Home Yazarlar İsmail Barış Özpazarcık Alerjiniz varsa, kurtulmaya Hazır mısınız?

Alerjiniz varsa, kurtulmaya Hazır mısınız?

0
1

Bahar geldi, yaşasın!.. tam da baharın tadını çıkarmaya hazırlanırken, alerjisi olan var mı?
Polen alerjisi? Güneş alerjisi?
Güneşle birlikte kollarda, bacaklarda, yüzde minik kızarıklar oluşturan? Polenler çevrede güzel güzel uçuşurken, hapşıran, gözleri sürekli sulanan?

Çok farklı alerjiler var. Fakat baharda en yaygın olarak yaşanan iki tür alerjiyle ilgili iki hikayemiz var sizin için. Eğer sizin, sevdiklerinizin, bahar aylarında tetiklenen alerjileri varsa; tıbbi yardımın yanında, ruhsal yönden de farklı bir bakış açısı geliştirmenize katkı sunmak isteriz.

Bilinç altının dili metaforlardan oluşur ve beyin hikayelerle çok kolay öğrenir. Hikayeleri dikkatle okuduktan sonra kendi alerji hikayenizi keşfetmeye çalışın. İlk başta zorlanabilirsiniz. Ancak her alerjinin başlangıç noktasında kaynak bir hikaye buluruz. Bu hikayelerde, mevcut deneyimlerimizin bulunduğu çevreyi, ortamı, ambiyansı bilinçaltı kopyalar ve ne zaman aynı ortamla, aynı ambiyansla karşılaşırsa, bilinçaltındaki saklanan hikaye dosyası açılır. Beyin kendini korumak zorundadır bu yüzden hemen tepki verir.

Sahip olduğumuz hastalıklara birer yazılım programı olarak bakmayı başarırsak, hastalıkların da tıpkı yazılım programları gibi kodlara sahip olduğunu fark edebiliriz. Kodları bulup deşifre edersek, hastalığımızın bize ne anlatmaya çalıştığını da basitçe anlayabiliriz. Hastalıklarımız, ruhumuzun ihtiyacını fark etmemiz için somut hale dönüşen durumlardır.

Şimdi hikayelere geçelim.
İlk hikaye 30 yaşında genç bir kadın olan Bahar’a ait. Bahar’ın polen, ev tozları, klimanın çalışması sırasında ortaya çıkan tozlar, battaniyenin içindeki tozlar gibi her türlü toza alerjisi vardı çalışmaya başladığımızda. Yani bu alerji, baharda şiddetleniyor, ancak bahar bitince bir türlü bitmiyordu ne yazık ki… Tüm yıl boyunca farklı ortamlardaki tozlarla aynı alerjiyi yaşatmaya devam ediyordu. Bahar, ne zaman tozun olduğu bir ortamda bulunursa, sürekli olarak hapşırıyor ve gözleri sulanıyor, burnu akıyordu.
O’na şunu sordum:
-Ne zaman başladı ilk alerjin?
“Doğduğumdan beri var.”
-Hadi bana annenin hamileliğini anlat o zaman.
“Oooo çok sıkıntı çekmiş annem… Annemle babam Almanya’da yaşıyorlarmış. Ben de orada doğmuşum. Annem bana 4 aylık hamileyken çalışmaya başlamış. Bir otelin temizlik görevlilerinden biriymiş.. Her yer halı kaplıymış otelin. Her gün elektrik süpürgesiyle yerleri süpürüyormuş. Sürekli anneme tuhaf tuhaf aşağılayarak bakıyorlarmış çevredekiler. Onlar aralarında konuşurken, annem şuna benzer sözleri duyuyormuş çoğunlukla: “Pis Türkler!..”
-Pekiyi, orda çalışmaya devam
etmiş mi?
“Etmiş tabi paraya ihtiyaçları varmış. Ben doğmadan birkaç gün öncesine kadar çalışmış. Sonra ben doğmuşum, annem kısa bir süre ara vermiş..”.
-Pekiyi, annenin hamileliği hangi mevsimlerde olmuş?
“Bahar ve yaz.”
-Annenin de alerjisi var mı?
“Olmaz mı?..”
Sizce bu annenin alerji hikayesiyle, onun kızı Bahar’ın alerji hikayesi arasında nasıl bir bağlantı var?
Siz bunu düşünürken, ikinci hikayemize geçelim:

