Vedik Astrolog Ayşen Tok

AŞK SUSKUN BİR İLAHİDİR

Semayı ne güzel yaratmış Mevlam! 15 Mayıs Boğa burcunda oluşan yeniay fazının 29 Mayıs 2018 saat:16:30 Akrep burcunda tamamlanışını deneyimleyeceğiz. Hint astrolojisinde 27 adet takımyıldızı vardır. Ay 2.5 günlük süreler ile bu takımyıldızlarını ziyaret eder. Dolunay enerjisi Anuradha nakshatra da oluşurken yıldızın yöneticisi Satürn, 4.padanın yöneticisi ise Mars’tır. Yıldızlar kılavuzluk ederken bizlere, Ay ve Güneş sevdalı bir yansımanın tutkusunu, aşkını yazıyor her ay destansı bir şekilde. Ben de tercüman oluyorum kalemim ile bu muazzam görsele. En bilinmeyen konuları aydınlatır bu yüzden Ay’ın her hali öyle bir tualdir ki renklere bürür ruhlarımızı. Bir ekmek düşünün bir ucu acı, bir ucu tatlı, elbette ki açlığımız baki olacağı sürece her iki tada da ulaşacağız demektir. Hayata dair telaşlarımız, hiçbir zaman son bulmayacak. Üryan geldik, üryan gideceğiz, önemli olan gönüllerde yer edebilmek “bir kadın tanıdım ya da bir adam tanıdım, bir dost tanıdım, seni tanımadan önce’’ diyebilmek. Bazen o tanışmaları sevinçlere dönüştürmek bazen de o tanıdıklarımıza sessiz sedasız veda etmektir hayat. Hep içimizdekilerin tuhaf yansımalarıdır aslında Ay evrelerinde açığa çıkanlar. Semadaki güzellikleri görmezden gelemeyiz. Hayat, gökyüzünün sesiyle biçimlenen umut tarlasıdır, bunun için hasat mevsimlerinde hüznü toplarız. Buyurun bakalım Boğa’da azmettik ektik şimdi Akrep’te yüzmeye, yüzerek aşmaya, ya da boğulmaya. Şayet affetmez iseniz toprakta kalan çürümüş tohumlar bir sonraki mahsulü bozacaktır bunu da unutmayın! Doğarken alnımıza yazılan yazgı gökyüzünde gezegenlerin transitleri ile kader dediğimiz olayları açığa çıkartır. Her ruhun dünyaya geliş amacı ve tekamülü gereği yaşaması gerekenler kendine özgüdür. Astrolojinin özü ruhsal yönüdür. Transitler sayesinde semanın melekeleri dokundukça Rasi haritamıza biz mutlu ya da mutsuzluk nedir deneyimleriz.

Benim yazılarımda değindiğim üç kahramanım var. O üç kahramanın hayatı esasında hepimizin hislerini anlatmakta. Sizlerin hissedip dile getiremediklerini ben yükleyerek o üç kahramana aslında yıldızların ruhumuz üzerinde ne denli vurgu yaptıklarını fark etmenize vesile oldum. Akrep dolunayı makalesini bu üç kahramana ayırdım. Bazen acıya sabır göstermeyi öğretir insana gökyüzü transitleri. Gülüşünüz azalır, gözyaşınız çoğalır da kimse anlamasın diye acıyı içersiniz şerbet niyetine. İnsanı zalimle sınamasın alemlerin Rabbi! Şayet böyle bir sınava tabi iseniz mertebeniz en üst makamdır haberiniz olsun. İnsan bazen duyguların varlığını sever. Ummadığın anda çalan telefonu, beklemediğin anda gerçekleşen mucizeyi, maske takılan yüzlerdeki utanma hissini… Vazgeçtiğiniz anda arzularınız yok oluyor. Bu denli teslim olmak hayata sadece ağır gezegen transitlerine maruz kalındığında yaşanır. Acıyı yaşatan hatalarla dolu gençliğin kıymetini bilseydi insan, gücünü semadan aldığı enerjilerle o acıyı ruha nakşeden döngünün hakkını verirdi. Dönüp bakın aynaya; Kendinize ve sevdiğinize verdiğiniz sözleri hatırlayın…

Bir adam; Kaderin kaypak kelimeleri arasında geleceğe umut sürerek, insanlara inanarak kumar oynayıp, zar attı. O adamın sitemlerini yükleyip rüzgarlara semaya ulaştırmak isterim. Fikri allak bullak olmuş o adamın ihtirasları büküyor boynunu, dilinde bir garip şarkı! Dağılmanın sınırlarında hala akıllanmadı. Kimse anlamaz sizin acınızı, halinizi, mahcubiyetinizi, incinen kalbinizi, kırılan onurunuzu kimse anlamaz! Anlar birileri aynı acı, aynı yara, aynı olay, aynı iftira, aynı mahcubiyetle sınandıklarında. Bunun adı kahrolasıca kaderdir. Kılıç kınında bekler, bir önceki eylemin enerjisini korumak için. Biten aşkların izi kalır ruhda. Bitmiştir çünkü duygu dolu sözlerin soyu tükenmiştir. Geceden sabaha uzanırken hayat, kalbe alınan her darbede tutamazsınız gözünüzdeki yaşı! Emanettir bazen düşünceler şairlerin şiirlerine konu ettiği umut mesela. Öyle uzun sürerki bazen kaybedişler ölüm gibi. Ölmeyi istersiniz o acıyı çekmek yerine. Yok oluşunuza sahip çıkmaz birileri. Bir adam; Ayrılıkların sebebinin kendisi olduğunu bilir. Bir kadın; Ayrılıkların sebebinin kader olduğunu bildiği için ağlamaz. Ağlamamalı. Sonu asla gelmeyen ilişkilerde Güneş siyaha büründüyse o adam ve o kadın kuytularda susmalıdır! Hangi el uzanıp kendisini alıp gençliğine geri götürecek? Savrulurken, hesaba çekse de onu mazisi, dağılırken fark edecek mi? Hayatın kendisini terk etmediğini? Eksildiğini anlayıncaya kadar sevginin değerini bilemez insan! Oysa ki eskimek ne güzeldir eksilmedikçe! Erkekler de darılabilir. Dedi ki; Sana şiirler okuyacağım uzun gecelerde. Gözyaşlarını sileceğim yanaklarından. Yüreğim sana dönük olacak. Sonsuz bir soluk ile sonsuzluğa kadar seveceğim seni. Başın düştüğünde omuzuna ben kaldıracağım. O adam verdiği hiçbir sözü tutmadı!

Bir kadın; Bir gerçeği geç anlamış olmanın üzüntüsünü nihayet üzerinden atabildi. Özlem tabutuna girip ölmüş takliti yaptı. Bir sarhoşluk salıncağında sallandı. Ölmeden önce ölümü deneyimledi. Ölüsü çoktur aşkların deyip yeni sevdalara yelken açma kararı aldı… Yürek çilesi gücünü, acınılası hale düşüren dertlerin tam ortasındaki yangından yanarak çıktığında alır. Özleyecek, hatırlayacak, gözyaşları ile düşüreceksin ki hatıraları gözlerinden ayrılık hakkını bulsun! Acıysa acı, dertse dert, ihanetse ihanet, göze göz, dişe diş. Aşığın göze aldığı artık kavuşmak değildir. Kaderine yenik düşen o adamın haline acıyor şimdi o kadın! Gelgitlerin yaşandığı ilişkiler de kalpler kavgaların ve kırgınlıkların izleri ile doludur. Ve bu her iki taraf içinde geçerlidir. Bir ürpertiyle savrulup önce sonra sevişmek sularda, sevişmek kızgın lavlardan arınıp yuvarlanmak dağlarda, duvara toslamak gibi hayallerin bitişi. Olmayacağına inandığınız gerçeklerin yalanı ve sahteliğine kapılmak. Vurulmak mıdır hayat? Hem sırtından, hem kalbinden. Tasalanmak maddiyata, tasalanmak sağlığa, tasalanmak sevginin yokluğuna, tasalanmak maneviyatın kayboluşuna, tasalanmak geleceğe dair, tasalanmak bitişlere, tasalanmak vesselam adı üstünde! Bitiyor artık. Döndük içimizden dışımıza, döndük kalben. Üşümek düş kurmak çokça, üşümek yalnızlık, üşümek nankörlük, üşümek ihanet, üşümek yalan, üşümek sen! Üşümek özlemek, üşümek güçlenmek, üşümek vurulmak, üşümek sonrasında hayal kurup ısınmak. Ne çok üşüdük değil mi? Ve ne çabuk unuttuk üşümüşlüğümüzü. Azalmak sensizlikte, azalmak sessizce, azalmak sustukça ve azalmak düşündükçe. Sevginin azalması, güvenin azalması, saygının azalması, ihanetin çoğalması. Azalırken ömürden ömür beklemekten ve sevgiliden vazgeçip kadere boyun eğmek!

Ve bir çocuk; Doğarken şanslı doğmalı! Dilerim tüm çocukları yıldızlı gök kubbenin melekeleri koruyup, kollasın…

Levh-i mahfuz; Olmuşların ve olacakların, zaman da ki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir İlâhî muhafaza levhası; İlahi ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programı. Elif elif yazılmış bizlerin yazgısı kimisine bal börek, kimisine susamlı çörek. Yıldız tozlarından yaratılmış ve yolun sonunda ışık olmaya kodlanmış insanlarız bizler. Derslerimiz hiç bitmedi, bitmeyecek hala cebeleşmekteyiz. Kimi görsem ayrı derdi var, kiminle konuşsam apayrı konular. Her hücremizde yazılı bir bir bu sorunlar. Zor değil anlamak aslında hepsinin Yaratanın isteği olduğunu. Ben çok kaderciyim herhalde! Belki de fazlasıyla nasibimi aldım evrenden yaşadıklarım neticesinde. Dikkat ediyorum zorlu Sadesati, Kandaka ve Asthama evresi yaşayanlar kadar Satürn karşıtlığı, kavuşumu ve karesi yaşayanlarda muzdarip durumdan ziyadesiyle. Ay düğümlerinden ise hepimiz korkalım. Onlar kadere vurgu yapan ve kaderi açığa çıkartan gökyüzünün görülmeyen gladyatörleri.

Bu güzel görselleri yakaladığımız mekan Mavişehir Favori Mobilya. Ercan Bey ve değerli eşi Handan Hanım’a teşekkürlerimiz ile…

Beni ve yazılarımı sosyal medya adreslerimden takip edebilirsiniz.

Facebook: aysen.tok.39
Instagram: aysentok
Twitter: Vedicnorm
WhatsApp iletişim: 0(534) 563 72 72 – 0(536) 241 42 43

Mavişehir ve İzmir'in en sevilen genel kültür, magazin ve güncel hayat dergisi.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir