Uluslararası standartlarda, üç yabancı dil eğitimli bir programın uygulandığı Düş Mucitleri Bilim Anaokulu öğrencileri, profesyonel branş eğitmenleri eşliğinde bale, piyano, seramik ve görsel sanatlar dersleri görüyor.
İzmir Çiğli’de Aydınlıkevler Mahallesi’nde bir yıl önce hizmet vermeye başlayan Düş Mücitleri Bilim Anaokulu, açılışının üzerinden henüz bir yıl geçmesine rağmen adından sıkça söz ettiren bir eğitim kurumu olmayı başardı. Anaokulu Kurucusu ve Eğitim Koordinatörü Arzu Hızal, okullarına gösterilen ilgiden son derece memnun olduklarını söyledi. Uluslararası eğitim partnerleriyle hazırladıkları eğitim programlarında bilim, teknoloji, yaratıcı düşünme ve yabancı dile ağırlık verdiklerini anlatan Hızal, Scamper (Yaratıcı Düşünce Egzersizi), International Preschool Curriculum ( IPC ) Tam zamanlı İngilizce Eğitim ve Çok Dilli Eğitim Sistemi, Çoklu Zeka Yaklaşımı, High Scope (Bilgiye, deneyim yolu ile ulaşma), Montessori (Araştırma, deneme, hata yapma ve hatalarını düzeltme şansını tanıyan bir yaklaşım) gibi eğitim programlarını uyguladıklarını söyledi. Hızal, “Bu programlar ile amacımız yaratıcı ve sorgulayan nesiller yetiştirmek” dedi.
OSMO ile Matematik – Lego ile Kodloma ve Robotik Eğitimin, teknolojiden bağımsız olamayacağına vurgu yapan Hızal, geleceğimiz çocuklarımızın yaşayacağı teknolojinin Robotik, Tasarım ve Kodlama teknolojisi olacağını belirterek, “Çocuklarımız mesleklerini bu teknolojilerle belirleyecek. Bu gerçekten hareket ile Düş Mucitleri Science and IPC School ile Türkiye’de ilk defa; 3 yaşından itibaren mantık dersleri ile alt yapısı oluşturularak; unplugged derslerine başlanmakta, çocuklarımıza bilgisayarın sadece oyun oynamak için değil teknolojik geliştirme ve tasarım yapmak için var olduğunu anlatılmaktadır. Çocuklarımıza 4 yaşından itibaren lego ile robotik-kodlama ve basit elektronik derslerini oyunlaştırarak atölyeler halinde sunmaktayız. Çocuklara yönelik hazırlanmış Robot tasarım kitleri, basit olduğu kadar çocuğun zekâsını ve becerisini zorlayıcı bir özelliği olduğu için önemli ve etkili bir eğitim aracıdır” şeklinde konuştu.
