Ahu Bulut Tarhan
Makroyapı’nın sahibi, çok değerli Hülya Çetinok’un bizlerle tanıştırdığı Ahu Bulut Tarhan’ın hikayesi çok ilgimizi çekti. Cesaretini, çılgınlıklarını ve sağlıklı yaşam üzerine kurguladığı hayatını bizlerle paylaştı. Kendisi matematik öğretmeni, genç güzel bir anne ve mutfağında hazırladığı sağlıklı yiyeceklerle fark yaratıp, herkesle bu sağlıklı yaşam deneyimlerini paylaşmak istiyor…
Ahu Hanım kendinizden kısaca bahseder misiniz?
1976 yılında Eskişehir’de doğdum. İzmir Karşıyaka Lisesi’ni bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi Matematik bölümünden mezun oldum. 9 yıl öğretmenlik yaptım. Çocuklarımı dünyaya getirdikten sonra mesleğimi bırakmak zorunda kaldım. 9 yaşında Eylül ve 14 yaşında Yağmur adında iki kız çocuğu annesiyim.
Matematik öğretmenliğini bırakıp, spora bu kadar ilgi duymaya nasıl ve ne zaman başladınız?
2005 yılında ilk kızım Yağmur doğduktan sonra yürüyüş ve evde pilates yapmaya başladım. Son beş yıldır haftada 5 gün dönüşümlü olarak bir eğitimen ile pilates, reformer ve kuvvet antrenmanı yapıyorum. Spor yapamadığım günlerde tempolu yürüyüş yapıyorum. 2018 yılında 200 saatlik bir program ile yoga eğitmenliği aldım. Haftanın iki – üç günü yoga yapmaktayım.
Spor yapma alışkanlığı nasıl kazanılır? Okurlarımıza bu konudaki tavsiyeleriniz neler?
Önceleri küçük zaman dilimlerinde hobi gibi spor yapmaya başladım. Sonra kendimdeki olumlu değişimleri fark edince spor yapmak bir alışkanlığa dönüştü. Herkesin mutlaka günde 15 dakikasını en azından evde yapacağı basit egzersizlere ayırmasını tavsiye ederim. Spor yapmak bana kendimi daha iyi ve mutlu hissettirdiği için hayatımın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Spor beni daha enerjik, daha dinamik ve daha verimli hale getirdi. Bence bir insanın kendine yaptığı en güzel yatırım spor yapmaktır. Bu nedenle herkesin hayatının bir parçasında mutlaka sporun olmasını isterim.
Spor ve yoga yaparken kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Kendimi mutlu ve dinamik hissediyorum. Günüm planlı, verimli ve enerjik geçiyor. Hayata daha pozitif bakmamı sağlıyor.
Biraz da kendi mutfağınızda yaptığınız sağlıklı yiyeceklerden bahsedelim. Nereden geldi bu fikir aklınıza?
Spor yapmaya başladıktan bir süre sonra sağlıklı yaşam için daha büyük adımlar atmam gerektiğini düşündüm. Bu yüzden de sporu sağlıklı beslenme ile desteklemek istedim. Restaurant ve cafeler açısından oldukça geniş imkanlara sahip bir semt olan Mavişehir’de yaşamaktayım. Gittiğim mekanlarda salatalar ve smoothieler dışında altarnatifler bulamadım. Hatta gittiğim çoğu yerde erişebilirliği kolay olan laktozsuz ve badem sütü gibi afternatifler bile yok. Bu da beni kendi öğünlerimi kendim yapmaya yöneltti. Evde şekersiz, unsuz, glutensiz kısacası sağlıklı lezzetler yapmaya teşvik etti. Mesela unsuz karnabahardan pizza, sadece brokoliden tost, kabaktan spagetti, muzdan şekersiz kurabiyeler üretmeye başladım. İnsanların zihninde oluşan “sağlıklı yiyecekler lezzetsizdir” imajını yıktığıma inanıyorum.
Çocuklarınız yaptığınız sağlıklı tarifleri severek yiyorlar mı?
Maalesef ki çocuklarım doğduklarında onları bu tarz bir beslenme alışkanlığı ile tanıştırmadığım için bu yemeklere alışmaları ve kabullenmeleri zaman aldı. Hepsini olmasa da tatlı aftarnatiflerimi severek yiyorlar. Bu şekilde bir beslenme alışkanlığının hayatlarına yerleşmesini çok istiyorum.
Gelecekle ilgili planlarınızı öğrenebilir miyiz?
Yaptığım spor, yoga ve sağlıklı ürünleri bir çatı altında toplayıp, küçük butik bir işletme açmak istiyorum. Yoga dersleri ve workshoplarda bu yaşam biçimini hayat tarzı edinmek isteyen insanlarla bir araya gelmek istiyorum. Aynı zamanda bu tarz yemekleri birlikte yapıp yiyeceğimiz, sohbet edebileceğimiz altarnatif bir yer olmasını istiyorum.
İsteyen herkes spor ve sağlıklı beslenmeyi bir yaşam biçimi haline getirebilir. Kendimize yatırım yaparak hayatımızı daha güzel bir hale dönüştürebiliriz.