YUNANLARA BENZİYOR MUYUZ GERÇEKTEN?
Çok sık duyduğum bir karşılaştırma, benzetme vardır…
Derler ki “Türkler, Yunanlara çok benzer…” Birçok kez Yunanistan’a gitmiş, çok Yunan dostu olan bir Türk olarak hep sorgularım bu iddiayı açıkçası… Gerçekten benzer miyiz? Ya da benzerliğimiz hangi ölçüdedir, hangi alanlardadır? Bu, sadece paylaşılan ortak coğrafyanın etkisiyle folklorik bir benzerlik midir, yoksa toplumsal yapıtaşlarında da var mıdır bir benzerlik?
***
Adalarına da şehirlerine birçok kez gittiğim ve çeşitli sürelerle kaldığım Yunanistan’da hep bu sorununun yanıtını ararım usumda: ”Gerçekten de benziyor muyuz birbirimize?” Yemeklerimizin, şarkılarımızın, danslarımızın vs. benzeşmesi elbette çok doğal… Yıllarca iç içe yaşamışız… Gelenek görenek bağlamındaki benzeşme ve etkileşim yadsınamaz elbette… Ama kültürel ve entelektüel açıdan iki toplumun arasında aslında önemli farkların bulunduğu görmek durumundayız… İstesek de, istemesek de…
***
Rakamlarla ve belgelerle konuşmak gerekirse… Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İnsani Gelişme Endeksi’nde Yunanistan 29’uncu sırada… Türkiye ise 92. sırada geliyor ancak… Yine aynı endekste eşitsizliğe uyarlanmış insani gelişme endeksinde Yunanistan 26’ncı sırada… Türkiye’nin yeri ise 66… Toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksinde Yunanistan 24’üncü sırada… Türkiye ise 77… Yani, evrensel ölçülendirmelere baktığımızda Yunanistan’ın bizim çok önümüzde olduğunu görüyoruz…
Türk siyasetçilerin “Vah vah, batıyorlar, iflas ettiler” dedikleri Yunanistan’da ortalama kişi başı yıllık gelir 28.434 Dolar… Türkiye’de ise ortalama kişi başı yıllık gelir: 13,464 Dolar… Evet, Türkiye Ekonomisi’nin büyüme hızı Yunanistan’ın çok üzerinde… Ama ekonomik açıdan büyümek, demokratik ve kültürel açıdan da büyümeye eşdeğer olamayabiliyor bazen… Zenginleşmek her zaman beraberinde medenileşmeyi getirmeyebiliyor… Öyle olsaydı, bütçesi her yıl fazla veren petrol zengini Arap ülkeleri dünyanın en medeni ülkeleri olurdu, ama durum ortada!…
İki toplumun aslında birbirinden ne denli farklı olduğunu gösterecek somut örnekleri arttırmak mümkün… Mesela en ufak bir vergi artırımında meydanları dolduran parlamentoyu kuşatan bir toplum Yunan toplumu… (Bizim toplumumuzda bu duyarlılığın ve demokratik hak arama bilincinin olduğunu söyleyebilir miyiz? Toplumlarımız benziyor mu?) Mesela iktidardayken ve daha uzun yıllar koltuğunu koruyabilecekken partisinin genel başkanlığını da başbakanlığı da bırakan bir Kostas Simitis örneğini de anımsamak lazım… (Bizde bu demokratik olgunluğu gösteren siyasetçi var mı? Siyasetçilerimiz birbirine benziyor mu?)
***
Bir süre önce çok merak ettiğim bir Yunan Adası olan Sakız’daydım… Birlikte gittiğim yol arkadaşlarımı da hayrete düşüren bazı detayları paylaşmak istiyorum… Okuduktan sonra siz karar verin, iki toplum gerçekten de benziyor mu birbirine?
***
İki gün kaldık; arabalar, motorlar akıp gidiyordu caddelerde ve bir kez bile korna sesi duymadık… Her aracın kornası var elbette, ama mecbur kalmadıkça basan yok! Hatta gençlerin kullandığı arabaların bir tanesinden dahi yüksek müzik sesi geldiğine tanık olmadık… (Çeşme geldi aklıma… Benziyor muyuz?) Şehir merkezinde yapılar en fazla üç katlı… Öyle rant amaçlı dev binalar yok, denizden esen rüzgâr en içlere kadar ulaşıyor… (Kuşadası geldi aklıma, İzmir’in Kordon’u… Benziyor muyuz?) Yollarda en ufak bir çöp görmedik… Atılmış bir tek sigara izmariti bile yoktu… Sahil bandında adım başı banklar konmuş… Bankların üzerinde ne yazı var, ne çizikler… Ne de altında çekirdek kabukları… Karşıyaka Sahili geldi aklıma… (Benziyor muyuz?) Gece geç saatte barların önünden geçtik… Gençler coşmuş, eğleniyorlardı. Ne bir nara atan gördük, ne taşkınlık yapan… Ne kavga eden gördük, ne de gürültüyle çevreyi taciz eden işletmeler… Alsancak geldi aklıma… (Benziyor muyuz?)
