KARŞIYAKA BELEDİYE BAŞKANI DR. CEMİL TUGAY

Hayat görüşü, karakteri ve başarıları ile birlikte örnek bir aile babası olan Karşıyaka Belediye Başkanı Sayın Dr. Cemil Tugay’ı sayfalarımıza konuk ettik… Karşıyaka’ya yakışan beyefendiliği ve başarılı kişiliği sayesinde Karşıyakalıların saygı ve sevgisini kazanan Dr. Cemil Tugay; 1967 yılında öğretmen bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu olarak Van’da dünyaya geldi. 1989 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olup pratisyen hekimlik, ardından Plastik Cerrahi ihtisası yapıp uzman doktorluk yaptı. 1997’de ABD’de 1 yıl araştırmacı doktor olarak çalıştı.

Röportaj: Aras Attila 

Belediye başkanı olmayı nasıl hedeflediniz?
Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye olduktan sonra birtakım görevler üstlendim. En başında belediye başkanı olmayı hedeflememiştim ama son yerel seçimden altı ay kadar önce bazı Karşıyakalı siyasetçilerin bana belediye başkanlığına aday olmamın uygun olacağını söylemelerinden sonra ben de bunu düşünmeye başladım. Birkaç aylık düşünce ve çevremle görüşmelerim sonrasında kararımı verdim.

Çevreniz size hangi özelliklerinizden dolayı belediye başkanı olmanızı önermişlerdi?
Karşıyakalı oluşum, Karşıyaka’da tanınan ve güvenilen bir doktor oluşum ve CHP’nin ilçe örgütünde iki dönem görev yaptığım için partinin kendi örgütü tarafından tanınıyor oluşum, ve açıkçası biraz da araştırmacı yapım sebebiyle, toplumla işbirliği içerisinde hareket edebilme kabiliyetim sebebiyle bu şekilde düşünmüşlerdi. Genel olarak kirlenmemiş bir ismim ve temiz bir geçmişim var, ondan dolayı insanların duyduğu bir güven var. Kampanya döneminde çok destek gördüm herkesten. Beklenti de elbette ona göre biraz yüksek oldu. Genel süreçten çok memnunum.

Başkan olduğunuz dönemde sizi en çok zorlayan durumlar neler?
Eskiden 15 yıl devlet memurluğu yapmış birisiyim, dolayısıyla devlet kurumlarının iç yapısını biraz biliyorum. Benim belediye başkanı olduğum ilk dönemde biraz fazla dağınıklık ve hedefsizlik vardı. Herhangi bir konuda hızlıca bir şeyler yapmak istediğimde personeli hemen harekete geçirememek, belli bir düzeni sağlayamamak beni en fazla rahatsız eden şey olmuştu. Kamuda şahit olduğum israflar beni çok üzüyor, halkımızla ilişki kurarken onlara saygı gösterilmemesi beni oldukça rahatsız ediyor. Zaman zaman da halktan gibi görünen ama aslında siyasi amaçlı olan bazı saldırılara maruz kalmak da rahatsız ediyor. Bu durum bazen partinin içindeki farklı düşüncedeki insanlar tarafından da yaşatılabiliyor. Böyle durumlarda doğru olmayan, iftira niteliğinde bazı şeyler üretiliyor ve bunlar üzerinden insanların kafası karıştırılmaya çalışılıyor. Zaman zaman bu tür şeyler gurur kırıcı oluyor. Böyle şeyleri çok üzüntüyle karşıladığımı söyleyebilirim.

Bir dönem daha belediye başkanı olduğunuzda neleri başarmayı hedefliyorsunuz?
O kadar çok şey var ki yapmak istediğim… Ülkemizin genel olarak çok iyi şeyler hak ettiğine inanıyorum. İnsanlarımızın çok büyük oranda iyi insanlar olduklarına inanıyorum. Aslında çalışkan bir toplumuz, ben yurdışında da farklı vesilelerle birçok yerde bulundum. Türk milleti kesinlikle tembel, duyarsız ve kötü niyetli bir millet değil. Böyle olduğu halde neden iyi bir noktaya gidemiyoruz diye düşündüğümde iyi bir sistem olmaması şeklinde bir kanaate varıyorum. Bizim tamir etmemiz gereken şey bu, benim en büyük idealim de bu. Belediye en iyi hangi sistemle yönetilmelidir, siyaset en iyi hangi sistemle doğru insanları doğru noktalara getirmelidir, kendi iç yapımızda neleri tamir etmemiz gerekir, ben bu yolda bazı tanımlamalar yapmaya çalışıyorum. Yani neyi hedefliyoruz, her şeyden önce kendini objektif şekilde değerlendiren, başarısını ve başarısızlığını net olarak gören bir kamu kurumu olsun istiyorum Karşıyaka Belediyesi’nin. Ve bu yolda çok çalışıyoruz. Örneğin bütün kayıtları dijitalleştiriyoruz, vatandaşımızın da yakında görebileceği çok şeffaf bir sistem oluşacak. Bunun üzerine yaklaşık iki yıldır çalışıyoruz. Artık sonuçlandırmak üzereyiz.

Artı olarak son 4-5 aydır belediyemizin sürdürülebilirlik raporunu hazırlamak için çalışıyoruz. Şimdi bir rapor hazırlandı bir de bunun uluslararası standartta olan versiyonunu hazırlayacağız. Bu yıl sonuna kadar o da hazır olacak. Bu bize ne fayda sağlayacak derseniz; kalkınma hedefleri gözetilerek şu anda belediyenin yaptığı projelerde hangi noktalarda hakkıyla çalışma yapıyoruz, hangi noktalarda zayıfız, önümüzdeki dönem için öncelikli olarak neleri belirleyeceğiz bunlara bakıyoruz. Bunu yapmamızın amacı tamamen kendimizi doğru değerlendirmek ve hatalı olan yerlere doğru müdahalelerde bulunmak.

Bir diğer önemsediğim konu da; belediyenin yönetimine mutlaka halk ve sivil toplum kuruluşlarının katılması gerektiği. Bunu çok önemsiyorum. Yakın zamanda bir sivil toplum kuruluşu merkezi yerleşkesi oluşturduk, çok güzel bir yer oldu. Bu yerleşke hem sivil toplumun belediyeyle hem de birbiriyle daha kolay yoldan ilişki kurduğu, ortak konular üzerinden çalışabildiği bir odak ve eğitim merkezi olacak. Buradan sivil toplum ile ortak çalışmayı hedefliyorum.

Bir de bizzat yerinde vatandaşlarımızın görüşleri ve katkılarıyla beraber projeler yapmak ve tasarım yapmak için, “Vatandaş Katılım Birimi” diye bir birim oluşturduk. Örneği olmayan bir şey, Türkiye’de bir ilk oldu. Artık başkanlığa bağlı bir birimimiz oldu. Herhangi bir alanda ne yapacağımızla ilgili ve yapacağımız şeyin nasıl tasarlanacağıyla ilgili yurtdaş görüşünü alıyoruz. Ama bu bir anket formu düzenler gibi algılanmasın. Burada yaptığımız şey öncelikle o bölgede kimlerin katılımını istediğimizi analiz etmek daha sonra bizden katılımını beklediğimiz insanlara bilgi gitmesini sağlamak sonra da onlarla birlikte bir tasarım süreci yaşamak. Bunun için nereyle ilgili çalışacaksak o bölgeye gidip ofis kuruyor bizim birimimiz. Ve ofisin içerisinde bilgisayar programı üzerinden fikirler alınabiliyor ya da maketler oluşturuluyor, o şekilde fikir alışverişi yapılıyor. Daha sonra fikirler bir araya getirilip bir projeye dönüştürülüyor. Projeyi de ayrıca oylatıyoruz. Böylece insanların katılımını en doğru şekilde planlamaya çalışıyoruz. Belediye başkanlığımın ilk günlerinden itibaren insanlarımızdan gelen her türlü eleştiriyi mutlaka dikkate alacağız, haklı olan eleştirilerin yapılması gereken önerilerin gereğini yerine getireceğiz diye başlamıştık. ÇÖZMER diye bir sistem kurduk ve bunun üzerinden yürüyor işleyiş ama bu dediğim daha özelleşmiş bir katılım. Örneğin uzak bir mahalledeki bir alanla ilgili bir karar alınacak, bir tasarım yapılacak buna benim değil de o mahallede yaşan insanların karar verebilmesini sağlan bir sistem. Bu iki sistemi önemsiyorum. Dijitalleşme üzerinden ve sürdürülebilirlik raporlaması üzerinden şeffaflaşma, objektif öz değerlendirme, artı olarak vatandaşın ve sivil toplum kuruluşlarının katılımını sağlayarak yönetme konusunu son derece önemsiyorum.

Eğer devam edersem benim önümüzdeki dönemle ilgili en büyük hayalim; belediyenin bu niteliklerini çok daha güçlü hale getirmek. Dolayısıyla arkasından çok büyük bir başarı hikayesi gelecektir.

Karşıyaka’ya yerli ve yabancı turistlerin gelmesini sağlayacak, Karşıyaka’yı cazibe merkezi haline getirecek projeleriniz var mı?
Karşıyaka’yı bir turizim merkezi yapalım diye bir hayalim yok aslında. Çünkü Karşıyaka’nın ziyaretçileri şu anda da çok fazla. Otel gibi çok fazla tesisi olmadığı için tatil amaçlı uzun süre kalmaya gelen turist yok. Olmasını istemeli miyiz bu da ayrı bir konu. Bu tür durumların katkı sağlıyor olabilmesi gerekmektedir. Ancak turizm şu anda bizim gibi bir şehir için iki ucu keskin bıçak. Bir anda kaldıramayacağımız kadar çok kalabalık olursa bu sefer zarar görmeye başlayabiliriz.

Benim hayalim Karşıyaka halkının en huzurlu en sağlıklı çevrede yaşamasını sağlamak, kendilerini mutlu hissetmelerini sağlamak. Bunun için trafiği azaltmak lazım, çevre kirliliğiyle ilgili önlemleri yeterince almış olmak lazım, altyapıyla ilgili sorunları en aza indirmek lazım. Bunları yaparak ilerlemek gerekiyor. Yani şehri büyütmeyi amaçlamıyoruz, varolan yerleşimin yaşam açısından daha nitelikli daha kaliteli hale gelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Yeşil alanları arttırıyoruz, spor alanlarını, sosyal tesisleri, sosyal imkanları arttırıyoruz. Bazı tematik oyun alanı ve merkezler oluşturmaya çalışıyoruz. Müze projelerimiz var. Bunların içlerinde en önemli gördüğüm Çağdaş Sanat Müzesi ve Kent Müzesi. Bu iki müze projesiyle ilgili kabataslak planlarımız var sadece iş sırası olarak daha öncelik vermemiz gereken projeler mevcut. İçinde bulunduğumuz ekonomik şartlar da biraz ayağımızı yorganımıza göre uzatmamızı gerektirdiği için sırasını bekliyor.

Araştırmalarımızda sizin bütçeyi çok titiz kullandığınız yönünde bilgilere ulaştık.
Ben olaya hep şöyle baktım; kendi evimize bir şey yaptırıyormuşuz gibi neyi nasıl harcayacağımıza doğru karar vermeye çalışıyoruz. Doktorluk yaptığım dönemlerde de şöyle karar verirdim; ameliyat ihtiyacıyla bize başvurulduğu zaman sanki benim kendi yakınımı ameliyat edecekmişim gibi düşünürdüm. Belediye yönetirken de aynı mantığı yürütüyorum, bunu kendim için yaptırıyor olsaydım nasıl yaptırırdım diye bakıyorum. Böyle olunca da en az masraflı ama en yüksek kaliteli yolu seçiyorsunuz. Bu yolda epey mesafe aldık, artık kendi işini kendisi yapan bir belediye olduk. Sadece malzemeleri dışarıdan alıyoruz. Kendi operasyon kabiliyetimizi geliştirmek için araç, gereç, personel, personelin eğitimi açısından çok daha fazla iş üreten bir belediyeye dönüştük. Bu da mali açıdan bir disiplin getiriyor.

Dernekler yerleşkesindeki masa ve sandalyeler sizin üretiminizmiş.
Bir kısmı bizim üretimimiz ama mesela o alan tamamen belediyenin işçileri ile yapıldı. İşçiliğin tamamı bize ait.

Elinizde sihirli bir değnek olsa, hemen ilk önce değiştirmek istediğiniz şey ne olurdu?
İklimle ilgili sorun benim gözümde çok ciddi ve büyük bir sorun. Bu konuyu inceleyen herkes aynı noktaya eminim gider. Dünyanın iklim değişikliğini durduracak bir şey yapmak isterdim. Buna neden olan en önemli şey de atmosferin bozulması. Biliyorsunuz atmosferin bozulması demek, hava kirliliği ve sağlıkla ilgili problemler demek. Elimde sihirli bir değnek olsa bunu düzeltebilmek isterdim.

Mavişehirle ilgili olarak, semtin sorunları ve çözümlerine yönelik plan ve projelerinizden bahseder misiniz?
Mavişehir halen işlenmeye hazır çok fazla alanı olan bir bölge. Orayla ilgili benim hayalim yeşil alanlarını arttırmak ve spor alanlarını arttırmak. Şu anda orada artık bitmiş olan yakında açılışını yapacağımız bir atletizim parkımız var. Bir açık yüzme havuzu projemiz var, çok muhteşem olacağını ve insanların çok keyif alacağını düşünüyorum. Kıyı şeridi boyunca Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisinde olan bir alan var ama zaman zaman bizim de çalışmalarımız oraya eklenebiliyor, insanların bisiklet sürerek, oturup dinlenerek keyifle kullanabilecekleri bir alan çalışması var yapılacak olan. Orada bize ait birkaç alanımız var o alanlarda az önce bahsettiğim Çağdaş Sanatlar Müzesi’ni hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Dünyanın birçok yerinden örnekleri var, ilgi çekecek bir yer olacağına inanıyorum.

Bunların hepsi çok istediğim şeyler. Çünkü ben de Karşıyakalıyım, burada yaşayan bir vatandaşım, yaşadığım yerin kalitesinin artmasından çok mutlu olurum. Bu bizim sevdiklerimize, çocuklarımıza ve herkese yansıyacak bir şey. Kamu hizmetinde şöyle bir şey var; insana verdiği manevi tatminin yüksekliği sağladığınız faydanın çok sayıda insana ulaşmasından kaynaklanıyor. Sadece kendiniz için ya da çevrenizdeki birkaç insan için bir şeyler yapmak insanı mutlu edebilir ama çok daha büyük bir kitleyi mutlu edebilecek şeyler yaptığınız zaman onun sağladığı tatmin ve mutluluk çok daha büyük oluyor. Uzaktan onu seyretmesi muhteşem bir his. Güzel bir şey yapıp, nitelikli işler yapıp, insanların ondan faydalandığını görmek son derece iyi hissettiriyor.

Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederiz.
Ben de sizlere teşekkür ederim. Mavişehir Dergisi okurlarına ve tüm İzmir’e sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Mavişehir ve İzmir'in en sevilen genel kültür, magazin ve güncel hayat dergisi.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir