Doğma büyüme Karşıyakalı olan biri olmama rağmen işlerin yoğunluğundan olsa gerek Karşıyaka Çarşısına çok sık gidemiyorum.
Geçenlerde bir iş için çarşıya gitmem gerekti. Önce işimi hallettim ve kız kardeşimle buluştuk. Çarşıda yürürken hep eskileri anarız; farkında olmadan yapıyoruz bunu…Çocukluğumuzun çarşısı, insanları, babaannemizle alışverişe çıkışımız, annemle birlikte babamı iskelede beklemelerimiz…Babamız vapurla işten dönüş yapardı; anneciğim babamızı karşılamak için bizleri tertemiz giydirir ve babamızı karşılamaya iskeleye giderdik. Babamı getiren vapuru görünce karşıdan; annemizin yanında hazırola geçerdik adetaJ .Vapur iskeleye yanaştığında annemizin ellerinden tutmuş şekilde vapurdan inenleri takibe başlardı gözlerimiz ta ki; babamızı görene dek öylece beklerdik. Babamı gördüğümüzde ise annemizin ellerini bırakır doğru babamıza koşardık; yüzlerimizde bir tebessümle babamıza “hoş geldiniz” derdik. İskeleden her geçişimde bu tablo gözlerimin önüne gelir ve duygulanırım…
O gün çarşıdan yürürken kardeşime “eski yıllarda olduğu gibi Ömerağa’dan peynir alalım” dedim. Dükkana daha adımımı attığımda müşterileriyle ilgilenmelerine rağmen beni güler yüzle karşıladılar. Sıra bana geldiğinde hemen babalarımızdan söz ettik. Sümer ağabeyin uzun zamandır çocukları ilgileniyor dükkanla…Sümer abinin büyük oğlu her zamanki gülen yüzü ve kibarlığıyla “sizi her gördüğümde Kamil amcayı hatırlıyorum, ne tatlı insandı, ne güzeldi o yıllar” dedi hislerime tercüman olmuşçasına…Babam ne zaman dükkanın önünden geçse alışveriş etmese bile mutlaka içeri kafasını uzatıp selam verir, hayırlı işler dilerdi…
Çocukluğumuzun yıllarında yani eski Karşıyaka’da neredeyse herkes birbirini tanır ve selamlaşırdı.
Eskinin o güzel yalı evleri, köşkleri hiç unutamadığım kadar güzeldi. Şimdi yine sahilde bir iki köşk var, Allah’tan ki; onları da yıkıp apartman yapmadılar, yapmasınlar da… O köşkleri görünce çocukluk yıllarıma dönüveriyorum…
Büyüklerimiz ne varsa eskilerde var demişler… Şimdilerde bu söze katılmamak elde mi?
Saygı, sevgi, görgü ve aşklar da eskisi gibi değil…Şöyle bir düşünün kendi çocukluğunuzu ve şimdiki çocukları; okulda bize öğretilen saygıyla öğretmenimizden nasıl da çekindiğimizi…Bir erkek kıza aşık olduğunda kıza nasıl açılacağını düşünüp planlar yaparken kızlar ne kadar çekingen davranırlardı hatırlar mısınız?..
Şimdi öyle mi; internet çıkalı aşklar da aşk olmaktan çıktı…Aşkın o büyülü halini gençler yaşayamadıkları için de aşklar çok çabuk tüketiliyor ve yerini sevgi alamadan bir başka aşka yelken açıyorlar…Romantizme ne oldu? Babamın anneme olan aşkını anlatışını hatırlıyorum da; ne güzel dinlerdikJ tekrar tekrar sorar, zorla anlattırıncaya kadar da yanından ayrılmazdık… Böyle aşklar, sevgiler ve saygıyla devam eden evlilikler mumla mı aranacak dersiniz…
Eskiye özlem duymayacağımız güzelliklere…
Sevgiyle ve mutlulukla…
Ziynet Attila