Mesta Bölgesi’nde yüzlerce yıl öncesinden kalan şehir içindeki geçitleri gezdik… Atıl durumdaki dehlizlere çıktık… Ne atılmış bir kırık şişeye, ne duvara yazılmış bir yazıya ne de tuvalet ihtiyacının giderilmiş olduğuna tanık olduk… Kimsenin sahip çıkmadığı, serseriye berduşa mekân olmuş tarihi zenginliklerimizi anımsadım… (Benziyor muyuz?) Pirgi Bölgesi’nde bir köy kahvesine gittik. Yetmiş yaşına yaklaşmış, tipik bir Yunan köylüsü olan kahveci Manula ile tanıştık… O bile, derdini anlatacak kadar İngilizce biliyordu… (Bizim “yes” ve “no”dan öteye yabancı dil bilgisi olmayan esnafımızı anımsadım… Benziyor muyuz?)
Kiraladığımız aracın deposunu fazla fazla doldurmuşuz… Aracı teslim ederken fazladan koyduğumuz benzinin tutarının anlaştığımız kiradan düşüldüğünü gördük… (Üç kuruşluk hediyelik eşyayı 30 liraya turiste kakalamaya kalkışan turistik yöre esnafımız geldi aklıma… Benziyoruz(!) değil mi?)
Bir tavernaya düştü yolumuz… Kadınlar en güzel kıyafetlerini giyinmişler gelirken… Erkeklerin hepsi tıraşını olmuş tertemiz… Kimse kimseyi kolundan tutup da piste sürüklemiyor…Uzo su gibi akıyor ama insanlar içip içip sapıtmadan eğleniyor… Hır gür yok… Kadınlar erkekler kol kola sirtaki yapıyor… Neredeyse doksan yaşına yaklaşmış Yunanların bile piste doluşup yaşam sevinçlerini sergilediklerine tanık olduk dans ederken… (Benziyoruz(!) değil mi?)
Eğer Türklerle ve Yunanlar arasında bir benzerlikten bahsedeceksek bu öncelikle Ege Bölgesi’nin sahil bandındaki birkaç şehrin sakinleriyle sınırlı bir saptamadır. İç Anadolu’ya ilerledikçe zaten benzerlik filan kalmaz… Bir Yozgatlının, bir Kayserilinin, bir Karslının örneğin; Yunana benzediğini söylemek mümkün müdür? Eğer iki toplumun benzeştiği tezini haklı kabul edersek, bu ancak bir takım geleneklerle sınırlıdır…Vizyon; kültürel ve entelektüel alt yapı açısından baktığımızda iki toplum arasında çok büyük bir uçurum var. Kabul edelim ya da etmeyelim…
Bakmayın, biraz da gururumuzu okşuyor “Yunanlara benzediğimizi” düşünmek… İşimize geliyor Yunanlara benzetilmek… Oysa ki, özellikle son on yıldır bir “Ortadoğu ülkesi” olma yoluna giren (ya da sokulan) Türkiye ile Yunanistan’ın arasındaki “medeniyet farkı” gittikçe daha da belirginleşiyor…
Erol
10 Mart 2014 at 16:55
Ugur Bey goruslerinize katiliyorum Ben de bir cok Yunan adasina gittim.Turizm alaninda gercekten cok basarililar bunu kabul etmek lazim.
ismail ünsal
26 Nisan 2014 at 01:48
Birçoğuna katılıyor lakin bi o kadarına kesinlikle katılmıyorum çok yanlış çok eksik allahaşkına siz yunanistanı övmek içinmi bu kadar met edşyor türkiyeyi ve türkleri yerden yere vuruyorsunuz bakın isterdimki yüz yüze bir program olsa da karşılıklı konuşsak ŞİMDİ HERŞEY HERKEZİN BAKIŞ AÇISINA BAĞLI.NEYSE 2 KELİMEYLE BEN iZMİRLİYİM UZUN YILLARDIR TURİZİM İŞİNDE AİLECE ÇALIŞIYORUZ VE SON YILLARDA BİR fillandiya ŞİRKETİNİN YUNANİSTANDAKİ TEK YETKİLİSİ OLARAK 2 SENEDİR YUNANİSTANDAYIZ.!!! BİZ GELİP DÖNEN TURİSTLERDEN 1 HAFTA KALANLARDAN DEĞİLİZ YAZACAKLARIM SİTEYE SIĞMAZ AMA NEYSE BU KONUDA BENİMLE TARTIŞACAK KİŞİ YOKTUR HAAA GÖRÜŞLERİNİZİN Bİ ÇOĞUNA KATILIYORUM AMA BU KADARDA DEĞİL.YAZMAKLA BİTMEZ ! NEYSE ÖĞRENMEK İSTEMEDİKTEN SONRA 1200 YILDA YAZSAM GÖREMEZSİNİZ ANLIYAMASSINIZ…
Aycan Sevimer
10 Mart 2014 at 16:57
Son bolumdeki yorum her seyi anlatiyor aslinda.Son on yilda batidan ve evrensellikten oyle uzaklastik ki.
Metin Oral
10 Mart 2014 at 17:08
Merhaba,Tespitlerine katılıyorum.Zaten yazında belirttiğin istatistikler durumu açıklıyor.Değer yargıları çok farklı.Selamlar.
Haluk Özdeniz
10 Mart 2014 at 22:41
Uğur bey, Yunanistan’ı bende gördüm. Gerçekten bir çok konuda size katılmamak elde değil.Dediğiniz gibi bir Ortadoğu ülkesi olma yolunda ilerlerken batıyla aramıza uçurum giriyor.Kim ne derse desin Yunanistan hakikaten Avrupa kültürünü özümsemiş bir ulus.Güzel bir noktadan örnek vermişsiniz o da toplumsal bilinc. Yunan seçmeni ile Türk seçmeni öyle farklı ki.Bu bile bir çok şeyi açıklamıyormu Uğur beyciğim.
Salih DUBAYI
11 Mart 2014 at 13:15
Sayın Oral, saptamalarınıza, üzülerek de olsa, aynen katılıyorum..Bilindiği gibi,uygarlık parametreleri günümüzde kültürel zenginlik, bilişsel tutarlılık, toplumsal barış ve refah ve entelektüel olgunluk üzerinden değerlendirilmektedir.
Farklı uygarlıların getirdiği kültür ve yaşam tarzlarının ortak coğrafyası olarak binlerce yıllık geçmişinde evrensel kültürel değerlere sahip insan topluluklarının, humanist erdemleri ve küresel barışı korumak adına büyük sorumluluk taşıdıklarını asla unutmamaları gerekir…..Bu gerçekçi gözlem ve değerlendirmeleriniz için teşkkür ederim….Saygılarımla…Salih DUBAYI
s
SERDAR SEVGİSİZ
12 Mart 2014 at 17:12
UĞUR HOCAM, ELİNE SAĞLIK…İÇİMİZDE, YÜREĞİMİZİN TAM DERİNLERİNDE HİSSETTİĞİMİZ DUYGULARI ÇOK USTACA DÖKMÜŞSÜN KELİMELERE..ÜZÜLEREK İZLİYORUZ ÇEVREMİZDE OLAN BİTENLERİ… MİLLET VE DEVLET OLARAK HEDEF KABUL ETTİĞİMİZ MUHASSIR DEVLETLERİN SOSYO-EKONOMİK VE KÜLTÜREL STANDARTLARINA NE ZAMAN ULAŞACAĞIZ???SAYGILARIMLA…
hakan
13 Mart 2014 at 15:15
uğur kardeşim yazdıkların vede izlenimlerin çok yerinde tespitler hepsine katılmamak mümkün değil ,bu değerlendirmeyi ve karşılaştırmayı ege bölgesiyle yapsaydın elde edilen sonuç farklı çıkardı diye düşünüyorum.Türkiye yüz ölçümüyle, farklı çoğrafyalarıyla farklılıkları yapısında barındıran bir ülke bunuda unutmamak gerekir.selamlar saygılar
EFE DONDURMACI
17 Mart 2014 at 12:18
Merhaba Uğur Bey,
Yazılarınızı büyük bir ilgi ile takip ediyor ve ortaya koyduğunuz özgün düşünce sisteminden faydalanmaya çalışıyorum.
Bu yazınızda da kendimize doğru içsel bir bakışta özeleştri yapmamıza olanak tanımışsınız.
Görüşlerinize aynen katılıyorum, ülke sathında toplumsal düzenleme ve sosyokültürel gelişmelere şiddetle ihtiyacımız var.
Elinize sağlık,teşekkürler.Efe DONDURMACI