Sanatçı Ezgi Gökçe’nin Seramik Sergisi 12-31 Ocak tarihleri arasında Buca Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde ziyaret edilebilir.
Katiller, tacizciler, yanlışlıkla hayatını kaybedenler, birbirine düşman olan kardeşler, savaş, petrol, altın, PARA…
Üzerimize üzerimize gelen beton yığını binalar; şehirlerde yeşile, parka hasret insanlar, hayvanlar…
Denizlerde poşetlere dolanmış; yaşam savaşı veren canlılar… İşte bütün bu olanlar beni hep rahatsız eden, her zaman kendimce çözüm bulmaya çalıştığım ve her fırsatta değinmeye çalıştığım konularken; her şey aniden oldu… çiçek diktim tuttu, büyümeye başladı, yavruları oldu, çoğaldılar…
O zaman anladım ki; kötüye vurgu daha çok can acıtacak. İyiyi, güzeli tut çevir ve herkes bir yerinden yakalasın, görsün… mutluluk, huzur, sevgi, büyüyen güzellikler hep “doğada”
İyiyi, güzeli koruyan, çoğaltan insanoğlu; pisliği, kötülüğü yayan, büyüten de hep o…
Benim gördüğüm “doğada” … daha yapılacak, söylenecek çok şey var; içimden geçenler daha da çok… ama vakti gelmedi henüz.
Güzeli, iyiyi ve mutluluğu çoğaltabilmemiz umuduyla…
EZGİ GÖKÇE
Şehirden ve şehirli insanlardan sıkıldığımda kış zehmeri demem bazen doğaya atarım kendimi. Çekinmeden ıslık çalar, türkü söyler, kendime ağar dönerim..
Küçük bir kasabanın dışında bizim gibi fakir bir doğanın içinde doğdum ben. Beni en iyi doğa anlar. Çocukken her gün beş altı kilometre uzaktaki kasabadaki okula giderdim. Tam on bir tane şırıl şırıl akan dereciği sekerek geçerdim, babamın kaç kez ocakta kızdırdığı maşa ile yamadığı lastik papuçlarımla..
Ben okulda en çok yamalı lastik papuçlarımdan utanırdım. Bir de en çok sabahları marshal yardımından gelen sütü içerken yanında yediğim kuru bazlamadan.. Sınıfın en çalışkanı olduğumdan şehirli kızlar bana teveccüh gösterip bir bisküvi uzatsalar almazdım. Babam kimseden bir şey alma, eksikli kalırsın derdi..
Muhterem Üstatım, bir vakit vaktin olursa benim okul dönüşü bir patikada sırtımda annemin ördüğü tokalı torba çantamla resmimi çizebilir misin? Annem boş gelme derdi. Kuçağımda bir demet çırpı olsun. Kaslarım gözlerim güzel, ellerim iri ve kırmızı olsun..
Belki yamalı lastik papuçumu çizmekte zorlanabilirsin. Zaten ben de ondan hep utandım. Siz beni kırda yürürken çizin. Ayaklarım topuklarıma kadar kuru ot içinde kalsın..
Reveransla, ince nazik ellerinizden öperim.
Asilhan