Keyif alarak ve yaratıcıklarını geliştirerek öğreniyorlar
Hızal, eğitim modelleriyle ilgili şu bilgileri verdi: “Çocuklar hazır metaryallerin yanında geri dönüşüm malzemeleri de kullanarak kendi hayal dünyalarına uygun şekillerde tasarım üretebiliyorlar. Bu konsept kapsamında çalışmalar yapan çocuklar, değişik hareketli oyun figürleri yaratabilmekte, parçaları birbirine geçirip, çıkarmakla kaslara hakim olmayı öğrenmektedirler. Bu da çocuğun duyu ve hareket açısından gelişmesini sağlamaktadır. Keyif alarak, eğlenerek öğrenen çocuklar, robotik tasarımlarını doğru yapabilmek için dikkatlerini toplamak ve tasarıma odaklanmak zorunda kaldıkları için konsantrasyon becerisine de zamanla sahip olmaktadırlar”
Doğal ve katkısız beslenme
Mutfaklarındaki yiyeceklerin taze ve organik olarak hazırlandığına dikkat çeken Hızal, kahvaltılarda çiğ süt kullandıklarını, aşçının her gün çiğ sütten yoğurt mayaladığını söyledi. İçerdikleri nişasta bazlı şeker nedeniyle çocuklar için sakıncalı olan gazlı içecek ve hazır meyve sularının okulda tüketilmesinin yasak olduğunu belirten Hızal, “Bunların yerine kendi hazırladığımız düşük şekerli komposto, limonata, ıhlamur, gibi meyve çaylarını, portakal, mandalina ve havuç sularını tercih ediyoruz. Çocuklar için en sağlıklı yiyecekler olan taze meyveler, et ve sebze yemekleri yanı sıra bakliyatlar, menümüzde yer alır. Menülerimizde tuz tüketimine dikkat edilerek kızartma yerine ızgara pişirme tercih edilir. Tüm meyve ve sebzelerin ise mevsiminde tüketilmesine dikkat edilir. İçerdikleri katkı maddeleri nedeniyle çocuklara gofret, şekerleme, hazır bisküviler, patates mısır cipsi, gibi yiyecekler verilmez” dedi. Bu beslenme tarzı ile çocuklara doğru beslenme alışkanlığı kazandırmayı amaçladıklarını belirten Hızal, bunun sürdürülebilir olması için de ailelerin okul ile işbirliği içerisinde çalışması gerektiğini söyledi.
Mutfağımıza işlenmemiş ürünler giriyor
Hazır çorbalar, et suyu/tavuk suyu tabletleri, ketçap, mayonez gibi hazır ürünlerin de kullanılmadığını anlatan Hızal, “Mutfağa giren tüm malzemelerin işlenmemiş, içerisine katkı maddesi girmemiş olmasına dikkat ederiz. Menümüzde tavuk yer almaz ve yumurta tüketirken organik yumurtayı tercih ederiz. Yüksek omega 6 içeren soya, ayçiçek, mısır yağını, trans yağlar içeren margarini menümüzde kullanmayız. Bunun yerine omega 6 içermeyen zeytinyağı ve tereyağı tercih ederiz. Kahvaltıda reçel yerine bal ve tahin-pekmez kullanırız. Yemekler tencere ya da fırında pişirilir, kızartarak pişirme yapılmaz. Günlük su tüketimimizde cam damacana tercih edilmekte ve 7 filtreli arıtma sistemi kullanılmaktadır” diye konuştu.
Anaokuluna başlama yaşı önemlidir
Anaokuluna başlama yaşının 3 yaş olmasını öneren Anaokulu Kurucusu ve Eğitim Koordinatörü Arzu Hızal, “Bu yaş grubundaki çocukların evde annesi dışındaki biri tarafından bakımının yapılmasını önermiyoruz. Bu yaştaki çocukların tam zamanlı çalışan psikolog destekli ve çocuğun algı ve farkındalığını arttırabilecek uyaranlar sunan bir anaokuluna başlatılmasını tavsiye ediyoruz. Psikolog çocuğun anaokuluna ailesiyle uyum içerisinde, okul fobisi geliştirmeden anaokuluna alışmasını sağlar. Öte yandan çocukların gelişim aşamalarını değerlendirerek Yaygın Gelişimsel Bozuklukların da (otizm, asperger, rett sendromu, vb.) erken fark edilmesini sağlayarak, bu hastalıkların tedavi edilmesinde öncülük edecektir” dedi.
Çocukların 3 yaşından itibaren anaokuluna psikolog eşliğinde alıştırılması gerektiğini belirten Hızal, “Çocukların anaokuluna hazır olma durumlarına göre belirlenen ve başta 1-2 saat, yarım ya da tam gün ile başlayan anaokuluna alıştırma süreci, aile ile anaokulu işbirliği içerisinde gerçekleşmelidir. Çocuk birdenbire aileden alınıp koparılmamalıdır” dedi. Kurumlarında çocukların anaokuluna alıştırılma süreçlerine çok özen gösterdiklerini belirten Düş Mucitleri Bilim Anaokulu Kurucusu ve Eğitim Koordinatörü Arzu Hızal, “Çocuğa ailenin okulda olduğunu, anne veya babasının onu beklediğini, istediği zaman onları görebileceğini aşılayarak güven duygusunu yaratmaya çalışıyoruz. Bir süre sonra ise anne veya babasının onu bıraktıktan sonra belirli bir saatte gelip alacağını öğretiyoruz. Tabii ki velinin o saatte gelip çocuğunu alması gerekiyor. Çünkü çocuklar verilen sözün yerine getirilip getirilmediğini kaydediyor. Eğer o saatte anne veya babasının gelmediğini görürse güveni zedelenebiliyor ve bu çocukta kaygı yaratabiliyor” dedi.
Çocuklarda güven duygusunu pekiştirmek önemli
Çocukların alışma süreçlerinin bir hafta ya da 10 gün sürebildiğini anlatan Hızal, “3 yaşındaki çocukların genellikle bir hafta veya 10 gün süresince ailelerini yanımızda istiyoruz. İlk günler 2 saat ile başlıyoruz. Aile iki saat sonra çocuğunu alıp gidiyor. Süreyi yavaş yavaş arttırıyoruz. 3 saat, 4 saat derken öğle yemeğini anaokulunda yemeye başlıyor. Öğle yemeğinden sonra uykuya geçiyor ama çocuğun alışma hızına bağlı olarak aileyi yine o süreç zarfında okulumuzda misafir ediyoruz, bırakmıyoruz. Çünkü çocuklarda güven duygusunu pekiştirmek bizim için çok önemli. Bu sebeple aile ile psikoloğumuz çocuğa uygun ortaklaşa bir plan çiziyor. Psikolog ve gerekse çocuğun yaş grubu öğretmeni çocuğu heyecanlandıracak, anaokulunu cazip kılacak çalışmalar yapıyor. Mesela güzel bir oyunu yarıda bırakarak, ‘yarın devam edelim’ diyor. Tüm bu çalışmalarla çocuğun sağlıklı bir şekilde alışmasını sağlıyoruz” dedi.
Alışma süreci kolay olursa okulu sever
Anaokulu seçerken mutlaka tam zamanlı psikoloğu bulunan kurumların tercih edilmesi gerektiğine dikkat çeken Hızal, “Özellikle 3 yaş gibi küçük yaş gruplarında mutlaka tam zamanlı psikolog bulunmalı” diye konuştu. Çocukların anaokuluna başlama yaşı açısından 3 yaşın ideal olduğunu vurgulayan Hızal, “ 4 yaş anaokulu için çok geç. Özellikle 3 yaş başlangıç için en ideal yaştır. Eğer kurumda çocuğun oryantasyon süreciyle ilgilenebilecek bir psikolog yoksa çocuğun anaokuluna alışma süreci de zorlaşır. Bu yüzden çocukta anaokuluna ve okul kavramına karşı tepki oluşabilir. Bunu da aşmak sonrasında daha zor hale gelmektedir. Eğer çocuk kendini güvende hissederek kolay bir şekilde alışırsa, okulu sever, sevdiği için de sorun yaşamaz. Bazı çocuk hiç bir travma yaşamadan çok rahat bir şekilde alışır. Bazı çocuk da çok tepkilidir; ailesinden daha doğrusu alışkanlıklarından vazgeçmek istemez. Böyle bir durumda verimli ve sağlıklı geçmeyen bir alıştırma süreci, çocukta okula karşı daha şiddetli bir tepkiye hatta okul fobisine yol açabilir. İleriki dönemlerde bu gibi problemleri aşmak daha yorucu ve daha zor olabilir.” diye konuştu.
Ormanda doğa ile içi içe Yaz Okulu
Düş Mucitleri International Kids Summer School kapsamında gerçekleştirilen Yaz Okulu hakkında bilgi veren Hızal, “Programımız uzman eğitmenler tarafından uluslararası platformda oluşturulmuştur. Yaz okulumuz %70 doğa %30 okul ortamı şeklinde planlamış olup tamamı ile doğal hayatta, hareket ve koordinasyon odaklıdır. Ana dili İngilizce olan rehber eğitmenlerinde görev alacağı programımızda çocukların İngilizceyi ders olarak değil, doğal hayatta yaşayarak, oynayarak, öğrenmesi hedeflenmiştir.
Yaz okulu programımız uluslararası yaz kampı normlarında okulöncesi çocuklarına özgü bir müfredat çerçevesinde Düş Mucitleri Bilim Anaokulu’na özgün olarak hazırlanmıştır. Program içeriklerimiz çocuklarımızın yaş gruplarına göre farklı planlanmıştır.
Binicilikten, okçuluğa, doğada kazı çalışmalarına, doğada hazine avına, dikkat ve algı çalışmaları ile robotik ve kodlamaya kadar çok farklı konseptlerde faaliyet bulunmaktadır” diye konuştu.
Güvenlik bizim için çok önemli
Anaokullarında güvenliğe çok önem verdiklerini belirten Hızal, anaokulunun çevresinde ve içerisinde çok sayıda kamera bulunduğunu, giriş çıkışların da yine kameralarla takip edildiğini söyledi.
Çocukların sınıflarda veya oyun odalarındaki çalışmalarının da kayıt edildiğini ifade eden Hızal, bekleme salonundaki geniş ekrandan velilerin çocuklarını canlı olarak izleyebildiklerini söyledi.
Hızal, çocukların anaokuluna giriş-çıkışlarını bir sistem dahilinde yürüttüklerini söyledi.
Yabancı dil ağırlıklı eğitim
Okullarında yabancı dil eğitimine önem verdiklerini belirten Hızal, “Öğrencilerimize 3 yaşından itibaren International Preschool Curriculum ( IPC ) sistemiyle haftalık 25 saat İngilizce eğitimi veriyoruz. İngilizce’nin yanı sıra İspanyolca ve Almanca dillerini de öğretiyoruz. Tüm dil derslerimiz kendi kültüründen gelen eğitmenler tarafından verilmektedir. Düş Mucitleri Bilim Anaokulu olarak küçük yaşta verilen yabancı dil eğitiminin, çok önemli olduğunu biliyoruz” dedi.
MIT ile çocuklarımızın yeteneklerini keşfediyoruz
Okullarında, yetenekleri ilgi alanlarına göre sıralayan, Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın tarafından geliştirilen “MIT Yetenek Geliştirme Testi” uyguladıklarını belirten Hızal, “Bu testi uygulayarak çocukların yetenek haritasını çıkartıyoruz. Bir sonraki süreçte velilerimize çocukları ile ilgili “Yetenek Danışmanlığı” hizmeti veriyoruz” dedi.
MIT çoklu zekaya dayalı yetenek, ilgi ve yönelim testi
Testi Geliştiren
Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın
Testin Amacı
Test, çocukların baskın yetenek, ilgi ve yönelimlerini belirlemeyi amaçlamaktadır.
Testin hedef yaş grubu
Test, anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise çocukları için ayrı formlardan oluşmaktadır.
Testin ölçtüğü özellikler
• Sözel / dil yeteneği ve ilgisi
• Matematik / mantık yeteneği ve ilgisi
• Görsel / uzamsal yetenek ve ilgi
• Müzikal / işitsel yetenek ve ilgi
• Sosyal yetenek ve ilgi
• Kişisel / özedönük yetenek ve ilgi
• Bedensel / kinestetik yetenek ve ilgi
• Doğa yeteneği ve ilgisi
Aydınlıkevler Mah.6782 Sok. No:46 Evka2 Çiğli
0544 370 35 15 – 0232 370 35 15
info@dusmucitleri.com.tr
[…] DÜŞ MUCİTLERİ BİLİM ANAOKULU […]