Deniz 32 yaşında genç bir kadın. Güneşe alerjisi var. Bahar güneşinin ilk ışıklarını hissettiği anda mutlaka doktorun verdiği güneş koruyucu kullanmak zorunda. Eğer zamanını geçirirse, kollarının tamamı minik kırmızılarla doluyor.
-Deniz ne zaman başladı alerjin? Diye soruyorum. O da yanıtlıyor:
“Lise sona gidiyordum.”
-Sembolik olarak bilinçaltında kollar ve eller babayı temsil eder. Babanla aranız nasıldı? Çatışma yaşar mıydınız?
“Çatışma yaşamak mı?.. O sene burnumdan getirdi bütün seneyi!.. Bu da yetmezmiş gibi, sene sonuna yakın bahçede bir gün misafirlerle otururken tercihlerimle ilgili beni yerden yere vurdu. Çok ağladım o gün ve ertesi gün ilk kez elimde minik kırmızılıklar gördüm. O yıl çok fazla olmadı ama ertesi yıl kollarımın tamamı minik kırmızı noktalarla doldu. Yaz bitene kadar geçmedi.”
Peki ya bu Deniz’in yaşadığı durumla, alerjisi arasında bağlantı kurabildiniz mi? Alerjilerin çıkış şekli ve kullandığı sembolleri ve işaretleri doğru okuyup hikayeleri doğru algılamayı başarırsak, bilinçaltının bu programı işletmesine artık gerek kalmaz ve program artık silinir. Her alerji programı bilinçaltının dilini ve biyolojiyi kullanır.

Örneğin, hapşırmak biyolojik olarak sisteme giren yabancı bir maddeyi sistemin dışına atmak için kullanılır. Hatırlayın, karabiber, hayatımızda en azından bir kere hapşırtmıştır bizi. Ya da gözümüze yabancı bir şey kaçtığında gözlerimiz sulanır. Biyolojik olarak sistemimiz bilir ki, yabancı bir maddeyi atmak gerekir. Bu nedenle gözlerimiz sulanır ve sadece suyu kullanarak yabancı madde dışarıya atılır.

Alerji yaşıyorsanız; sürekli hapşırıyorsanız, gözleriniz sulanıyorsa, burnunuz akıyorsa; bilin ki, biyolojik olarak sisteminiz bir şeyi atmak istiyor. Ancak atmak istediği ilk şey, polenin ya da tozun kendisi değildir. Aslında bir duygudur.

İlk hikayeye, Bahar’ın hikayesine dönelim: Bahar bu alerjiyle doğmuş. Yani program kendisine değil annesine ait. Annesinin hoşlanmadığı ve sisteminden atmak istediği ilk şey sizce tozlar mıydı, yoksa orada çalışanların davranışları sonucu hissettiği duygular mı? Kadın hamile olunca bilirsiniz, duyguların yoğunluğu artar, hassasiyet çarpı iki, çarpı üç şeklinde katlanır. Bahar’ın annesi ne hissetmiştir sizce? Derin bir aşağılık ve değersizlik duygusu olabilir mi mesela?

Genç kızımız Bahar, bu bakış açısına kavuşup annesinin o günkü koşullarda yaşamış olduğu düşüncelere anlayış geliştirdiğinde, tüm programı deşifre etmiş oldu. Ertesi gün bize çiçek koklarken fotoğrafını yollamıştı.

Diğer genç kızımız Deniz, babasıyla yaşamış olduğu çatışmayı hatırladı. Sonra devam eden tüm çatışmalardaki fikir ayrılığı çatışmasını fark etti. Bu farkındalık O’na, güneş koruyucu kremlerini sadece güneşlenirken sürebilme, güneş yanığı olmamak için kullanma özgürlüğü verdi.

Tüm bunlara ilave olarak hiç aklımızda olmayan ve bu durumdan faydalanan bir kişi daha oldu: Bahar’ın annesi. Bahar, sonraki görüşmemizde, annesinin de alerjisinin tamamen geçtiğini ve artık üzerine battaniye örterek uyuduğunu anlattı.

Eğer programı doğru okuyup, kodlarda saklı olan duyguyu doğru deşifre edersek, sadece biz değil , bağlantıda olduğumuz sevdiklerimiz de bu durumdan özgürleşirler.
Şimdi elinize bir kalem kağıt alın. Alerjinizin ne zaman başladığını hatırlamakla başlayın işe. Kendi hikayenizi keşfedin, deşifre edin, gönderin gitsin. Harika ve sağlıklı bir bahar mevsimi diliyoruz hepinize.

Not: O kadar çok kodlamadan söz ettik ki, bir daha ki yazımızın konusu belli oldu: Biz kendimizi nasıl kodluyoruz? Ya da kendi kodlarımızı çözmek mümkün mü?..

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here