin mi? İnşallah sen bir ol da.

İnsanın, arkadaşının elinden ödül alması nasıl bir duygu?
Bir resim var ve siz onu yaşıyorsunuz ama sen resmi aylar önce çizmişsin. O resmi önüne getiriyor birisi. Şahane bir şey tabii ki! Beraber yaptığın bir projeyi birlikte yaşıyorsun sonuçta.

Ödüllerinizi nerede muhafaza ediyorsunuz?
Öyle dolaplarca ödülüm yok zaten. Sayıyorum, bir, iki, üç. İki tane Altın Kelebeğim var, bir de Kral TV Video Müzik Ödülüm var. Hepsi de yılın şarkısı.

Ne olur da siz sinirlenirsiniz?
Her şeye, ben çok çabuk sinirlenirim ama çabuk da sönerim. Özensizlik, disiplinsizlik, disiplinsiz insanlardan hoşlanmam.

Biz gençler nasılız sizce?
Çok seviyorum. Telefonlar hepimizin elinde, gençlere çok da yüklenmemek lazım.

Karşınızda Ajda Pekkan hayranı bir genç var, siz Ajda Hanım hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bayılıyorum… Çok önemli bir star. Bence bu ülkedeki gelmiş geçmiş tek star! Bir tane daha yok.

Kadın konusunda hassasiyetleriniz var mı?
Kadınla ilgili etkinliklere çok önem veriyorum çünkü çok kıymetli bir şeye sahip olduğumu düşünüyorum. Haber izlemiyorum çok uzun zamandır. Öldürülen kadınları görünce acı çekiyorum. Ama böyle kötü haberler her yerden geliyor sana. İster istemez geldiği için zaten haber izlemiyorum.

Aleyna Tilki hakkında ne düşünüyorsunuz?
Neden olmasın? Britney Spears da çıktı dünya starı oldu hiç kimsenin gıkı çıkmadı. Hepimiz gayet güzel alkışladık. Sibel Can da çok küçüktü ortalıkta büyüttü yaşını herkes biliyor ama kimse ses çıkarmadı. Niye yani? Ona niye bu tepki? Genç bir kız, şarkı çıkarmış ilgi de görmüş çok tatlı bence. Böyleleri de yok, bunlar da lazım. Selena Gomez, Justin Bieber gibi dünya starları da var.

Sorularımı beğendiniz mi?
Beğendim, gayet meraklı bir çocuksun. Sana şunu tavsiye edebilirim. Hedefin gazetecilik, hiç şaşma ve yürü. Vazgeçme, çünkü hep önüne ağırlıklı olarak kapılar kapanacak. Açık kapı bulamayacaksın uzun bir zaman ama bil ki bir tane açık kapı var onu aramaktan vazgeçme ve gördüğün anda çal! Ne olursa olsun hiç korkma..

Röportaj: İsmail Gökgez
Instagram: isogkgz

 

1 Yorum

  1. Çocukken dayatmaca türkü dinlemekten bıkkınlığa uğramış olmalıyım ki, son on yıllarda çalışırken, okurken, yazarken, spor yaparken, uyurken daha çok klasik müzik dinliyorum..
    Bu röportajı okumaya başlamadan önce bu ünlü kim diye biraz araştırdım. Onun hakkında, iki gözü kapalı bulabileceğini anlatan “Bağdat” isimli şarkısı çıktı karşıma..
    Şarkıyı düet yaptığı güldürü şovmeni/komedyeni Beyazıt Öztürk’e kadar dinleme sabrını bulabildim kendimde..
    Popülerizme yaslanmak iki mesleğe pek fayda sağlamaz: Bunlar siyaset ve sanattır..
    Bana sorsaydı, bu şovmeni bırak, git Bağdat’a eli defli, başı kefiyeli bir Arap okuyucu bul kendine, derdim..
    Patlama yaptığı, dillere pelesenk olduğu söylenen bu şarkıdan sonra geriye doğru gitmedim. Açıkça övgüye değer fazla bir şey bulamadım..
    Bence önce biraz kendi içine çekilmeli; özgünleşmeli ve derinleşmeli. Sanat kadimdir. Sanatçı olarak kalabilmek kariyerden çok önce özgün eserler yaratabilmek azmine bağlıdır. Onda bu azmin ışıltılarını görmemek hasmane kıskançlık olur..
    Ömrü uzun, azmi daim olsun!.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz