KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNU NASIL YENERSİNİZ?

Uzun süredir devam eden yorgunluğunuz mu var? Akşamları erken yatmanıza rağmen, sabahları çok mu yorgun kalkıyorsunuz? Dikkatiniz sürekli dağılıyor, mutsuz ve depresif tavırlarınız nedeniyle aile içinde ve iş hayatında sorunlar mı yaşıyorsunuz? Gerekli enerjiyi bulamadığınızdan dolayı sosyal hayatınızdan uzak mı kalıyorsunuz? Bu sorulara cevabınız evet ise bu şikayetlerinizin nedeni yoğun iş temponuz değil, ‘Kronik Yorgunluk Sendrom’u olabilir. Uzman Dr. Levent Sepit, Mavişehir Dergisi okurları için Kronik Yorgunluk Sendromu ve ozon tedavisi hakkında merak edilenleri anlattı. 

Günümüzde sağlıklı kalmak ve yaşam kalitemizi iyileştirmek için birçok yöntem deneriz. Fakat modern yaşamın getirdiği yoğun tempo ve her geçen gün daha da artan sorumluluklar nedeniyle hayatın gerisinde kalmak istemeyen insanoğlu daha çok çalışmaktadır. Bu nedenle kendisine yeterli zamanı ayıramadığı için yaşamaktan çok fazla keyif alamamaktadır. Yoğun ve stresli iş hayatı, yaşamın kendisine ait yüksek temposu nedeniyle bu tempoya ayak uydurabilmek stresiyle hep yorulur ve kendisini hep yorgun hisseder. Hatta kişiyi günlük aktivitelerini bile yapamayacak düzeyde bakıma muhtaç hale getirebilir. Sanılanın aksine ise sendrom ‘dinlenmekle’ geçmez.

Kronik yorgunluk sendromunun nedenlerine baktığımızda en sık karşılaştığımız sorunları genel olarak şu başlıklar altında sıralayabiliriz.

Gluten intoleransı
Gluten; 55’den fazla hastalıkla bağlantılıdır ve gluten intoleransının çoğu belirtisi sindirimle ilgili değildir. Ağrı, zihinsel bozukluk, uyku sorunları, davranış problemleri, yorgunluk ve depresyon gibi belirtiler glüten intoleransı ile bağlantılı olabilir.

Kandida çoğalması
Kandida bağırsaklarımızda az miktarda bulunan bir mantar türüdür. Aşırı ürerse bağırsak duvarından kan dolaşımına geçerek vücuda toksik yan ürünler salınmasına neden olur. Bu da hastalarda kronik yorgunluk ve fibromiyaljiye yol açar.

Tiroid ile ilgili sorunlar
Kadınların çoğunda Hashimoto tiroidi sık karşılaşılan bir hastalıktır, bunların % 90’ında hipotiroidi vardır. Hipotiroidi, bu hastalarda mutlaka düzeltilmelidir.

Vitamin eksiklikleri
Kronik yorgunluğu olan kişilerde en sık rastlanan eksiklikler magnezyum, D vitamini ve B12 vitamini eksikliğidir. Bu eksikliklerin giderilmesi ile yaşam kaliteleri belirgin olarak artmaktadır.

İnce bağırsakta bakteri fazlalaşması (SIBO) ve geçirgen bağırsak sendromu
Antibiyotik kullanımı veya şeker içeren beslenme nedeniyle bağırsak bakterilerinin dengesi bozularak besin emiliminde bozukluklara neden olur. Ayrıca glüten intoleransı, SIBO ve geçirgen bağırsağa neden olur. Geçirgen bağırsak ve SIBO da gluten ve diğer gıda intoleranslarına neden olur. Bir kısır döngü söz konusudur. Kronik yorgunluğu olan hastaların önce bağırsakların iyileştirilmesi sağlanmalıdır.

Adrenal yorgunluk
Kronik yorgunluk, adrenal bezler (böbrek üstü bezleri) üzerinde bir stres meydana getirir. Bazen bunun kökeninde bir gıda intoleransı, kandida, cıva toksisitesi, vitamin eksiklikleri veya miko toksinler yatabilir.

Cıva toksisitesi
Cıva maruziyeti oldukça yaygın görülen bir durumdur. Fibromiyalji, kronik hastalıklar, kronik yorgunluk, otoimmün hastalıklar, nörolojik hastalıklar ve kanserin altında yatan neden cıva zehirlenmesi olabilir.

MTHFR mutasyonları
MTHFR geni mutasyona uğrarsa vücudun metilasyon ve detoks kapasitesi düşer. Özellikle cıva ve kurşun vücuttan atılamaz.

TEDAVİ VE YORGUNLUKTAN KURTULMA YÖNTEMLERİ 
Kronik Yorgunluk Sendromu tedavisi mutlaka kişiye özel olarak düzenlenmelidir.
Tedavi; sadece ilaç tedavisinden ibaret değildir. Hayat tarzı değişiklikleri, stresin azaltılması, zorlu fiziksel aktivitelerden vazgeçilmesi, kişiye özel diyet planlaması, kişinin eksik olan vitamin ve minerallerin saptanarak eksiklerin yerine konulması, uyku sorunu yaşanıyorsa bununla ilgili tedavi uygulanması, ağrı varsa ağrı tedavisinin yapılması gibi çok yönlü tedaviler gerekebilmektedir.

KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNDA “OZON TERAPİ”NİN FAYDALARI
Ozon tedavisi, Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği kapsamında sertifikalı eğitim alanı olarak belirlenmiş ve Bakanlık Makamının 02/10/2015 tarihli ve 839 sayılı onayı ile yürürlüğe girmiştir. Bu tedaviler sadece Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği Ozon tedavisi eğitim sertifikalarını başarı ile tamamlayan doktorlar tarafından yapılabilmektedir.

Ozon terapisi, dünyada ilk olarak Almanya’da yaklaşık 50 yıl önce tamamlayıcı tıp tedavisi olarak kullanılmaya başlanmıştır.  Ozon tedavisinde en sık Majör otohemoterapi adı verilen yöntem kullanılır. Bu metotla 50-100 ml kan alınarak, dozu doktor tarafından belirlenmiş ozonla kan karıştırıldıktan sonra tekrar kişiye geri verilmesidir. Diğer ozon tedavileri ile beraber kombine edilebilir.

Modern Tıpta kullanılan tedaviler ile birlikte ozon tedavisi, biorezonans, nöral terapi ve fitoterapi (bitkisel tedaviler) gibi tedavi yöntemleri ile kronik yorgunluktan şikayeti olan hastalarda yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.

Kronik yorgunluk sendromu yaşayan kişilere yapılan tüm tetkik ve incelemelere rağmen hastalığın adı konulamaz. Antidepresan ilaçlar, ağrı kesiciler bu hastaların en çok kullandığı ilaçlardan bazılarıdır. Ama hastaların, ilaç tedavisine rağmen şikâyetleri devam etmektedir.

Bu hastalıkların tedavisinde semptomların ilaçlar ile baskılanması yerine bu rahatsızlığa yol açabilecek  yukarıda saydığımız etkenler saptanmalı ve ona yönelik tedaviler düşünülmelidir.

Kronik yorgunluk sendromunda ozon uygulamaları ile kan dolaşımının desteklenmesi ve organların oksijen ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması sağlanır.

Kronik yorgunluk sendromu olan hastalara eşlik eden sorunlardan bir tanesi Fibromiyaljidir. Bu hastaların sırt kaslarında kanlanması bozulmuş ve oksijen düzeyi azalmış (hipoksik) bölgelerin olduğu tetik noktaları adı verilen odaklar mevcuttur. Hastalar ağrı kesicilerden daha çok bu bölgedeki dolaşım bozukluğunun düzeltilmesinden fayda görürler. Ozon tedavisi hem bu bölgelerin kanlanmasını sağlar hem de kırmızı kan hücrelerinin bu bölgelere daha çok oksijen bırakmasına neden olur.

Oksijensizlik ve kanlanamama sorunu çözüldüğünde asıl ağrıya neden olan iltihapsız yangı da ortadan kalkar ve hastaların ağrı kesici, anti-inflamatuar ilaç kullanma sıklığı azalır.

Mavişehir ve İzmir'in en sevilen genel kültür, magazin ve güncel hayat dergisi.

4 Comments

    Leave a Reply

    Cevabı iptal et

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir